DERVİŞ SÖZÜ Mehmet Hasret Sayı:
93 - Temmuz / Eylül 2017
 -“Yarabbi! Beni bir mübarek menzile indir…” (23/MU'MİNÛN-29’dan…)
- Ey can, “hayırlı can”; bu yol, bu ufuk sana, derviş sözü olsun..!
- Ve hasır sarmaşıklara inmiş, bir can boyasıdır hüzün; henüz hız olmamış bir ufkun fevkinde bir hız, fevkinde kıkırdaklı bir buharın attığı imza, çizdiği milat…
- Su içinde işitilen okyanus sesi… Bir kristal çığlığı…
- Yere bakmamanın ilmidir bu, desem; desen tutmaz bir kumaşın üstünde yutkunan bir şeyim; şarabın hükmü ne, batıl; Hak yolun ilmeği olmak ancak her şey, her şey odur; doğru safta yer almak; yere bakmanın sulhü, yere bakmanın ayna demi… ilim…
- Ben kendi cebinde gezen, bir karıncanın ölüsü…
- Ben, nefsine büyük; dışına karşı hardal tanesi kadar… ama…
- Bir zerre, küçücük bir çiçek, olur ya, tel-örgü bir şapkanın siperinde; büyüyen bir manzara…
- Durup bakıyorum, tekmil, zamanım yeşil; görüş alanımı kaplamış yeşil bir kılıcın parlaması; tenimde yeşil bir battaniyenin yivli dişleri… hadise…
- Makamım mı; makamım, yeşil bir acının büyüttüğü hürriyet…
- Gökte ok uçlu bir “ben-merkez” bakıyor, gölgesinden eğilip, kendine; “bir dava sahibiyim” ve “akropol”den geçmez izlerim benim, “akropol”e deri verir bu, menfez…
- Buluşmamız ne zaman ey yeşil, ey yeşile renk veren görklüce çağrı, “Budapeşte”, geç, “Yeşil Tuna”, geç, çarmıhın derdinden bile anlamayan “fihrist”, haçlı… Bunları geçelim ve bitsin…
- Çözülüp gider kirim işte; “Made in Bukalemun”, “verdict”, masal mı bu, tarih mi, bir sanduka içinde gizlenmiş deniz…
- Yaşıyorum güya, ne belli; bir kozanın içinde tel tel olmuşum; takvim yaprakları gibi, düşmüş canlar, nefesler göğsüme; tekke duvarında, çırpınan av olmuşum…
- Suçum kendimedir Derviş, dervişin sözü suç olmaz sonra; avı âşık olan bir âşık olmuşum…
- Bil ki, bir menzil kanda; ben de sendenim, ey avı av yapan halka.
|