Ehemmiyetimiz acizliğimizden Site Editörü Sayı:
89 - Temmuz / Eylül 2016
Yılın en uzun günlerine denk gelen bir Ramazan-ı Şerif’i yolcu ettik. İnşallah bizden memnun kalmıştır. Büyükler geçen aylar için öyle dua ederlermiş, “Şikâyetinden emin, şefaatine nail olalım”.
Kardelen, “Ramazan-ı Şerif” sayısından sonra “Dua” sayısı ile karşınızda... Dua deyip geçmemek gerektiğini bu sayı için hazırlanırken bizzat gördük, sizler de okuyacaksınız inşallah. Dua, duayı eden insanın acziyetinin, kulluğunun; dua edilen Rabbü’l Âlemîn’in de Rablığının, Allahlığının âdetâ kanıtı… Kullar aciz, isteme makamında, O da verme makamında…
Ramazan-ı Şerif’in şikâyetinden emin olalım diye dua ettik ama bu ayda Buhurizade Itrî Efendi ve onun salat-ü ümmiye bestesi ile ilgili tartışmalar bu duanın bazıları için kabul edilemeyebileceğini aklımıza getirmedi değil.
“Gerçi cürmüm çoktur ammâ, Itrî’ya mağfûrsun”
Bu ümmet, dini sadece mükellefiyetlerden ibaret gören, işin muhabbet kısmını ıskalayan, irfandan uzak kalmış, bu nedenle uçana kaçana bidât diyen çok hocaefendi gördü ancak teravih namazlarında hep bir ağızdan okunan, belki de dünyada en fazla kişi tarafından ezbere bilinen beste olan, derecâtı âli olsun, Buhurizade Mustafa Itrî Efendi’nin harika Segâh bestesi Salat-ü Ümmiye’ye laf edeni ilk kez duydu.
Evet, Ramazan eğlencelerinin zararından bahsederken kantarın topuzunu kaçıran bir muhterem işi Itrî Efendi ve bestesine kadar getirebildi. Şöyle söylüyor o hocaefendi, “Efendimiz’in, ashabının, Ebu Hanife’nin yapmadığı bir şeyin benim kitabımda yeri yok”. Güzel söylüyorsunuz hocam da o zaman son teknoloji ile hazırlanan HD videolarınızı, bunları sunduğunuz Youtube kanalını, twitter ve facebook sayfalarını da bir gözden geçiriverin. Acaba Ebu Hanife Hazretlerinin bizim bilmediğimiz bir Youtube kanalı var da bizim mi haberimiz yok!
Bu rahatsız edici karşılık için bana kızmayın, söylediğim şeyin mânâsızlığı hocanın söylediğinin mânâsızlığındandır.
Buhurizade Mustafa Itrî Efendi hem bestekâr, hem hattat, hem hânende, Hz. Mevlâna muhibbi bir muhteremdir. Hz. Mevlâna ile arası hoş olmayan hocanın, Itrî ile de limoni olmaları normaldir.
Itrî Efendi’nin birçok bestesi ve divanı kaybolmuştur, günümüze bu eserlerinden çok azı gelebilmiştir. Bu eserlerinden birisi Hz. Mevlâna’ya yazdığı naat, bir diğeri Efendimiz’e yazdığı naattır.
“Kişi sevdiği ile beraberdir” buyurmuş Efendimiz. Itrî Efendi’nin Efendimiz’e yazdığı naatı okuyan kişi zaten onun meleklerin şahitliğine, rahmet duasına ihtiyaç duymayacağını bilir. Vefatında kendisi için “Buhûrizade’yi, bûya-yı bezm-i adn ide Allah” yani “Buhûrizade’yi Allah, cennet meclisinin en güzel kokusu yapsın” mısrası düşülen Itrî’nin derecâtı âli olsun. Sözlerimizi Itrî’nin Efendimiz’e naatı ile sonlandıralım.
Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûrsun
Mihr-i âlem-girsin başdan ayağa nûrsun
Târik-i gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i adem
Münkirîne mahz-ı mâtem müminîne sûrsun
Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapında mûrdur
On sekiz bin âleme hükmetmeğe memûrsun
El benim dûmen senin ey rahmeten lil-âlemin
Şöhretim isyan benim sen afv ile meşhûrsun
Padişah-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirîn
Evvel ü âhir imâmul-enbiya mezkûrsun
Ya Resûlallah umarım diyesin rûz-ı cezâ
Gerçi cürmüm çoktur ammâ, Itrîya mağfûrsun!
|