ANNELERİMİZ 14 HZ. ÜMMÜ HABİBE Yavuz Sert Sayı:
93 - Temmuz / Eylül 2017
Validemizin ism-i şerîfi Remle binti Ebû Süfyan'dır. Meşhur Ebu Süfyan'ın kızı ve Muaviye'nin kız kardeşidir. Ebu Süfyan Mekke reislerinden biridir, Ümeyyeoğulları’nın reisidir. Haşimoğulları ailesinin reisi önce Abdulmuttalib, sonra Ebu Talib’dir. Validemiz çok hüsnü ahlâk sahibi olarak, çok eziyete katlanacak biri olarak yaratılmıştır
Validemiz, babası o zaman koyu bir putperest olmasına rağmen haniftir. İlk yavrusu Habibe olduğu için Remle hazretlerinin künyesi Ümmü Habibe olmuştur. İlk evliliğini Resûlullah Efendimiz'in halalarından olan Ümeyme binti Abdülmuttalib'in oğlu Ubeydullah bin Cahş ile yapmıştır. Bu kişi diğer bir validemiz olan Zeyneb binti Cahş'ın kardeşidir. Efendimiz tebligatına başlayınca hem Ubeydullah, hem de Hz. Ümmü Habibe hemen İslâm'a girmişler ve müslüman olmuşlardır. Validemiz ve zevcesi, diğer müslümanlar gibi, müslüman olmaları üzerine birçok eza, cefa çekmişlerdir.
Ümmü Habibe validemiz, ailesi ile Habeşistan'da hayatlarını sürdürürken kocasında namaz kaytarması, İslâmî prensiblere aykırı sözler söylemesi gibi çeşitli değişiklikler farkeder ve bunun üzerine kocası ile konuşur. Ubeydullah bin Cahş, hristiyan bir memleket olan Habeşistan'da tekrar hristiyan olduğunu açıklar validemize. Bunun üzerine validemiz kocasına, kendisini rüyasında çok kötü bir şekilde, çirkin, azap gören halde gördüğünü, demek ki bu haline işaret olduğunu söyleyerek bu hatasından dönmesini söyler. Ancak kocası validemizi dinlememiş hattâ kendisinin de hristiyan olması için baskı yapmıştır. Bunun üzerine validemiz kocasından ayrılmıştır.
Ümmü Habibe validemiz aristokrat bir ailenin mensubuydu, kolay kolay kimse ile tekrar evlenemezdi. Onun için yabancı bir diyarda yalnız kalmış, hattâ kendisini bir odaya kapatmıştır. Validemiz, hem babasının zulmünden, hem ailesinden, hem memleketinden ayrılıp bir de üzerine kocası da Müslümanlık’tan irtidat edince aklî sağlığı rahatsız hale gelmiştir. Fakat bu sıralarda, Safiye validemizin gördüğü rüya gibi, Ümmü Habibe validemiz de bir rüya görmüş ve rüyasında kendisine "Ümmü'l Mü'minin" diye seslenilmiştir. Bu hitaptan sonra validemizin bütün sıkıntıları gitmiştir.
Efendimiz Necaşi’ye iki mektup göndermiştir, biri İslâm’a davet için, diğeri de Ubeydullah’ın dulu Ümmü Habibe ile evlenmek istediğini belirtmek içindir. Bu sıralarda Habeş Necaşisi Ashame, validemize kıyafetlerinden ve kokularından sorumlu Ebrehe ismindeki cariyesini gönderir. Cariye Ebrehe validemize, Efendimiz'in krala mektup yazdığını ve mektupta kendisi ile evlenmek istediğini yazdığını söyler. Validemiz bu haberi aldığındaki heyecanının Efendimiz'i gördüğündeki heyecanından bile fazla olduğunu söylemiştir ama emin olmak için haberi birkaç kez tekrar ettirmiştir.
Nikâhın kıyılması sonrasında orada bulunan Ashâb’ın ayrılmak istemesine Necaşi müsaade etmemiş ve nikâhta yemek ikram etmenin Peygamber'in sünneti olduğunu söyleyerek bizzat kendi yemek ikram etmiştir. Necaşi işte böyle bir adamdır, cenazesini gıyabî olarak Efendimiz kıldırmıştır.
Ümmü Habibe validemizin Medîne'ye gelmesi Kurban bayramından biraz öncedir. Efendimiz ile beraberlikleri üç seneden azdır. Bu sırada Ebû Süfyan hâlâ müslüman değildir ama düşmanlığı içinde azalmasa bile düşmanlık göstermesi azalmıştır çünkü Efendimiz fiilen damadı olmuştur.
Efendimiz hazretleri, Ümmü Habibe validemiz henüz Habeşistan'dan dönmeden hücresini yaptırmıştır. Efendimiz'in Kabri Saâdetleri’nin bulunduğu yer Ayşe validemizin hücresi, bu hücrenin tam doğusu ise Sevde validemizin hücresi, Şebeke-i Şerif'in olduğu, vecahen salatu selâmımızı yaptığımız yer Hz. Hafsa'nın hücresi, onun doğusundaki yer ise Hz. Zeyneb'in hücresidir. Ondan sonraki hücreler Hz. Ayşe'nin hücresinin kuzeyindedir. Hz. Ümmü Habibe'nin hücresi burada bulunan hücrelerin en sonundadır. Bu hücrelerin hepsi dokuz metrekareden küçüktür. Efendimiz'in mescide çıktığı kapı, Hz. Ayşe'nin hücresinin yanıbaşındaki kapıdır.
Ümmü Habibe validemizin hücresine yerleşmesine Hz. Bilâl yardım etmiştir. Hz. Ümmü Habibe'nin bir de hanım yardımcısı vardır. Validemiz yardımcıları ile kendi arasında iş bölümü yaparak hücresini temizlemeye bizzat yardım etmiş, keçi kılından bir yaygıyı hücresine sermiş ve Habeşistan'dan getirdiği kokulardan da etrafa serpmiştir. Akşamüstü Efendimiz hazretleri Ümmü Habibe validemizin hücresine gelince hem etrafın derlenip toplandığını, hem de güzel koktuğunu görmüş ve iltifat buyurmuştur; "Mekke Reisinin kızı... Onlar etrafı döşeyen, bakan, yerleşik, medenî insanlardır, onlar bedevî değildir." Efendimiz bu taltifi ile bedeviliğin değil medenîliğin takdir edilmesi gerektiğini bize öğretmektedir. İslâm medeniyettir, bedeviyyet değildir.
Fıkıh açısından Habeşistan'ın iki konuda önemi vardır; birisi gıyabî nikâh, birisi gıyabî cenaze namazı... Neçaşî için gıyabî cenaze namazı kılınmıştır, Hz. Ümmü Habibe validemiz için de gıyabî nikâh kıyılmıştır.
Resûlullah Efendimiz ile validemiz dört yıldan az birlikte yaşamışlardır. Validemiz, Efendimiz'in göçmesinden sonra otuz sene kadar çok zahidane bir hayat yaşamıştır.
Validemiz Hicret'in 44. Senesinde Medîne'de vefat etmiş ve diğer validelerimizle birlikte Cennetü'l Bakî'ye defnedilmiştir. Validelerimizin kabirlerinden bahsetmişken şu nottan da bahsedelim, Şam Kabristanı'nda iki tane validemizin kabri olduğu söylenir ancak onlar makamdır.
Ümmü Habibe validemiz bir gün Efendimiz’e sordular: “İbadetleri yapıyorum da bir şey daha yapsam nasıl olur”, Efendimiz cevaben: “Günlük farzlara ilâveten 12 rekât nafile namaz kılarsan cennetteki köşkün hazırdır. Bu sadece senin için değil bütün müminler için geçerlidir” buyururlar. Ahmed ibni Hanbel’in Müsned’inde vardır bu hadis-i şerif. Validemiz göçene kadar bu nafile namazları kılmıştır.
AHZAB SÛRESİ, 6. ÂYET:
Peygamber, mü’minlere kendi nefslerinden daha mukaddemdir. Ve onun refikaları da MÜ’MİNLERİN VALİDELERİDİR. Karabet sahipleri de Allah’ın kitabında birbirlerine diğer mü’minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapacak olmanız müstesna. Bu, kitapta yazılmış bulunmaktadır.
|