Cumhuriyet’i “şapka” Sanan Devrimbaz Bozguncular!.. Kubilay Ertekin Sayı:
89 - Temmuz / Eylül 2016
Bâzı şeyler vardır ki derde devâ, sadra şifâ olması için değil, sırf hinlik olsun diyerek yazılıp söylenir. Bunlardan birisi de hiç bir gereği ve lüzûmu yok iken yapılan ve miâdı çoktan dolup demode olan, milletin başına zorla giydirilen ve onunla “medenî” (!) bir insan olunacağı sanılan “şapka”dır. Olay, yaklaşık bir asır evvel cereyân etmiştir. Ama bazıları o hâdiseyi gündeme getirip canlı tutmak istemektedir. Çünkü bu olay sâyesinde muhâtaplarına saldırma ve hakâret etmektedirler. Onun için “Düşmanını tanımayan, onun ihânetine mâruz kalır.” demiş atalarımız. Bu söz bize ders olmalıdır. İşin aslı şu; o günün ve yılların savaş yorgunu, yokluk ve sefâlet mağdûru olan halkına dayatılan ve uğruna sayısız cinâyetler işlenen gereksiz bir özenti ve kompleksin bir asır sonra ve üstelik de (şapka giymeyen) bir takım inanç ve ahlâk düşmanı Marksist Maoistler tarafından, bilinen inançsızlıklarını ve millî irâde düşmanlıklarını gizlemek için bu iğrençliği yapmaktadırlar. Efendim; Gençlik ve Spor Bakanlığı geçmişte; dinsiz, imansız ve Marksist Maoist olamadığı için asılan bir din adamı hakkında anma toplantısı yapmış. Fakat bu olay tescilli bir din imân düşmanı, PKK yanlısı paçavrayı çok fazla rahatsız ettiği için şu başlık altında çemkirmeye başlamışlar; “Cumhuriyet düşmanına Bakanlık’tan anma töreni!” (Aydınlık (!) 22.03.2016) Ayrıca şapka üzerinden din düşmanlığı yapan ve bir hadîs-i şerife istinâden Müslümanlara saldıran bu iffet düşkünleri bakınız ne diyor? “Devletin ve Diyânetin desteği altında bütün gerici ve irticâi güçler kutlu doğum etkinliğinde PKK’ya karşı İslâm birliğini savunuyor ve bir il millî eğitim müdürü de, “Îman etmedikçe cennete giremezsiniz!” diyerek halkın beynini yıkıyor. (16.04.2016 Aydınlık) Bu Maoist hezeyanın yorumunu halka bırakıyor ve şunu demek istiyorum:
Bu iblisler gerçekten insan olsa ve “şapka” da sanıldığı gibi (medeniyetin bir remzi) olsa idi söylenecek çok şey olmazdı. Fakat bunlar her şeyden evvel insan değil. Çünkü söz insana söylenir. Meşhur kelâmdır. “Hayvan yularından, insan sözünden bağlanır.” Arkasında Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika olan ve ülkeye ihânet içinde bulunan bir terör örgütüne, PKK ve benzerlerine yardım ve yataklık eden iffetsizlerde insanlık ne gezer! “şapka”yı ve olayını diline dolayıp sağa sola çifte sallayan aygırlara sormak gerekir. Bu “şapka” 70-80 yıldan beri ülke ekonomisine ne kazandırmıştır? Çiftçinin tarlasına, köylünün sofrasına ne gibi bir katkısı olmuştur? Ülkeye kaç köprü, kaç hava alanı, kaç yol yapıp su getirmiş, kaç hastane ve fabrika yapmıştır? Ekmeği karneyle bile zor bulup aç yatan ve sıtma, tifo, tifüsten ölen, 6 lira yol vergisini bulamayıp demir yollarında aylarca çalıştırılan insanlar için kaç tane fırın, iş alanı ve okul yapılmış veya onun parasıyla yaptırılmıştır? Biz o zulmün ve yoksulluğun yakıp kavurduğu, hayatta kalan canlı mağdurlarından binde biriyiz be angutlar!..
Sizin gibi türediler, Marksist Materyalist ideoloji müptezelleri barda pavyonda ziftlenip sürterken, küfelik olurken bu milletin kâhir ekseriyeti yiyecek ekmek bulamıyor ve 6 lira yol vergisi için ekmeği kendisinden aylarca demiryollarında bir köle gibi çalıştırılıyordu. Şapka için yapılanlara gelince; Fransa ve İspanya’nın hurda kasketlerini getirip tâmir ederek fakir köylü ve esnâfa, memur ve bürokrata o kıtlık yokluk dönemlerinde zavallı halka taksitle ve fahiş fiyatla satan bir Yahudi’yi milyarder yapıp, milletimizin sömürülmesini sağlamıştır... Bütün olup bitenler bunlardır. Sonra “şapka” nedir ki? Bir hiç… Hattâ ‘hiç’in bile bir değerli yönü ve ifâde ettiği şey vardır. Bu ondan da değersiz bir şeydir. Uğruna sayısız insanın öldürüldüğü nesne mâdem o kadar mûteber ise neden kendiniz kullanmıyorsunuz bre sahtekâr haytalar? 80-90 yıldan beri şom ağzınıza sakız edip, “bunun için adam asıp kelle kestik” diyerek onu, Demokles’in bir kılıcı gibi milletin başında salladığınız bu nesneler, sizleri insan (!) ve medenî (!) yapan o kisveler ve şapkalar başınızda neden yok? Niçin hep dazlak, şapkasız ve bir sokak zibidisi gibi geziyorsunuz? Bunun bir kerâmeti (!) -eğer varsa- millet önce sizde görmeli değil midir? Kendi değerlerine inanmayan bir îmansız ve iffetsizin yaptığına ve söylediğine kim inanır, bre aymazlar? “Siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?” Üstelik o toz duman döneminde, yâni ülkede hiç yoktan bir “şapka” terörü estirildiği zamanda; hâin îlân edilenlerin hizmeti, kahraman gösterilenlerden çoktu. Bunların en başında bugün milletçe her Allâh’ın günü ülkemizde okunan ve Allâh’ın izniyle ilelebette okunacak olan İstiklâl marşımız ve onun çok şerefli, çok onurlu ama “kod adı irtica” olarak damgalanan şâiri merhum Mehmed Âkif Ersoy vardı. Gerisini söylemek bu hamâkat gürûhu Mao çığırtkanları için fuzûlîdir sanırım. Üstelik o M. Âkif ki, bunlar için bakınız ne demişti;
“Kızımın iffeti batmakta rezilin gözüne.
Acırım billâhi tükrüğe, tükürsem yüzüne.”
Ayrıca kişiye şeref ve onur kazandıran üstündeki elbise, başındaki ‘şapka’ değildir. Öyle olsaydı başta PKK olmak üzere bütün devlet millet düşmanı olan şerirler ve hînler gerçekten insan ve haysiyetli kimseler olur, sizin gibi dinsiz îmânsız Mao-Lenin hayrânı olup ülkesine ihânet ederek, teröristleri destekleme hıyânet ve denâatinde bulunmazlardı. Nitekim o buhranlı dönemlerde ve hâlâ sizin bir “azîz” yerine koyup tapındınız ve “Beni Stalin yarattı” diyen Nâzım Hikmette hâin durumunda ve Moskova’da sürgündü... Onu ülkeye getirenler ise, düşman olduğunuz bu iktidârın görüşünde olan ve darbeci hâin ve cânilerce katledilen merhum Adnan Menderes’ti... Aslında sizin zekânız, kâbiliyet ve kapasiteniz, ilmî ve siyâsî seviyeniz, sürekli olarak kuduz bir şekilde saldırdığınız dîne ve dindar kimselerden sözünü ettiğiniz ve başta merhum M. Âkif olmak üzere Âtıf hoca, Esat hoca ve milli mücâdelenin o isimsiz kahramanlarından “Demir alay-Çelik alay” imamlarının topuklarına bile ulaşamaz... Siz önce kimsiniz? Kime tapıyor, kimin uşaklığını yapıyor ve kimden yanasınız? Adamlar nerde ise Cumhuriyet’in bütün kurucularını kendileri gibi Maocu, Leninci ve Stalinci sanacaklar. Üstelik “Cumhuriyet” göstermelik bir şapkadan ve kılık kıyâfetten ibâret değildir. Önce insan olmak esastır. Bu gerçeği asgarî zekâya sahip olanlar bile bilirler. Çünkü ister sarıklı, isterse şapkalı olsun. Bir sistemin muhâtabı ilk önce insandır. Muhâtapları insan olmadıktan sonra ne yapsan boştur. Bunun en canlı ve çarpıcı örneği, sizler ve paralelinizdeki “Fetocu-çeteci ve darbeci” zihniyetlerdir. Görüyorsunuz ki, başınızda “şapka” kıçınızda pantol ve sırtınızda ceket olduğu halde bunca yıldan beri ne sizler, ne de onlar insan olamamışlar. Siz Mao’ya, onlar ise ABD'ye kapılanmış, sürekli olarak yerli ve kendimize âit olmayan yabancıların davulunu çalıp düdüğünü öttürüyorsunuz. Meşhur sözdür. “Gâvurun ekmeğini yiyen, kılıcını sallarmış” O yüzden yabancı ideolojilerin çığırtkanlığını ve uşaklığını yapan her tür şer odaklarının hedefinde bu toprağın insanları vardır. Bu şekilde onların en aziz kutsallarına saldırıp insafsız bir şekilde Lâisizmi ve Kemâlizmi sömürmeyi iş edinirler. Sizlerin de yıllardan beri yaptığınız tek şey budur. Evet; “Bedbaht ona derler ki, elinde cühelânın, kahrolmak için kesb-i kemâl-i hüner eyler.”(Şinâsî) Üstelik bunlar câhil de değildirler. Târîhi olayları ve günümüz gerçeğini çok iyi bildikleri halde kasten inkâr edip nankörlükte bulunan hâinlerdir. Şu gerçeği unutmamak gerekir. Bu ülkede laisizm ve Kemâlizm ideolojisi bir takım istismarcılar için komünizmden daha çok etkili olmuştur. Yani bunlar, inanç düşmanlıklarını onunla örterek bu milletin tüm değerlerine ve mukaddeslerine saldırıp, ülkede dinsiz, îmansız bir nesil üretilmesine ve PKK benzeri binlerce anarşi ordusunun meydana gelmesine sebep olmuşlardır… Çünkü hiçbir komünist kendi ülkesi aleyhine ve Türkiye lehine bir ihânette bulunmamış ama, bizdeki Bolşevik haydutlar, bidâyetten başlangıçtan beri Rusya lehine ve Türkiye aleyhine çok âdî ve alçakça faaliyet ve ihânette bulunmuş ve bulunmaktadırlar. Tabiî düne kadar solcuların “İslâmcı, dinci ve şeriatçı” tesmiye ettikleri paralelciler de işin cabası...
Son uçak düşürme olayından sonra başta CHP’li Marksistler ve solcu Moskofçu medya olmak üzere, tüm bozguncuların tamâmı koyu birer “Putinci” ve “Esedçi” kesilmişlerdir. Elbette bu düşmanlığın ana sebebi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Çünkü her konuşması olay olan ve tek başına halkı peşinden sürükleyen odur. Onun için bu habislerin karın ağrıları çok şiddetli ve kahredicidir. O konuştukça bütün şer cephesi çıldırıyor ve kriz geçiriyorlar... Zîrâ, paralelcileri hedef gösteren o. “Akademik teröristleri” teşhir eden o. Yabancı diplomat soytarılarına hat bildirip, ülkeye hıyânet ve câsusluk dâvâsında Türk mahkemeleri önünde âdî ve seviyesiz bir şekildeki gövde gösterilerini eleştiren o. Bir takım vatan hâinlerinin derhal dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isteyen ve konuyu TBMM’ne getirilmesine sebep olan o. Özellikle halkla olan diyaloglarında gündemi ânında değiştiren ve halkı peşinde sürükleyen o. Her konuşmasında ülke düşmanı köksüz ve yabancı hayrânı müptezellerin bu millete neler ettiğini anlatan ve halkıyla kaynaşan o. Millî irâde ve inanç düşmanlarının darbeci ve cuntacılarla nasıl iş birliği içinde olup bu milletin tarihine, kültürüne ve en aziz değerlerine saldırıp, yıllarca ülkeyi nasıl soyup sömürdüklerini, mâsum ve inançlı halkımıza ne iğrenç zulümler yaptıklarını, ülkeyi talan ve tahrip ettiklerini en iyi, en etkili anlatan o. Özellikle CHP’nin tek parti ve milli şef dönemi mezâlimini ve hâlen yapılan şarlatanlığı teşhir eden, milletin gözünü açan ve bu habâseti halka en iyi, en açık ve en net bir şekilde anlatan ve bunları milleti ile paylaşan o. Zîrâ bu millet 70-80 yıllık bir ateş çemberinden geçerek bugünlere gelmiştir. O yüzden muhâlefet adındaki müfsitlerin ve PKK şâkilerinin hedefinde hep o vardır. Çünkü milletin başında o ve benzeri liderler olduğu sürece, bir takım iffetsizlerin ve şarlatan politika esnâfının menfur emel ve arzuları, siyâsi ikbal ve ihtiraslarının gerçekleşmesi, o hezeyanlarındaki gibi milleti bir “koyun sürüsü ve oy deposu olarak görmeleri” aslâ mümkün olmayacağını çok iyi biliyorlar. İşte o yüzden Adnan Menderes’ten itibâren bu iğrenç saldırıları hiç dinmemekte ve ilk hedefleri millete paratoner olan bu tip kimseleri ortadan kaldırmak ve halk nazarındaki itibârını silmek için çırpınmaktadırlar. Görüldüğü üzere bunlar yalnız da değiller.
En büyük destekçileri dış güçlerdir. Onların varlığından içteki hâinler kadar, dıştaki iffetsizlerde çok rahatsız oluyorlar. Özellikle Türk Adliyesi önündeki yabancı misyon şeflerinin(!) o iğrenç varlığı bunu açıkça göstermiyor mu?.. Evet her müspet işin peşinde o, millet için hayırlı olan tüm faaliyetlerin başında o. Özellikle mâbet düşmanlarını çatlatan çıldırtan yurt içinde ve dışında binlerce Câmileri açıp, hayrî hizmetlerin peşinde koşturan ve ülkenin Afrika çöllerine varıncaya kadar tanınmasını sağlayan o ve ekibidir. Allah (CC) devlete, millete zevâl vermesin, Âmîn…
|