İnternetin fâsık habercileri Site Editörü Sayı:
98 -
Hucurât suresinin ilk âyetleri, insanların Allah ve O’nun Resûlüne ve birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiğine dair ahlâk kurallarını bildiren âyetlerdir. Konumuzla ilgili olan bölüm altıncı âyetle başlasa da, öncesinde gelen diğer âyetler çok önemli bir uyarı içerdiği için gelin ilk olarak bu uyarıyı hatırlayalım.
Allahu zü’l Celâl, Hucurât suresinin ilk âyetlerinde özetle şöyle demektedir: “Ey iman edenler, Allah’ın ve Resûlü’nün önüne geçmeyin. Seslerinizi Nebi’nin (sav) sesinin üstüne yükseltmeyin, birbirinize bağırdığınız gibi O’na yüksek sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider”. Bu âyetler ilk okuyuşta muhterem veya kıdemli birine gösterilmesi gereken saygıdan bahsediyor gibi geliyor ancak işin ciddiyeti son cümlede anlaşılıyor: “Amellerinizi yok sayarım.” Bu cümlenin anlamı şu: Alnınız secdede delinse, oruçtan mideniz sırtınıza yapışsa, Resûlüme edepsizlik ederseniz bu amellerin katımda hiçbir değeri olmaz!.. Efendimiz’i sadece postacı olarak gören bazı zamane hocalarına (!) ders niteliğinde bir âyet...
Bu surenin konumuzla ilgili âyeti ise altıncı âyeti. Kısaca meali şöyle: “Ey iman edenler, size bir fâsık haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.”
İnternet çok büyük bir nimet. Faydalarını saymakla bitiremeyiz. Ancak bu nimet içinde önemli sorunları da barındırıyor.
Bu sorunlardan bana göre en önemlilerinden biri internetin büyük oranda fâsık haberci olarak kullanılması. İnternet “ağzı olan konuşuyor” tabirinin cuk oturduğu bir ortam. Herkes istediğini yazabiliyor, yazılanlar küfür, hakaret içermiyorsa, yazılanların herhangi bir kurala tabi olduğunu söyleyemeyiz. Hattâ küfür, hakaret içerenler bile ancak şikâyet edilirse bir işleme tabi tutuluyor. Herhangi bir denetim mercii yok. Örneğin radyo ve televizyonlar için RTÜK var ancak internet için böyle bir kurum yok. Böyle olunca internet
fâsık haberci kaynıyor. Basit bir örnek verelim. Hatırlayın, merhum Münir Özkul’un, ölmeden önce twitter’da kaç kez cenazesi kılındı? Bu belki de en az zararlı olanı. Söz gelimi Çin’de bir deprem sonrasında çekilen ceset fotoğrafları, Kongo’da bir kaza sonrası yanan cesetlerin fotoğrafları Myanmarlı müslümanlara ait gibi gösterildi. Rusya’da hastanede yaşanan bir kavga Türkiye’de Suriyeli bir sığınmacı, doktor dövdü diye haberleştirildi. Bu yalanların arkasında okuyanları farklı şekilde etkilemek ve galeyana getirmek var. Bunlar gibi onlarca örnek bulabiliriz. Neyse ki, teyid.org gibi siteler bu tür yalan haberlerin foyasını kısa zamanda meydana çıkartıyorlar ancak okurlar bu haberlerin aslını ne kadar öğreniyorlar emin değilim.
Bu örneklerden de anlıyoruz ki, aynen âyette buyrulduğu gibi, internette okuduğumuz haberlere çok şüpheli yaklaşmalıyız. Doğruluğunu araştırmadan hem inanmamamız hem paylaşmamamız gerekiyor. Yoksa oltaya gelmemiz çok kolay. Zaten istenen de habere inanılması ve buna göre bir aksiyon alınması...
İnternet nimetinin diğer bir problemi de bilgiye erişimde herhangi bir sınırlama olmaması. Atalarımız ne güzel söylemiş, kundaktaki bebeğe bulgur aşı verilmez diye. İnternet bugün kundaktaki bebenin bulgur aşına erişebileceği bir ortam sağlıyor. Burada eleştiri yapmak kolay ancak bu problemi çözmek kolay değil.
Teknoloji yasak dinlemiyor ancak yapılacak düzenlemeler ile bu sorun sıfırlanmasa da azaltılabilir. Şöyle ki, ülkemizde internet servis sağlayıcılar, internet erişimlerinde kullanıcıların taleplerine göre kurallar getirebiliyor. Ancak bu kurallar VPN denilen teknoloji ile aşılabiliyor. Burada devletin internet altyapısını yönetenlerin yapabileceği bir şey var, o da VPN hizmeti veren IP’lerin engellenmesi. Bu hizmeti veren yüzlerce IP vardır elbette ama en çok kullanılanlar engellendiğinde belki de bu sorun % 95 çözülmüş olacak. Bildiğim kadarı ile bazı devletler bu yöntemi uyguluyorlar.
Bu ilk etapta erişim özgürlüğüne engel gibi görünse de, internetin sağlıklı kullanılması için gerekli bir durum olarak görüyorum.
|