Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2226 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kolayı tersten okumak yerine Kudüs tarihini okuyalım
Site Editörü

  Sayı: 96 -

Ezberler ve ön yargılar göründüğünden çok daha tehlikelidir. Size konfor alanı yaratırlar ve ilerlemenize engel olurlar. Olumsuz etkisini ancak bir ezberiniz bozulduğunda anlayabilirsiniz.

İslâm milleti olarak, nasıl oldu ise, tetkik ehli bir milletken ezberler üzerine hüküm verir hale geldik. “Soru ilmin yarısıdır” buyuran bir Peygamber’in ümmeti soru sormaz, her duyduğuna inanan ve daha kötüsü bunlarla hüküm verir bir hale geldi. Böyle bir durumun kaçınılmaz sonu ne yazık ki cehalet...

Bugün Kudüs ve Filistin davası dediğimiz zaman tüm ülke olarak tek bir konuda tevhidi sağlayabiliyoruz; eve kola sokmamak. Hangi kola mı, hani şu Filistin’de dört tane fabrikası, dört büyük dağıtımcısı olan, altı yüz Filistinli kardeşimize iş sağlayan marka… Alın size bir ezber. Bir de markanın tersten okunuşundan bir şeyler çıkartanlar var. Delirmemek elde değil. Koca Kudüs dâvâsının düştüğü, daha doğrusu Kudüs dâvâsını düşürdüğümüz duruma bakın!.. Etrafının mübarekliği âyetle sabit olan bir yerin davasını bir içecek markasına indirgemek Filistin davasındaki en büyük ezberlerden olsa gerek. “Ama efendim, karınca misali tarafımız belli olsun” diyenleriniz varsa, kusura bakmayınız, bu tarafgirliğin bu davaya katkısı olduğunu düşünmüyorum.

Tevhidi sağlamamız gereken nokta kola boykotu değil. İsrail Devletinin kurulması 1948 ama yahudilerin birlikte yani tevhid ile hareket etmeleri 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Müslüman topraklarda tevhid olduğunda, Kudüs dâhil, sağındaki, altındaki üstündeki tüm topraklar tek bir irade ile yönetildiğinde böyle bir devlet kurulamamış. Theodor Herzl’in Sultan II Abdülhamit’den böyle bir talebi var ancak reddedilmiş. Ne zaman ki Devlet-i Âli çöküyor, Osmanlı’nın idare ettiği topraklarda pıtırcık misali onun oğluna, bunun amcasına hediye devletler (!) kuruluyor, yani tevhid bozuluyor, o zaman İsrail’in kurulmasına yol açılıyor.

Tevhidin bozulduğu tek yer burası değil, Arap - İsrail savaşları sırasında Arap devletleri tevhid olamıyorlar, Ürdün başka telden çalıyor, Mısır başka, Suudlar başka… Mısır’da rüşvet ve yolsuzluklar diz boyu, Ürdün Kudüs’ü kendi topraklarına katmak istiyor. Türkiye’nin zaten ses verecek hali yok, sonraki yıllarda birkaç Birleşmiş Milletler kararına verdiği oy ve teklif hariç esamesi okunmuyor. Sonuç, Allah’ın sistemi (sünnetullah) gayret, çalışma ve tevhid üzerine olduğu için yahudiler kazanıyor.

1967 Arap - İsrail savaşı ise tam bir fecaat. Mısır, Suriye ve Ürdün’le ayrı cepheleri olmasına rağmen, İsrail Mısırlıların sabah saatlerinden sonra radar kontrollerini gevşettiğini bildiği için bu saatlerden sonra hava saldırısı yapıyor ve onlarca Mısır uçağı henüz yerdeyken kullanılmaz hale geliyor. Ne kadar çok ders alınacak şey var, değil mi? Bir yandan da insan düşünmeden edemiyor, acaba Türkiye bugünkü gibi güçlü olsa durum aynı olur muydu? Aslında Amerika’nın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan son kararına karşı aldığımız tutum ve etkileri bu konuda bize ipuçları veriyor.

Bir büyüğümüzün dediği gibi, müslümanlar bir arada -afedersiniz- tükürse Tel Aviv’i sel basar ancak birlikte hareket etmek kaydı ile… Tevhid olmadan bu sorunların çözülmesi mümkün değil. Sorunu çözmenin bir diğer şartı da problemi anlamak. Problemi anlamamız için tarihimizi bilmemiz gerek. Ezberlerle, kola içmeyerek, bilmem ne şampuanını kullanmayarak ilerleyebileceğimizi düşünmüyorum.

Tarihi bilmek geçmişten ders çıkarmamıza ve hataları tekrar etmememize olanak sağlar. Mısır’ın büyük bir devlet olmasına rağmen rüşvet ve yolsuzluk nedeni ile silâh almakta bile zorlanmasından, 1967 savaşında, savaş durumunda olmalarına rağmen radar kontrollerini gevşetmelerinden, Ürdün’ün meselenin çözümüne odaklanmak yerine Kudüs benim olsun demesinden dersler çıkarmalıyız. Sadece olumsuz örneklerden değil, Kudüs’ün adına yakışır şekilde (Darü’s Selâm - Barış Şehri) yönetildiği Hz. Ömer devrinden, Selahaddin Eyyubi ve Sultan Selim devirlerinden örnekler alabiliriz.

Şu açık ki, Kudüs’te tüm inanç sahiplerinin rahat ettikleri dönemler, şehrin müslümanların elinde olduğu dönemlerdir. Yahudilerin “Cennetmekân” dedikleri Selahaddin Eyyubî, Haçlılar tarafından şehirden kovulmuş yahudilerin tekrar Kudüs’e girmelerini sağlamıştır. Hristiyan mezhepleri arasındaki anlaşmazlık nedeni ile Kıyamet kilisesininin anahtarı müslümanlara verilmiştir. Hz. Ömer şehrin anahtarını aldığında kendisine teklif edilmesine rağmen Kıyamet kilisesinde namaz kılmamış, “burada namaz kılarsam beni görerek diğer müslümanlar da kılar ve burayı mescid yapar” demiş, farklı bir yerde namaz kılmıştır.

Hâsılı kelâm, Kudüs’ü, tarihimizi, dertlerimizi çözmek için önce “bilmemiz” gerekiyor. Kardelen olarak Kudüs sayımızla bu yolda bir katkımız olabilirse, ne mutlu bize.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Tevhid yoksa huzur da yok... - Sayı 122
Anlam peşinde... - Sayı 121
Zor zamanların cesur sesi... - Sayı 120
Sosyal medyanın gücü... - Sayı 119
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar.
Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor.
İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi?
Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14443721
 Bugün : 2582
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627511
 Bugün : 232
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim