Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1995 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Dıştaki alçaklar mı, içteki hainler mi
Kubilay Ertekin

  Sayı: 95 -

Geçmişte ve günümüzde ülkemiz için en büyük tehdit ve tehlike, dıştaki alçaklar değil, içteki hâinler olmuştur. Bunlar öyle sıradan ve rastgele kimseler de değil, ülkenin sözde aydın ve çağdaş (!) geçinen ama, bu ülkeye en büyük ihânet ve hıyâneti yapan ahlâksız ve hayâsız kimselerdir. Bunlar batıya sığınıp onlara uşaklık ve câsusluk yapmayı ülkesine hizmetten daha üstün (!) gören sefiller ve rezillerdir. Bu zihniyettekilerin beslendiği asıl kaynak, ülkede millî, manevî değerlere karşı düşmanlıkta kronikleşmiş siyasî bir yapı ve onun şarlatanıyla, yandaşlarıdır. Bunlar iktidar hırsıyla ülkede bir iç savaş çıkartmaktan bile çekinmeyecek kadar alçalan gerçek hâin ve lâinlerdir. Nitekim daha geçen gün halka bel bel bakan sözde bir belediye başkanı ve aynı sakîm hastalıklı zihniyetten bir herif-i nâşerif; “Cumhurbaşkanının bir faşist olduğunu, bu yüzden ülkede bir isyân ve ayaklanmamın, kalkışmasının, şart olduğunu” (!) söyleyecek kadar gözü dönmüş ve bu millete, onun irâdesine intikam hırsıyla kudurmuş gibi olduğunu göstermiştir.

Bu adamların ülkedeki yaygınlaşan tüm hayâsızlık ve kânunsuzluklarla birlikte; terör, anarşi, vatana ihânet ve alkol, uyuşturucu, gasp ve zina gibi cemiyeti çökerten, çürüten mikroplardan ve dünyâda azalmasına rağmen yurdumuzda sürekli artan (AİDS) benzeri pisliklerden haberleri olmadığı gibi, bunları teşvik eden, destekleyen söz ve davranışlardan, bildiri ve beyanat vermekten utanmadıkları görülmektedir. Hattâ müftülerin nikâh kıyma olayını bile bu habâsetlerden daha tehlikeli (!) gören fâsit ve fâsık bir yapı var bu ülkede… Bunlardaki ihânet ve hıyânetin dehşetini anlatmak için kelimeler bile yeterli değildir. Yurt dışındaki mâbetlerimize ve insanlarımıza yapılan onca iğrenç saldırı ve hakâretlere sesleri çıkmayan bu ahlâksızların, millî irâdeye ve milletin cumhurbaşkanına nasıl bir kin ve nefret besledikleri görülmektedir.

Bakınız bunların sığındıkları ve baş tâcı olarak gördükleri o kefere ülkeler oraya giden vatandaşlarımıza hava alanlarında nasıl davranıyorlar ve insanlarımızın üstlerini kime nasıl arattırıyorlar!? Evet köpekler arıyor onların üstlerini. Tabii aynı olay (mukabele-i bil misil) olarak onların vatandaşına da burada uygulanmaktadır. Şimdi bu türlü bir olay Türkiye tarihinde hiç görülüp duyulmuş mudur!? Hiçbir lider batıya kafa tutup, misliyle muamele ederek bir Avrupalının üstbaşını hava alanlarında köpeklere aratmış mıdır!? İşte bu bir millî duruştur ve ülkenin onurunu her şeye rağmen koruma refleksidir. Ama içimizdeki ülke düşmanları bütün zorluklara ve keferelerin dört koldan hücumuna rağmen böylesi onurlu davranışları aslâ görmek istemiyor ve onlarla birlikte ülkemize saldırmaya devam ediyorlar. Şimdi ülke dışındaki alçaklar mı daha tehlikeli, yoksa içimizdeki hâinler mi!? İşte bütün bunları ve benzeri olayları dert edinmeyen siyasî  ve oligarşik bir yapı var ülkemizde ve oradaki vatandaşlarımıza uygulanan insanlık dışı durumlardan zerrece hayâ edip üzüntü duymuyorlar… Bil’akis tüm bunları Cumhurbaşkanına saldırma gerekçesi olarak (!) görme zilletinde ve iffetsizliğindedirler. Demek ki bunlarda millî gurur ve haysiyet denen şeyin zerresi bile kalmamış…

Cunta ve darbeler dönemi mezâliminde hiç bir varlık gösteremeyenler, özellikle 28 Şubat postmodern darbecilerin önüne yatanlarla, yağlı kazık kaçkını ve birçok müptezeller, bu gün ülkenin düzlüğe çıktığını görünce deliklerinden çıkarak millî irâdeye ve bilhassa Cumhurbaşkanın paçasına saldırma yarışına girmişlerdir. 

Elbet mevcut iktidar ve mensupları sütten çıkma ak kaşık değillerdir. Onların da hatâsı olabilir. Ama geçmişte IMF haydutlarının karşısında susta duranlar ve ülkenin dış itibârını yok edenlerin şu an tek hedefleri, kazanılanları yemek ve ülkeyi tekrar eski durumuna sokmaktır. Bu hususta yıkıcı siyasîler başta olmak üzere, yazarı çizeri âlimi ve câhili hep aynı zihniyetin, aynı fâsit dâirenin içindedirler. Şu kepâzeliğe ve mantık sefâletine bakınız! “Ülke millî şef döneminin otoriter yapısına ve talihsiz 1946 seçimlerin yaşandığı âna tekrar dönmüştür” Hezeyânı ne kadar saçma bir benzetmedir.  (28.10.2017 basından) Bre nankörler! AKP ve Tayyip Erdoğan; ne zaman “açık oy gizli tasnif” rezâletinde bulunmuş ve ne zaman (Ezanı-Kur’ân'ı, mevlidi ve salâyı yasaklamıştır!!? Kaç câmiyi satıp ahır, samanlık ve parti binâsı, meyhâne olarak kullanmış veyâ kullandırmıştır!?)  Tam tersine o zihniyetin kaderine terk ettiği yüzlerce câmi, vakıf, imâret ve tarihî eserlerimizi yurt içinde ve dışında halkın hizmetine açmış ve açmaya da devam etmektedir… Son olarak da bugün (28.10.2017) Cuma Ankara’yı “MÂBEDSİZ ŞEHİR” hâline getiren o sakîm zihniyetin (kasten) harap ve kaderine terk ettiği “Melike Hâtun” Câmiini muhteşem bir kalabalıkla bizzat halkın hizmetine açmıştır. Evet; câmi düşmanı laik devrimbazların “istemezzük” çığlıklarına ve iç ihânet cephesinin bitmeyen o kin ve gayzına rağmen bu hizmetler çok şükür aralıksız olarak yürütülmektedir. Bir insanın öyle bir saçmalıkta ve iğrenç bir ithamda bulunması, bu iki dönem arasında bir illiyet bağı kurması için, ya geri zekâlı olması ya gerçek mânâda megolaman veyâ akıl ve ferâsetten, insânî haysiyetten yoksun olması gerekir… Ayrıca bugün ve AKP dönemi boyunca kimin inancına ve özel hayâtına müdahâle edilmiş ve kimin eğitimine mâni olunmuştur!? Bu saldırgan çığırtkanların, bozguncu mel’unların ve millî irâde düşmanı müfsitlerin her hangi birisine ne zaman “gözünüz üstünde kaşınız var” denilmiştir!? İşin özü ve aslı; bunca hürriyet ve özgürlükler öylesi ihânet şebekelerine biraz değil, çok fazla geniş gelmektedir... Demek ki ülkenin yangın yerine döndüğü ve millî irâdenin tümden ayaklar altına alındığı, inançlı ve başörtülü kadın ve kızlarımızın bir vebâlı gibi görüldüğü o zulüm dönemleri bu bozguncu müfsitler için hiç bir şey ifâde etmiyormuş. Çünkü mal meydanda ve herkesin muzmeri-içinin zehri dışına çıkmış durumdadır. Hedef; ülkenin huzuru ve yüz yıldır güç belâ kazanılan mevcut durumun dış düşmanla birlikte bu iktidarın yıkılmasıdır. Ama belki de yıkmak isteyenler, tekrar o yıkıntının altında kalanlar olabilir… Son olarak şunu da belirtmem gerekir. Merhum Menderes, Özal ve AKP’yi beğenmeyen hâin ve nankörlerin, onlardan önceki dönemlere bir bakmaları gerekir. O zaman ekmek bulamayanlar, şimdi tonlarca ekmeği çöpe atma alçaklığında ve nankörlüğünde bulunmakta, (birinci sigarası) değil, 15-20 tl.’ye yabancı markalı sigara içmekte ve bir değil, çifte çifte kedi ve köpek beslemektedirler...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ahmet Güney     13.02.2018
Yorum : Türk Milleti hiçbir zaman dış düşmanlar tarafından yıkılmamıştır. Hep kendi içindeki hainler tarafından yıkılmıştır.





 
Eşek ve deve... - Sayı 122
Kurtlar ve İnsanlar...... - Sayı 113
İçteki Biden, Macron, Mer... - Sayı 112
Putlar Yıkıldıkça... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509449
 Bugün : 383
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629103
 Bugün : 15
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim