NİYE YAZIYORUM? Dergi Editörü Sayı:
93 -
ÖLÇÜ
Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim; Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
Allah’a hamd olsun… Üniversiteye başladığım ilk yıldan beri, 1994’ten bu yana, bir sayı hariç -ki onda da askerdim- bu sayfalarda yazıyorum. Şükrediyorum, sebep olanlara dua ediyorum. Önce nefsim için yazıyorum. Onu terbiye etmek için… Çocuklarım için yazıyorum. İleride babalarının ardından okunacak bir fatiha’ya vesile olur ümidiyle… Temiz ağızla bizim için de dua edecek, masum, mütevekkil, içli Müslümanlar için yazıyorum, yazıyoruz. Allah’ın, “Oku!” emrinin künhündeki “Yaz!” emrine, Resulü’nün (sav) “tefekkür” emrine uymak için, uyamıyorsak bile en azından bu yoldaki niyetimizi izhar için yazıyoruz. İkinci bin yılın yenileyicisi İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin “bu devrin cihadı söz ve fikirdir” düsturuna baş eğmişliğimizden yazıyoruz. O dehşetli günde, huzurda “koca bir ömür ne yaptın” hitabına verilecek bir cevabımız olsun diye yazıyoruz. Kardelen bunun için var. İyi ki var. Okunuyormuş, okunmuyormuş, etkili oluyormuş, olmuyormuş umurumda bile değil… Bugün okunmuyorsa elbet bir gün okunur ve anlaşılır. Alışık olmadık bir tavırla açtık ya sohbetimizi, bunun da bir sebebi var. 82. Sayımızda, bundan üç yıl önce “Türk milletinde devlet ve devlet başkanlığı” konulu bir sayı hazırlamışız. O sayının sohbetinde “devlete bakışımızın, farkında olsak da olmasak da sahabenin anlayışından izler taşıdığını” söylemişiz. Sahabenin, Gaye İnsan ve Ufuk Peygamber’e (sav) “anam babam sana feda olsun” hitabına hayranlığımızı, bu hitabın derininde, “can” ne ki ben Senin (sav) yoluna candan kıymetlilerim anne babamı bile kısaca değerli bildiğim ne varsa feda ederim anlayışı olduğunu belirtmişiz. 82. Sayının hazırlandığı tarihte, o gün için bu tespitler ne ifade eder ki… Yakın tarihte verdiğimiz büyük imtihanlardan Çanakkale ve İstiklâl Harbi’nin üstünden bir asır geçmiş, 15 Temmuz daha yaşanmamış. Devam etmişiz tespitlerimize; “bugüne kadar evladını, cananını şehit vermiş nice anne babanın, içine gömdüğü acısına rağmen metanetle “vatan sağolsun, devletimiz varolsun” sözlerine şahitlik ettik. En sevdiği, uğruna canını vermeye hazır olduğu en üstün değerini kaybettiği halde “Allah devlete, millete zeval vermesin” diyebilecek kadar irfan sahibi o anne babalara bu sözleri söyleten, sahabeden milletimize intikal eden o anlayış olsa gerek… Bir üstün değer uğruna candan, canandan vazgeçebilmek…” 15 Temmuz akşamı, bir üstün değer uğruna vatanı, devleti, milleti için candan canandan vazgeçenleri gördük. Peygamber’in (sav) Allah’ın ayetlerini iletmekle memur bir postacı olduğu (hâşâ), mübarek sahabesinin O’nun (sav) ağzından çıkmamış nice hadîsleri naklettiğinin (hâşa) –dilim bunun ne anlama geldiğini söylemeye varmıyor- iddia edilebildiği ve daha kötüsü bunun karşılık bulduğu bir zamanda, Türk milleti, pazarlıksız Müslümanlığı ve Peygamberi ve O’nun sahabesine duyduğu sevgiye hürmeten bir büyük badireyi atlattı, devletini kurtardı.15 Temmuz şehitleri, bu mânânın adıdır. Onlara başka sıfat aramak gerekmez. İşte niye yazıyoruz sorusu bir cevap daha bulmuş oldu. Onlara edilecek duadan hissemize düşecek bir güzellik vardır elbet. Allah hepsine rahmet eylesin. Başta Bedir şehitleri olmak üzere din, devlet, vatan, namus ve kutsal bildiğimiz değerlerimiz uğrunda can verenlerin şefaatlerine erdirsin. İyi okumalar.
|