Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4968 kez okundu.     8 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

DAVA AHL?KI: "Bir Elime G?ne?i, Bir Elime Ayy"
Mehmet Hasret

  Sayı: 53 - Ekim / Aralık 2006

 

Son dönemde dünyanın batı-ucunun insanlık adına akıl yoruculuğunu yapanlardan biri olarak Habermas’ın ifadesine göre “manipüle edilmemiş genetik malzeme”; genom konusu, insan hakları icrasının sınırlarında bıçak sırtı ilerleyen bir keyfiyet olmuştur. İşte bizim batı düşüncesinde sakat bulduğumuz mesele de tam bu noktadan başlar...

Batının her şeyi “manipüle”dir; batı öngörüsü, diyalektik işlenmiş akıl ve mantık unsurlarının sağlığını koruyamamakta ve her şeyi bir kaos içinde ezmektedir. Bir şeyin “manipüle edilmiş olma” kabulü, batı kampının bir icra tarzı olarak tahrif edilmişliğine her alanda bir delil olmuştur. Üstelik hikâyenin burasında, imkânları kurcalamış olmanın ve imkân içinde imkânı doğurmanın büyüsüyle bunlar, ele geçirdikleri işlenmiş imkân bilgisinin doğa bilgisini alt ettiğini düşünmekte ve hatta tanrı bilgisini doğa bilgisiyle eş tutup, “biz, sizin ilahınızı da geçtik” gibi öküz aklında bile olmayan, tuhaf bir ahlâk körlüğü içinde yaşayabilmektedirler.

Bugün İnsan hakları diye megafonlara bağladıkları ve dev ayna projektörleriyle seyrettirdikleri düşünce gövdesi, bizzat onun icatçıları tarafından bir karın gurultusu hükmünde kalmıştır. En nihayet insan eliyle bulu- nan, dört işlem mantığından öteye geçmeyen bu haklar sadece batı cephesince insan görülenlere uygulana- bilmektedir. Tıpkı eski yunan demokrasyalarında olduğu gibi bu haklar, köleler için; bugünkü dildeki tercümesi, Filistinliler, Afganlılar, Iraklılar, vs… için geçerli değildir. Yani insan hakları batı sınırları dahilinde, içinde temiz balon havası bulunan altın muhafazalı bir sandık; kendi sınırları dışında kanalizasyon artığı… Onların bulup söyledikleri belli bir ampirikliğin gereği bulunmaz hint kumaşı, bizimkisi bir pimpiriklilik unsuru, boşuna telaş…

Medeniyetler çatışması bizzat onların icadıdır. Heredot’undan Plutark’ına bütün tarihi metinlerinde görülen anafikir; kısaca kendinden olmayanı öğütmedir. Bu doğrultuda kendinden olmayanı barbar ilan etme alışkanlığında kentler ve kentliler üreten rejimler onların eseridir… Bu şartlar altında onlar, hiçbir zaman ve mekânda medeni olamadı; belki filozof oldular, belki bilim adamı oldular, ama asla “yaratılmışların en şereflisi” olmanın getirdiği nimetten gelen nasibi almış bir değerler bütünü çatamadılar. Çünkü onlar “nefs”lerini yaptıkları dünyevi dizaynların dışında tutamadılar. Çünkü onlar, onlardan zayıflara karşı bir ilahlık karakteri üzerinde ilerlemeyi tercih ettiler…

Bir sapkınlığa ve gaflete düşmüş olan onlar ilah diye bir ‘lord’a inanıyorlar. Biz onların kafasında yivlenmiş bu puta inanmıyoruz. Onlar pazarlık masasına oturabildikleri bir ‘kural koyucu’ya inanıyorlar. Biz üzerinde böyle bir mağlupluk hükmü taşıyabilen ‘kural koyucu’ya inanmıyoruz. Onlar, ayetlerinin eskiyebildiği, eskidiği zaman onun üzerinde reformun hak olduğu bir kitaba ve onunla düşüncede, sanatta, yaratıcılıkta yarışabildikleri bir ilaha inanıyorlar. Biz o değiştirilebilir kitaba ve dahi kalemiyle yarışılabilir o hıristiyan ilaha inanmıyoruz. Onların ilah dediği tenzihten uzak, olemp dağından inen ve insani zaaflara muhatap bir şey ki, üzerimize atom bombaları, radyoaktif fırtınalar, madde ufkunun çeliklediği enerji boşalmaları ve madde ufkundaki her türlü kıyameti yağdırsalar da, biz yalnız onların kafalarında yaşayan o ilaha inanmıyoruz, inanmayacağız…

Bizim inandığımız ilah, alemlerin rabbi olan Allah’tır; her şeyi hakkıyla bilen, gören, işitendir. Gazabından rahmetine ve rızasına sığındığımızdır. Bizi bize ve haddimizi haddimize bildirendir. Kendini kendiyle gösteren, “kendini kendiyle yücelten”dir. O tek ve birdir; her şeyden münezzehtir… Kureyşli müşrikler Alemlerin Fahri’ne tehditler, zulümlerle peçeli neler teklif etti, yeter ki Kureyş’in putlarını küçültmesin diye, Allah’ı inkâr etsin diye; O, Ufuk ve Gaye Peygamber, her tavrı ve sözü altından bir levha ve bütün bir insanlık tavrına kılavuz, “Bir elime güneşi, bir elime ayı verseler; yolumdan dönmem…” buyurdular… Allah “hardal tanesi kadar olan bir işi” bile kat kat göğün üstünden getiren ve kat kat yerin altından çıkarandır… Allah tek ve birdir; her şeyden münezzehtir… Kuşkusuz O, vaadinden dönmez; O, ne diyorsa doğrudur… Hak peygamber, son peygamber, mazlum peygamber İki Cihan Güneşi de O’nun müjdecisidir…

Farz-ı Muhal: Hakikate inanan dünya üzerinde bir insan, kâinatta bir zerre kalmasa ve hakikati bütün bir tasavvur sahipleri yanlış bir kemiyet ve keyfiyette birleştirse; bu durum ve sonuç dahilinde hakikat hakikatliğinden bir şey mi kaybeder… O halde evvelde ve ahirde, dünya üzerinde ne kadar fikir, yorum, düşünce, algı, mikyas, mantık, sanat, ilim, irfan, kültür ve zekâ unsuru varsa hakikatini İslam’da arasın ve bütün imkânlarıyla eksiğini, gediğini tamamlanmış olarak yine O’nun nurunda bulsun.

Hâsılı olanca keyfiyetiyle kurtuluş formülümüz, “…sağ elimizde Allah’ın kul parmağı girmemiş biricik Kitabı ve sol elimizde insanoğlunun olanca fikir ve iş kütüphanesi, ânî bir şahlanışla, kendi kendimizi bulma...” aksiyonu... Bu aksiyon bir iç oluş ve Allah’ın lütfu içimize dolan nurla ve onun bedenimize ve dış dünya cephemize tezahürüyle mümkün... Nefsimizin körelttiği irade bu işin üstesinden gelemez...

Ve tabi “Allah kuluna çekemeyeceği yükü yüklemez...” Duamız odur ki, Allah bizi o kurtuluş formülüne, tepeden tırnağa her hücresi ve dokusu İslam ahlâkıyla bezenmiş bünyeye muhatap görsün ve o muhataplığın hedeflerini yüklenecek ilmi, uzuvlarımızın imkânına yerleştirsin... İnşallah ya bizim neslimizde, ya bizden sonraki yakın bir Mehmetler neslinde o kurtuluş yükünün keyfiyetini ve üstün imkânlarını bütün varoluş ufuklarına halka halka, ışık ışık aksettirsin...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : mehmet hasret    17.07.2007
Yorum : elimizin, kelime dizilişlerimizin veya cümle kuruluşlarımızın eriştiği yere kadar, ufukları aşma, menzillere varma niyetinde ve dirayetinde olanlar için üstün bir hayal kovalayacagız inşallah, metin bey Allah razı olsun, hasretle




Ekleyen : metin y?ksel balaman    10.07.2007
Yorum : kalpten tebrük ederim.yazınız cok güzel




Ekleyen : Vera Unal    15.04.2007
Yorum : İnsan şahsiyeti geliştirilmeden İslamiyeti anlayamazlar..Önce BİRLİK sonra insanların ruhen yükselişine çalışarak İslamı kavratarak hakiki nurlu yüzlü müslümanlar kazanmak asil görvimiz olmalıdır..Çirkin surat, çirkin ve abes kılık kıyafet, davranışlarla müslüman olunamaz..




Ekleyen : Fahri Demirov    
Yorum : Yaziniz gercekden cok guzel.Devamini arzu ederim...




Ekleyen : Mehmet HASRET    
Yorum : Allah insallah yolumuzu acar ufkumuzu genisletir ve sonra insallah ya dogruluk caddesinde vakarli bir beden, ya her kum tanesünde endulus tefekkurune benzer girift dokular, el-hamra saraylari...




Ekleyen : mehmet ulu    
Yorum : bu başlığın aynısını bi karpostalda okumustum..hatta sevgilime yollamıstım..bir elime günesi öteki elime ayı devamıda verseniz bu davadn vazgecmem diye biyordu




Ekleyen : Mehmet HASRET    
Yorum : yer gök bizim için... zaman, menzil bizim için... ışıyan zeytin dalı ve BİLİNMEZ MEŞUR'u tanıma... biz örtü değiliz, boynumuz gün görmememiş yumarta renginin ariliğina karşı kıldan ince... dava her yerde dava, dava her miyatta ince... dava ahlakı değişmez, uzerindeki örtüler kaldırılır... yürürken, konuşurken, susarken, ateş gibi püskürürken, bir şeyin üzerine titrerken hep aynı şaşmaz tavır: vekar, itminan ve görkem...




Ekleyen : adyde?mez    
Yorum : NFK, 1949, BD: "Bu gidişe göre ümit görünmüyor arkadaş; bunu görüyoruz! Fakat biz müslümanız! Müslüman, aslında ve prensipte bedbin olmasına, cesaretini kaybetmesine bilfiil imkan bulamayandır. Madem ki –sen ve ben– biz varız; orada, nasıl ve ne zaman büyüteceğini Allah’ın bildiği bir cihan vardır." Madem ki –sen ve ben– biz varız; orada, nasıl ve ne zaman büyüteceğini Allah’ın bildiği bir cihan vardır. ...................bir cihan vardır. İnsanın durmadan tekrar edesi geliyor; sizin mehmetler nesli diye yaşatmaya çalıştığınız aslında cihana denk düşen söz ve hareket, ıskalanmayacak söz bu





 
Yaşayan Yemek... - Sayı 114
Yazmakla Görülen…... - Sayı 113
Hayatı Dram Yapan Cevher... - Sayı 112
Bozkırın Ensar ve Muhacir... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14590887
 Bugün : 1428
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630381
 Bugün : 28
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim