Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4404 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

SULH ?RG?LERY, K?LT?REL BA? VE ACABA HAKYKY "CO?RAFYA" RUHUMUZUN NERESYNDE?
Mehmet Hasret

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2004

Geçenlerde, bir radyo programında; -bilmem ismini bilir misiniz- İbrahim Paşalı'nın "gece yürüyüşü" adlı programında, "Bosna" üzerine bir hikâye dinledim. Ona da bu hikâyeyi; "Mostar Köprüsü'nün açılışı hasebiyle -bu köprünün inceliği hilal biçiminde inşa edilmiş olması-, toplumun ortak aklı ve vicdanı, sevk ve idare makamı meçhul bir yük olarak esinledi ve anlattırdı. Gece boyunca "Bir millete ne, hangi güç hilâl biçiminde köprü yaptırır?" diye sordu, yetmedi "21 yy.'da bir ülke düşünün ki Ankara'dan Mostar'a trenlerini yürütemiyor" dedi. Bir yerde bir ruh, bir yerde o ruha cüsse veremeyen bir fizik...


Neyse benim anlatacağım ("Türk Kimliği" konusundaki sayımız dolayısıyla) Bosna'da geçen bir hikâye
Amerikalı bir blues sanatçısının ağzından anlatılıyor her şey; konu edilen sanatçı bir süre Bosna'da bulunmuş, orada ikamet etmiş; "Bosna'da ilk günlerimdi, etrafıma bakıyor, etrafımdakileri çözmeye çalışıyordum... Dikkatimi, Pazar günleri insanların güzel giysilerini giyerek bir tarafa yönelmeleri çekti. İçimden bir düğün var herhalde, dedim. Çünkü her yerde düğünler için insanlar, güzel elbiseler giyerdi.


İkinci Pazar daha önce gördüklerim tekrar edince, bu sefer onları (güzel kıyafet giyen insanları) takip ettim, tren garına kadar gelmiştim, dayanamadım sordum, neler oluyor Allah aşkına; cevap verdiler, her haftasonu İstanbul'dan gelen bir tren var mı, İstanbul'dan bir kişi geldi mi diye bakıyoruz..."


İlk elde sanki absürd bir öyküymüş gibi geliyor; Kafkaesk bir anlatımmış; Gogol'ün kaleminden çıkma bir romanmış; Musil'in Borges'in yazdıklarına benzer bir metinmiş gibi... Ama olay gerçek Hikâyeyi duyduğumda, öyle yaralandım ki donup kaldım; etrafımdaki eşya da benimle donup kaldı, bütün renkler külleşti... Anlatamam; kalbimde öyle bir sorumluluk hissettim, içimde öyle burkulma oldu ki bütün bir dünyayı kendi serkeşliğimle öksüz bıraktığımı sandım...
İşte "Türk Kimliği" sorumluluk hissinin bir yerlerinde...


Ama ne var ki Ankara İstanbul arası trenlerini 130 km. hızla bile yürütemiyor bu millet...
Mostar Köprüsü üç kez yıkılmış, üç kez ama yine yapılmış, her seferinde oradaki halk İstanbul'dan mimar gelsin demiş... Bu sefer inşa edilmesi de epey zor olmuş, gün gelmiş yetkili mercilerin bürokratik engelleri yüzünden köprüye bir taş koyabilmişler sadece; gün olmuş izne tabi bir yakadan bir yakaya köprü kurma işi askıya alınır gibi olmuş... İftiralar atmışlar, yalanlar söylemişler... Köprü yapılmadan önce, bu işin sonu hayra bağlansın ve hayırlara vesile olsun diye kurban keserek başlamışlar işe, ancak ne hikmetse Avrupa medyası hemen hükmü basmış: "Yine kanla başladılar."
Şimdi boş bıraktığımız coğrafyanın halklarının gözü (bütün mazlum coğrafyaların bir başkenti "o"ymuş gibi) İstanbul'da... Paşalı'nın dediği gibi Kopenhag kriterlerindense, İstanbul kriterleri zamana kalacak kriterler olacak gibi... Ne var ki bizim trenler yüzyıl önce yapılmış alman raylarının üzerinde gidiyor.


Filistin'de, Gazze'de geçen bir olayı daha anlattı İbrahim Paşalı; meğer onun programı orada da dinleniyormuş... Bir Gazze Hastanesi'nde torunuyla radyo dinleyen bir anneanne varmış, Paşalı'nın programını dinliyorlarmış... Paşalı bir Filistin ezgisi çalıyormuş ve o ezginin üzerine de radyodaki programına devam edip doğaçlama konuşuyormuş... Ama Filistin'de bir tek İsrailliler propaganda amaçlı olarak Filistin ezgileri üzerine konuşurmuş, bu yüzden biricik anneanne, "kim bu kâfir" demiş; torunu daha sonra Paşalı'nın bir Türk olduğunu, İstanbul'dan konuştuğunu söyleyince "estağfurullah... estağfurullah..!" demiş.

 Türklük, belki adımız gibi bildiğimiz halde bilinçaltlarında örttüğümüz bir coğrafî gerçeklikle Mostar'dan Gazze'ye, Kafkaslar'dan Herat'a Mezapotamya'dan Kordoba'ya ve dahi Endülüs'e dek derinden titreşen bir tını..."Türklük" denen bu henüz modern cismini bulamamış kimlik, her ölçüye cevap veren gündelik ve zamanlar ötesi pradigmasını çatabilmiş midir, işin o tarafı biraz karanlık..? Ama "Türklük" genetik bağdan daha çok bir kültürel bağı izah etmekte... Türklük, ;"Türklük"ten fazla bir şey... Her halkın, her dinin beraber sulh örgütleri içinde kutsandığı, o örgüler etrafında birleştiği ve emniyete alındığı bir yöntemler+yordamlar kültürü; bunu da kâinatın İncisi'ne duyduğu hürmetten, O'na bağlılığından, O'nun ruhanî sünnetine uymaktan almış...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yaşayan Yemek... - Sayı 114
Yazmakla Görülen…... - Sayı 113
Hayatı Dram Yapan Cevher... - Sayı 112
Bozkırın Ensar ve Muhacir... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Analar baş tacımızdır
Hayatın merkezi anneler
Şaşırmadık
En sıcak sözcüktür anne!


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15430963
 Bugün : 4563
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 652365
 Bugün : 403
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 329
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim