Kapağından künyesine dualı sayılar... Dergi Editörü Sayı:
89 - Temmuz / Eylül 2016
“Allahım seni; Habibi’ni, ashabını, tabiîni, teba-i tabiîni, bu yolun cümle büyüklerini, bütün müminleri senin emrettiğin gibi, senin çizdiğin, Habibi’nin bize öğrettiği sınırlar içinde seviyoruz. Haklarını veremiyor olsak da, merhamet senin şanındandır. Sen bize merhametinle tecelli eyle...
Yol Allahım; senin bize peygamberlerin vasıtasıyla bildirdiğin yoldur. Tek yoldur!.. Halimize göre değil, o yolun yüzü suyu hürmetine, bize iki cihan saadeti nasip eyle...
Biz nasıl dua edileceğini bile, bize Peygamber Efendimiz (sav) anlattığı halde, bilemiyoruz, başaramıyoruz... Dualarımızı, Habibinin yüzü suyu hürmetine, O’nun duaları gibi kabul eyle...”
“Dua” bahsini ele aldığımız 89. sayımızda, sohbetimize, okuyan herkesin yürekten amin diyeceği yukarıdaki satırlarla başlamayı uygun gördük. Hatırlayacaksınız, geçen sayımızda Haceloğlu’nun kaleminden dökülmüştü bu cümleler.
Birkaç örnek daha var mı diye bakınca anladık ki 88. sayımız başından sonuna içinde hayır dua barındıran yazılar, şiirler, eserlerden müteşekkil.
Hatta bu vesileyle şöyle geçmişi bir düşünüp arşivimize göz atınca gördük ki ilk sayımızdan son sayımıza kadar, her bir dergimiz de bu anlayış üzere hazırlanmış. Duayı tavsiye eden anlayışa uygun tezler ileri sürmüşüz. O anlayışa aykırı hareketleri, görüşleri şiddetle reddetmişiz. Kardelen, ele aldığı mevzu her ne olursa olsun içinden çıktığı, can suyunu aldığı toprakların insanları için dua etmeyi hiç ihmal etmemiş. Kapağından künyesine dualı dergiler sunmuş okuyucularına. Her nimet şükür gerektirir. Böyle bir kadro içinde yer aldığımız için Allah’a hamdediyoruz.
Geçen sayımızdaki sohbetimizde, yazarlarımızın iştirakiyle icra ettiğimiz toplantılarımızın devam ettiğini ve bu toplantılarda dergi ile ilgili alınan kararları okuyucularımızla paylaşacağımızı söylemiştik. 28 Mayıs 2016 tarihinde Bilecik’te yazarlarımızla bir araya geldik. Uzun zamandan beri gelecek sayı konumuzu derginin basılı halinin yayınlanmasından yaklaşık bir ay önce sitemizden ilân ediyorduk. Daha önceki toplantılarımızda, dergi konularının yayınlanacak en az 4 sayımızı kapsayacak şekilde ve yıllık periyotlar halinde tespit edilmesinin faydalı olacağı dile getirilmişti. Son toplantımızda bu görüşü de karara bağladık ve nasip olursa bundan sonra çıkacak 4 sayımızın konusunu da ana hatlarıyla tespit ettik. Ana hatlarıyla diyoruz zira toplantıda, günün değişen şartlarına göre tespit edilen konuları öne ve arkaya alma hatta değiştirme hakkımızı da saklı tuttuk. Buna göre, bu sayımızı takip eden 90. sayımızın Türkçe ve dil üzerine, 91. sayımızın 2. Abdülhamit Han hakkında, 92. sayımızın Üstad Necip Fazıl hakkında ve 93. sayımızın da tasavvuf bahsi üzerine olması yönünde fikir birliğine vardık.
Olaylara bakış, Kitap kurdu, Dikiz aynası gibi eski sayılarımızda yer almış ancak son zamanlarda yazarlarımızın yoğunluk veya başka sebeplerle hazırlayamadıkları köşelerin yeniden hayata geçirilmesi de bu toplantımızda karara bağlandı. İlerleyen sayılarda bu köşeler de sayfalarımızda yer bulacaklar.
Bir sonraki toplantımız Allah ömür verirse Ekim ayı içinde olacak. Bu seferki toplantı yerimiz Ankara’nın Bağlum kasabası.
Üstad Necip Fazıl’ın “İdeolocya Örgüsü” isimli eserinin takdim bölümünden bir cümleyi dergi kadromuz ve okuyucularımız için dua yerine geçmesi temennisiyle hatırlatıp sohbetimize son verelim:
“Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billûrlaştırma işinde dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O’nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için…”
İyi okumalar...
Değerli gönüldaşlar,
89. sayımızın baskıya verileceği zaman, 15 Temmuz Cuma akşamı, eli silahlı bir grup, devletimizi ele geçirmeye kalkıştı. Hamd olsun ki basiretli devlet adamlarımızın dik duruşu ve feraset sahibi milletimizin, devlet adamlarımızın çağrısına anında cevap vermesi sayesinde meydan ihtilalcilere bırakılmadı. Türk tarihine yeni bir destanın yazıldığı böyle hadiseyi göz ardı edemezdik. Bu sebeple, “dua” bahsine uygun hazırladığımız kapağımızdan vazgeçerek yeni bir kapakla karşınıza çıktık. 16. sayfamızda da değişiklik yaparak genel hatlarıyla hadiseye bakışımızı ortaya koyduk.
Bu durum karşısında, yukarıdaki paragraflarda bahsettiğimiz ve saklı tuttuğumuz, şartlara göre tespit edilen konuları öne ve arkaya alma hattâ değiştirme hakkımızı, anlayışınıza sığınarak kullandık. Türkçe ve dil üzerine planlâdığımız sayıyı ileri bir tarihe erteleyerek 90. sayımızda son hadiseleri değerlendirmeyi uygun gördük. Konuyu ilân cümlemizi 05 Eylül 2016 tarihinde sitemizden yayınlayacağız.
Allah’a emanet olunuz.
|