Bir an… Dergi Editörü Sayı:
88 - Nisan / Haziran 2016
Muhalfarz…
Ömrünüzde bir an tespit edin deseler, o an’ın, o vaktin mutluluğu, sevinci, hüznü bütün bir hayatınıza hattâ ahiretinize yansıyacak… Böyle bir teklif karşısında ömrümüzün hangi anını seçerdik?..
Sevgiliyle göz göze gelinen ilk an mı, düğün mü, nişan mı… Askerden, yurtdışından dönüp sevdiklerinize kavuştuğunuz veya evlâdınızın doğduğu, konuşur gibi gözlerinize baktığı an mı… Takımınızın şampiyonluk golünün atıldığı veya hayalini kurduğunuz otomobilinizin koltuğuna ilk oturduğunuz an mı…
Hayatımızda öyle bir an var ki hepsinin ötesinde, yücesinde, hepsini kapsayan ve her birine yol veren… Bir ramazan akşamı, iftar vakti, müezzinin artık orucu açabilirsiniz ilânından az önce sofraya oturduğunuz ama nimetlere el uzatamadığınız an var ya… Edilecek duaların geri çevrilmeyeceği o vakit… İşte bütün duygusuyla hayatımıza hâkim kılınmasını arzu edeceğimiz an…
Şükür ki nasibi olana bu anlardan yıl içinde otuz, takdir edilen ömür içinde yüzlerce mevcut…
Ramazan… Mübarek ay…
Düşünün... Gelmesi, gitmesi diğerlerinin de tabi olduğu kurallara göre... Diğerleri gibi; her biri 24 saatten müteşekkil 29 veya 30 gün... Nereden gelip nereye gittiği, ne zaman başlayıp ne zaman sona ereceği belli olmayan akış içinde 11 ayda bir sıra gelen zaman dilimi... Sınırları bu şekilde tespit edilince fevkalâdelikten uzak, sıradan bir ay...
Ama öyle mi?
Girdiği vakit bile, başladığına inananlar için önemli. Zira o an'a göre tespit edilen bir zamanda; inananlarını uykunun en tatlı yerinde uyandıracak ve bir gün sonra imtihan edilecekleri açlıkla baş edebilmeleri için yemek yemelerini salık verecek kadar cüretkâr... Cüretkârlığı uykudan uyandırmakla kalsa iyi... Koca bir ay boyunca her kim ve her ne işle meşgul olursan ol günün uzun bir bölümünde, sıcak soğuk demeden aç ve susuz kalmayı; gözünü, gönlünü, kulağını belli şeylerden sakınmayı; evini, yurdunu başkalarına açıp, yemek yedirmeyi; her zamankinden daha fazla ibadet etmeyi hem de bunu kalabalıklar içinde yapmayı teklif edecek, hattâ işi kendi emeğinle kazandığından bir başkasına vermeye kadar götürecek... Ve asıl ilginci bütün bu teklifleri baş göz üstüne denilip kabul edilecek, belki de bire binler eklenip yerine getirilecek.
Ramazan... Sahuru, iftarı, teravihi, mukabelesi, sadakasıyla hak dinin zamana nakşettiği delili…
Epey bir zamandır hızına ayak uyduramadığımız dünyanın günlük çekişmelerinin uzağında, merkezinde insan olan bir sayı hazırlamayı arzu ediyorduk. Yaklaşan ramazan bize bu imkânı verdi. Genişliğine cemiyeti, derinliğine ferdi kuşatan ramazan vesilesiyle 88. sayımızda insanı ve insan merkezli medeniyetimizi ele aldık. Konunun bereketinin eser sayısı ve kalitesine de yansıdığı dergimizi takdirlerinize sunuyoruz.
Kardelen yazarlarının iştirakiyle icra ettiğimiz ve artık gelenek haline getirdiğimiz toplantılarımız devam ediyor. Toplantılarımızda dergi ile ilgili alınan kararları buradan paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz.
Kibarlığı ve nezaketiyle tanıdığımız, ilk günden beri hem dergiyle ilgili hem de şahsî meselelerimizde işimizi kolaylaştırmak için elinden gelen gayreti sarfeden Av. Mustafa Kemal Karabıyık kardeşimiz dünya evine giriyor. Kendisine ve müstakbel eşine dünya ve ahiret saadeti diliyoruz. Allah genç çiftimizi her daim mesut etsin…
Geçen sene saadet haberlerini verdiğimiz Sinan Ayhan Ağabeyimizin evlâdı dünyaya geldi. Bahadır Eymen’in dinine, vatanına, milletine, anne babasına hayırlı bir evlât olmasını niyaz ediyoruz.
Güzel haberlerin eksik olmaması duasıyla iyi okumalar…
|