Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1601 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Nefse Hakimiyet
Sinan Ayhan

  Sayı: 103 -

Size ve bizlere gelenekten bahsediyorlar; aykırı varlıkların bize, yani içimize iyi gelmediğinden… Sizin etiketlerinize bakıp size dair haberler uyduruyorlar ve elinize güya bir iyileşme reçetesi tutuşturuyorlar… Allah aşkına siz bilmez misiniz hiç, sizin hoşunuza giden rengi; size zorla kendi kapalı renklerini sevdirmeye uğraşıyorlar…

Bizce bulunup istif edilenler, bir vakarla toparlanıp yorumlanmış olanlar onlarca haram; onlara göre tutulan hesaplar, defterler, korunan değerler bizce köhnemiş…

Bizim bir gizli bilmediğimiz mi var, daha kıstas zamanlardan… 'Eski'nin eskimiş olduğuna kim karar verir; eskide kalmış olanın varlığı… 'Yeni'yi aşmış eskiler var mıdır; olabilir… Peki, yeniyi aşmış yeniler; onlar sadece zaman olarak eskiyecekler… Kimsenin söylemediği, daha önce bir araya gelmemiş kelime yanyanalıkları veya illüstrasyon kurgular başka nasıl bulunup çıkarılacak, icat edilecek ve terbiye edilecek; daima yeniyi arzulamaktaki suç ne; zaman olarak eskimişleri ezip geçme ihtimali mi; saçma, onlar baskındırlar ve tarih boyunca dönüşüp giderler, bir fikrin kökünden diğerinin ekine…

Gelenek, her an değişen geçmiştekinin bir devamıdır; doğru, ama yeni taze bir soluktur, zindelik kaplı…

Yenilikçiler, bazı ölçülere göre bir kimyasal dönüşümü simgeler sanki; sınırlar aşılırsa her şey tersine döner; asıl niyet bu değildir: Hem yenilikçiler, hem gelenekçiler bu noktada birbirlerini net anlamak mecburiyetindedir.

Şekeri yakarsanız, şekerden eser bulamazsınız sonra… Peki, unla, suyla ve dolayısıyla hamurla belli şartlarda karıştırılan, hamur olan ve doğru zamanda, doğru yerde olmak gibi tencereye konan şeker yakılırsa… Şifalı helva pişer…

Yenilikçiler yerinde ve zamanında ne yapmaları gerektiğini kestiremediklerinden şekerin yanık kokusunu etrafa yayarken, gelenekçilerde zaten olmuş bitmiş ocaktaki yemeği ısrarla söndürmeyerek dibi tutmuş bir yemekle sahneye çıkıyorlar…

O halde bir nüans bulmalı, ortak bir amaç; yakmak, kimyasını değiştirmektense; belki bir şeyleri pişirmek, kıvamına getirmek anlamında bir keyfiyet katabiliriz buna, ama her şeyden önce kendimiz pişmek, kendimizi pişirmek…

Demek ki hiçbir varoluş çiğlik kabul etmiyor…

İnsanlığın tek bir kafa olup düşündüğü mesele; ruh nerede, akıl nerede, istek, arzu, düşünmek nerede; ben neredeyim, ene nerede, varsa bir ego, o nerede..?

Kader kurbanları derler, acaba öyle mi?

Ben nefsiyle mağrur olmak, nefsinin kurbanı olmak diyorum buna; işin sorgusu, can alıcı yeri ve usturupluluğu  da buradadır… Bu çağ suçların çağıdır ve ne yazık ki herkes nefsiyle mağrurdur... Biz, sorunu nefsiyle cahil olmak, nefsinin cahili diye çevireceğiz günümüz düşünce şekillenişine… Madem ortak bir amaç içindi her şey, bunu belirttik; o halde bu ortaklığın en başta ortak bir hastalıkta buluşup geldiğini  de açıklamamız gerekecek…

Zihniyetler, bakışlar, görüşler, göremeyişler ve ideolojiler ve sair benlik damgaları; ipe sapa gelmez bir elbise gibi dikiş yerlerinden patlamış, üzerimize dar gelen bir halde bizce tasnif edilmeyi bekliyorlar; kucağını açmış kozmos bizi bekliyor, kaostan çıkacak olan kozmos… Hor görüleri, ön görüleri; var görüleri, yok görüleri ve kör görüleri bir kalemde silip önümüzü açacak olan yine bizleriz…

Belki de, akıl için sırat buradadır… Benliğin kıyameti, kendisine giyecek bir elbise uyduramamasıdır ki bu da onun için çıplak kalmaktır,  bir bakıma tacize açık kalmak, horlanmak, böylece üşümeye bırakılmaktır…

Dünyanın ve güneşin bat(t)ısında kalanlar, kavram olarak bir nefs anlayışından habersizdir; ben denileni de, ruhu da, aklı da nerdeyse bir ve çakışık görürler; onların nefs odakları kaymıştır… Ama meselenin doğusunda kalanlar, batısında kalanlardan da pek farklı bir manzara içinde değildir. İnsanlık, nefsine hâkim olmadan hiç bir şeye hâkim olamaz; ne 'eski'ye, ne 'yeni'ye...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kalem, O Kalemdir... - Sayı 114
Oluşmuş ve Oluşmamış Âzâl... - Sayı 114
Hakikatin Önsezisinden Ye... - Sayı 113
Liyakatin Kökleri ve Köke... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14590893
 Bugün : 1434
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630385
 Bugün : 31
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim