Karınca günlükleri: üste alınacak nazarın menkul, gayrimenkul sahipliği Mehmet Hasret Sayı:
95 -
“Allah’ım Sana teşekkür etmeyeyim mi…”
Sana sığınmam şükrüm olsun; benim söz dediğim, şükrün evinde bir kıymet; her an Senin ile olmak, Sana teşekkürle başlar…
Kimsesizlik kıyısında değilim, bunu ancak bilmediğim kadar bilebilirim, hile ve desiseyi yıkma ilmine muhtacım, ben eksikliklerim altında ezilmişim, bana dua olandan uzak kalmışım, her zaman merhamete, Sen’in merhametine, Sen’in emirlerine itaat etmeye ve sünnetlerine gıpta etmeye muhtacım; bir incir yaprağının altında kalmışım, bir kalabalığın altında çıplak kalmışım… Her yeri ıssızlaştıran latin harfleri gibi… İpte, ipin ucunda sallanan iliğim, kemiğim, bir soy surete dair bir kemik kıyafet; bazı yazı fontlarıyla kirlenmişim, kirletilmişim…
Ayak üstü kabul görmez; ayakları kalbe saklamalı belki; bütün isabet kalabalıktan fazla, kalabalığın altında gizli… Cevher, kalabalıktan hariç, kalabalığın altında… Duru ismim, duru cismim ve hareketlerim; elimi uzatma ve elimi geri çekme cetvellerim… Cetvelle imle, hazineyi cetvelle imle; çer çöp, bütün sakıncalı nazarları cetvelle temizledim…
Ziynetim nazar üzere istiklâl, servetim nazar üzere istikbal…
Güzel söz mirastır, ister kılıç soyundan gelsin, ister değerli taş, isterse kalem terbiyesinde; miras olan toplu bir duadır…
Kalp üstü taşınan elin veya el kalp üstünde duruşun; bir sonsuz dua, bir aşk ilânı olduğunu işitmiştim bir yerden, kitabın kadehindeki mürekkep aşkın cevherindendi… O zaman soru, “Aşkın olan” bendeyse, aşkın cevherinden olan kim…
Karıncanın doğayla sohbeti nedir, yolla, taşla, toprakla, bilimum zerreyle sohbeti; kerpicin üzerinde ilmek olmasına izni; bir tat hurma seyriyle sohbeti… Nedir duayı bir hurma şehri yapan, şehre yar yapan…
“Allah’ım Sana teşekkür etmeyeyim mi…”
“Allah’ım Sana sonsuz… Teşekkür ettim, teşekkür ettim…”
|