Aranan kan Dergi Editörü Sayı:
94 - Ekim / Aralık 2017
PEYGAMBER
Sende insan ve toplum, sende temel ve bina;
Ne getirdin, götürdün, bildirdinse âmennâ!...
Şu hayatta kendisine uyduğunuzda hata ihtimali olmayan tek örnekliğimiz var; Gaye İnsan ve Ufuk Peygamber (sav)…
Sayı konusu olarak ilân ettiğimiz, her geçen gün aslından uzaklaştığından endişe ettiğimiz dil ve Türkçe mevzuunda da mı? Evet, hiç şüphesiz…
Yakın bir zamanda, önemli bir seçim arifesinde, o an üstlendiğimiz vazife gereği bir konuşma yapmamız icap etmişti. O güne kadar benzer toplantılarla kıyaslandığında pek görülmemiş bir kalabalık, iğne atsan yere düşmeyecek cinsten… Herkes bu yeni gelenin ne diyeceğine bakıyor. Dedim ki, siz şimdi benden yeni bir seçim çalışması taktiği mi bekliyorsunuz, o zaman bu salondaki herkes evine gidince tozlu raflardan bir siyer kitabı indirsin. Çok değil her akşam on sayfa okusun ve bir sonraki gün sahaya inince o okuduklarını hayatına tatbik etsin. Görün bakın kısa zamanda ne faydalar sağlayacak… Sözümüz karşıya ne kadar intikal etti, tavsiyemiz ne kadar kabul gördü Allah bilir. Hâlâ aynı fikirdeyim, bir gün olacaksak, yolun, O’nun (sav) izinden geçtiğinden eminim.
Cuma gününün ehemmiyetini Kardelen okuyucularına anlatacak değilim. Cuma hutbesinin kıymeti de herkesin malumu. Bu kadar kıymetli bir zaman diliminde, imam efendi tarafından söylenenlerin akılda tutulması gerekir. Uzun bir müddettir, Cuma günleri bir önceki haftanın hutbesini hatırlamayı kendime âdet edindim. Madem kıymetli bir zamanda önemli şeyler söyleniyor, söylenenleri hayatımıza tatbik edelim. Bunun için de önce söylenenleri hatırlamak gerekiyor. Anladım ki O’ndan (sav) bahsetmeyen, merkezinde O’nun (sav) olmadığı hutbeler sabun köpüğü misali. Söylendi ve kayboldu, etkisi az ve kısa. Hatırda kalan, hiç tahmin etmediğiniz anda zihninizin kapalı bir köşesinden çıkıp gelen bilgiler ise O’nun (sav) adının geçtikleri…
Teog, üniversiteye giriş sınavları, eğitim, öğretim… Kızılca kıyamet kopuyor. Aranan ama bulunamayan bir şey var. Biz de kalkmışız böyle bir zamanda anadilimizden, güzel Türkçemizden bahseden bir sayı hazırlamışız. Yetinmemişiz bu hususta da tek önderimiz var diye ahkâm kesiyoruz.
Kusura bakmayın, tevazu gösteremeyeceğiz. Onların aradıkları ve kim ne arıyorsa, arayanın aradığı şey işte burada. Eğitim sistemine yeni bir ruh mu aranıyor, O’nu (sav) anlayın. Güzel Türkçemizin geleceğinden mi endişelisiniz, O’nu (sav) okuyun. Devletiniz, iktidarınız, siyasetiniz zora mı düştü, O’na (sav) sarılın. O eteğe sarılmaktan başka kurtuluş ümidi yok, bilesiniz…
“Allah Türk milletini seviyor ki, hanesinin yıkılacağı iki buhranlı dönemde, dertlerine derman olacak iki şair ihsan etti. İki yâr…” (Durun Kalabalıklar, Ali Erdal)
Yunus Emre ve Necip Fazıl… Türkçe’nin bu iki kahramanındaki ortak pek çok özellikle beraber her ikisinde de taşkın bir şekilde görülen Peygamber aşkı tezimizi doğrulamıyor mu…
|