İllet Necip Fazıl Sayı:
94 - Ekim / Aralık 2017
 İki illetimiz oldu: Biri, yabancı dillerden, son derece doğru ve haklı olarak aldığımız kelimeleri, millî hançeremize tatbik etmek ve kendi sarf ve nahivlerinden ayırmaktan başka vazifemiz olmadığını şuurlaştıramamak… Öbürü de, bir zamanlar Arap ve Fars kelimelerine karşı olduğu gibi, hattâ onlara karşı olduğundan daha fazla, Fransızca kelimeleri bir Fransız’dan daha sadakatle temsil ettirici bir şahsiyet esirliğine, bir müstemleke gönüllüğüne, bir maymun seviyesine düşmek…
Halbuki Arapça ve Farsçayı, bir taraftan kendi dilimize uydururken, bir taraftan da olduğu gibi bellemekte son derece haklı ölçülerimiz vardı.
Bu iki illet birdir; ve şimdi de ikisinden beter, makûs bir illet doğmuştur:
“Mademki bu iki illet vardır, ikisinden birden kurtulmak için yepyeni bir dil icat etmek gerektir!”
İşte bu son illet, her illete rahmet okutabilir. Oluşların bütün sırrı, (doz) ve ahenk, had ve itidal hikmetine bağlıdır.
|