Sağlık olsun Site Editörü Sayı:
103 -
Hucurât Suresinde “Eğer müminlerden iki grup birbiriyle kavgaya tutuşursa…” diye başlayan bir âyet-i kerime vardır. Bu ve benzeri âyetlerde “şöyle olursa böyle yapın” şeklinde bir üslûpla karşılaşırız. Bu tür âyetler aslında Kur’ân’ın mucizelerindendir çünkü Allahu Teâlâ gerçekleşmeyecek bir durum için böyle bir hüküm vermez. Örneğin bu âyet müminlerden iki grubun birbiri ile kavgaya tutuşacağını bildirir.
Aynı durumu bazı hadis-i şeriflerde de görürüz. Örneğin Efendimiz “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bilmelisin; ihtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, yokluğundan önce varlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.” buyurduğu zaman biliyordu ki insanlar bunların değerini bilmeyecek. Bu hadis-i şerifte beş farklı şey gözükmesine rağmen tümü aynı iki konuya çıkmaktadır, zaman ve sağlık. Efendimiz yine bu konuda saadetle şöyle buyurmuşlar: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”
Efendimiz’in ne kadar doğru söylediğini çoğu kişi hakk’el yakîn yaşamıştır. İnsanoğlu elindeki kıymetlerin değerini onu kaybedince anlıyor. Özellikle iki durum var, biri özgürlüğünü elinden alacak bir durumla karşılaşması, diğeri de sağlığını kaybetmesi. Bu iki durum başa gelebilecek en ağır musibetlerden olunca, bunlar dışında başımıza gelen olaylar için genelde tepkimiz “sağlık olsun” olmuyor mu? Bu ağız alışkanlığı bile sağlığın ne kadar ehemmiyetli olduğunu bize gösteriyor. Hattâ özgürlüğü elinden alınan biri bile “sağlık olsun, sayılı gün çabuk geçer” diyebiliyor, bu durumda sağlık konusu en ehemmiyetli konu olarak karşımıza çıkıyor.
Sağlık o kadar önemlidir ki günlük deyişlerimizin birçoğu sağlıkla ilgilidir, traş oluruz veya banyo yaparız, sıhhatler olsun denir, yemek yeriz, bir şeyler içeriz, âfiyet olsun, şifa olsun deriz. Olumsuz bir durum yaşarız, sağlık olsun deriz. Nasılsın dendiğinde, sağlığına duacıyız deriz, rahatsız da olsak, iyiyim çok şükür deriz. Sağlığın önemini Karacoğlan “Sağlıktır her işin başı, Gamlanma gönül gamlanma” beyiti ile belirtirken Sultan Süleyman’ın dillere pelesenk olan şu sözü sağlık deyince ilk aklımıza gelen sözdür: “Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi”
Sağlık deyince aklımıza hastane, ilâç veya doktor gelmesi çok doğru değil. Bu işin daha öncesi yani koruyucu hekimlik çok daha önemlidir. Bu sayımızda Dr. Mahmut Tokaç Bey ile yaptığımız röportajda da okuyacaksınız, Tıbb-ı Nebevî’deki birçok tavsiye koruyucu hekimlikle ilgilidir. Yine Hocamızın söylediği önemli bir nokta var, bedenlerimiz bize emanettir ve onu güzel bir şekilde teslim ile sorumluyuz. Bedenimize iyi baktığımızda birçok hastalığa karşı da önlem almış oluruz.
Beden için en önemli konulardan biri yakıtının kalitesidir. Günümüzde belki de en büyük problemimiz sağlıklı yiyecek konusudur. Dünya çağında hazır gıda tüketimi çok yüksek boyutlara ulaştı, üstelik firmalar maliyet düşürmek için yeni gıdalar (!) kullanmaktadır. Örneğin pancardan elde edilen şekerin maliyeti yüksek diye çok daha ucuz olan mısır şurubu, glikoz kullanılmaktadır. Şekerin kendisi bile zararlı iken glikozun zararı çok daha fazladır. Bir keresinde oğlumla birlikte doktora gittiğimizde doktor bey oğlumla ilgilenirken not kâğıdına bir kelime yazdı ve dedi ki: “Marketten bir şey aldığın zaman içindekilere bak, burada yazan kelime içindekilerde varsa ondan uzak dur”. Kâğıtta glikoz yazıyordu. Bugün paketli gıdalarda, içeceklerde, birçok üründe glikoz, fruktoz, mısır şurubu kullanılıyor, hattâ firmalar pancar şekeri kullandıkları zaman bunun gurur duydukları bir durum olduğunu belirtircesine paketlerin üzerine yazıyorlar.
Sağlık konusunda diğer bir önemli nokta sağlık sektörünün devasa büyüklükte cirosu olan bir sektör olmasıdır. Hastaneler, ilâçlar, ameliyatlar… Bugün ülkemizde hastane ve adalet binalarının büyüklüğünden övünüyoruz. Ancak duamız hep aynı: Allah düşürmesin.
Hazır gıda tüketiminin artmasına paralel bir yandan da bilinçli tüketicilerin sayısı da hızla artıyor. Bugün evde yoğurt yapanların sayısı hiç az değil. Kendi ekmeğini yapanlar, evine cips, asitli içecek, paketli gıda sokmamaya gayret gösterenler hakeza. Bizim gibi köyünden katkısız ekmek, yağ, salça gelen şanslılar var. Bizim neslimiz belki de bu şekilde imkâna sahip olan son nesil. Saatlerce salça, pekmez kaynatanlar azaldıkça bu imkân da azalacak. İşin ticareti devam eder belki ama kaynayan kazan ocaktan iner inmez yeni kaynamış salçanın katkısız köy ekmeğinin üzerine sürüldüğü, büyüklerin, torunların bir arada olduğu sahneler devam eder mi emin değilim.
Efendimiz’in sözü gerçekleşeceği için söylendi, o yüzden mutlaka sağlığımızın kıymetini bilmemiz gerekir. Allah sağlık, âfiyet versin.
|