(Şiir de hayat gibi kesintisiz bir akıştır, başlangıcı ve sonu belli olmayan. Onun için başlık yok ve sonu üç nokta ile bitiyor.) * * * tetikten çek elini ey kalp şarabı gülden midir bahçevanın kokusu yoksa aşktan mı büyülü şarkıların sahibi: bülbül susma! anlat ne var, ne yoksa yar diyarından ... * * * ne gökkubbeden feragat ettim ne de mehtabı şarap bağında toplamaktan geceyi aydınlatmak için gökyüzünde yangın çıkardım yağmuru sabaha saklıyorum ... * * * “gökyüzünü ben yarattım ve yıldızları ben serpiştirdim geceye hiç başınızı kaldırıp baktınız mı? dilleri yarattım konuşabilmeniz için ama yalansız hiç dürüst bir gün geçirdiniz mi? yağmuru ben yarattım ve rüzgarları müjdeci olarak gönderdim yüzünüze memnuniyetsizlik ifadesini takıştırmadan hiç ıslandınız mı? denizler yarattım, birbirinizin bir parçası olduğunuz halde farklı olabilmenin ne kadar güzel olduğunu anladınız mı? Ve dağları yarattım içlerindeki esrarı saklamak üzere vakti gelinceye kadar hiç korkmadan tırmandınız mı? çiçekleri ektim toprağa koparmadan da güzel şeylere sahip olunabileceğini kavradınız mı hiç? ..." * * * aşk sancak tarafında olmalı hiç yelken açmadığım denizlerde bulutsuz bir gecede sessizliğin sesinde olmalı gürültülü kalabalıkların yanlızlığından kaçarken bulunmalı aşk tarihe gömülmüş olmalı ki herkes sadece okuyor şiirlerden ve herkes aynı telaşla yaşlanıyor aynı hengame yüreklerinde aşk senenin bir gününde olmalı aklın teğet geçtiği bir noktada ve ıskaladığım bir dart tahtasında hiç olmayan bir halka aç bir ülkenin çıplak ayaklı çocuklarında veya onların kendimi kötü hissettiren bakışlarında aşk gökyüzünde olmalı olmalı ki her gece başımı kaldırıp oraya bakıyorum ...
Bu yazıya yorum ekleyin
Eklenen Yorumlar Ekleyen : Nur Yorum : Tek kelime ile fevkalade.
Ekleyen : Ahmet Yorum : ...Düşündüren yazıları hep beğenmişimdir. Buda güzeldi...
Nüfuz plânlaması diye bir şey tutturmuş gidiyorlar. Ülkedeki kazalar, ihmaller ve terör sebebiyle ölenler hiç hesaba katılmıyor. İnsanımızda bu ibret almamak, hükümetlerimizde bu beceriksizlik olduğu sürece bırakın planlamayı, nüfusu teşvik etmeleri gerekmez mi? Yoksa bunca ölüme karşı bu tedbirsizlik, nüfuz planlamacılarının işi mi?