"Vakit imleri" ve Kardelen Site Editörü Sayı:
56 - Nisan / Haziran 2007
Elliikinci sayının site editörü yazısı için bilgisayarın başına oturduğumda, ilk aklıma gelen -nedense- bir senenin elliiki hafta olduğuydu. Daha birkaç saat önce dinledim... Bir Allah dostu diyordu ki, Kur'ân-ı Kerîm'de üzerine en çok yemin edilen şey "vakit"... Hayatın "vakit" veya "zaman" boyutu ilerliyor. İstersek yılı 52 haftaya bölelim, istersek saniyeyi bine bölüp adına milisaniye diyelim. İnsanoğlu, ilerleyen zamanın bazı "anlarına" "imler" koymuş. Mesela yılbaşları... 2006'nın son milisaniyesi ile 2007'nin ilk milisaniyesinin arasındaki "anı" önemli kılan nedir ki? Neden bazı insanlar o "anda" deliler gibi sokaklarda eğlenirler?.. İşte, kendilerine göre bir "im" koyuyorlar zamana... Kardelen'in hayatı da ilerliyor... Bu yazıyı okuyan birileri varsa, sağlıklı nefes alıyor bile denilebilir. Kardelen'in hayatına "imler" koymak istersek, ilk "imi", Bilecik Anadolu Lisesi'nin bir duvarındaki lacivert beze iğnelerle işlenmiş (a 4) dosya kâğıtlarından oluşan duvar gazetesinin köşesine koyabiliriz. Daha sonra, duvardaki iğnelerden kurtulan kâğıtların biraraya gelip de ilk dergi sayısını oluşturmasına koyabiliriz ikinci "imi"... Renkli kapak... İlk aboneler. Hepsi birer "im" kabul edilebilir... Ve site... 2000 yılında açılan Kardelen'in sitesi de bir "imdir" benim gözümde... Kardelen'in nefesinin daha fazla kişiye ulaşmasına vesile olmuştur sitemiz. Ve son olarak geçtiğimiz sayı ile birlikte değişen site tasarımı da bir "im" bence. Sitenin değişimi bu kategoriye girer mi diyebilirsiniz. Bence girer. Çünkü kurumsal bir firma gibi profesyonel daha doğrusu usta bir el değmiştir siteye... Bundan sonraki "im" nedir, Allah-u Âlem... "İm" koyacak hayat... Nefes... Yine Allah-u Âlem... Evet, yeni tasarımın getireceğini umut ettiğimiz faydalarından birisi site ziyaretçi sayısının artması idi. Ve çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu beklenti gerçek oldu. İkiyüzlerde olan tekil ziyaretçi sayımız, daha yeni sitenin devreye alınmasının üzerinden bir ay geçmeden üçyüzlere dayandı. Şu günlerde 280 civarında olan rakamın, sizin bu yazıyı okuduğunuz sıralarda üçyüzleri geçeceğini tahmin ediyorum. Ziyaretçi sayısının artmasındaki önemli etkenlerden biri de "Kardelen Blog"... Her hafta bir veya iki yeni yazı yayınlanıyor Blog'da. İlerleyen günlerde farklı yazarlardan farklı yazılar yayımlanmaya devam edecek... Yorumlar da hızla gelmeye devam ediyor. Ama dikkatimi çeken bir nokta, bazı yazılar arasında sanki "okunma sayısı" ve "yorumlanma sayısı" üzerine bir yarış var gibi. Tabiî böyle bir rekabetin olması ziyaretçi sayısının artması bakımından faydalı olabilir ancak, yazıları okumadan sürekli sayfayı güncelleyerek veya aynı kişinin farklı isimlerle yorumlar bırakarak vicdanları rahatsız edici bir tutumla bu rakamları artırmaya çalışması "Kardelenciler'e" yakışmaz bana kalırsa. Ayrıca "Okunma sayısı" kavramına da açıklık getirmek isterim. Bir yazı her tıklanıldığında bu sayı artar. O sayı aslında bahsi geçen yazının kaç kez okunduğunu değil kaç kez görüntülendiğini gösterir. Görüntülenen bir yazının okunduğuna garanti veremeyiz. "Görüntülenme Sayısı" hoş durmaz diye "Okunma Sayısı"nı kullanmıştım ama bu şekilde bir değişikliğe de gidebiliriz. Eğer okurlarımızdan Blog'da yazılarının yayınlanmasını isteyen olursa webmaster@kardelendergisi.com adresine yazılarını gönderebilirler. Yazılar değerlendirildikten sonra Blog'da yayınlanabilir. Elbette her gönderilen yazı için yayınlanma garantisi veremiyoruz. Hepinize iyi okumalar...
|
Eklenen Yorumlar
Ekleyen : Sinan AYHAN 26.04.2007 Yorum : vakit, zaman, an, saniye, milisaniye ve nice ölçü, im... hepsi bir mesafe alındığını gösteriyor ve her şeyin bir menzili olduğuna delil teşkil ediyor... anlamlar dünyası... kardelen'e imler beğenmek ne güzel olmuş, bize imlerden im beğen, bizim tarihimiz; evet biz basamaklar çıkıyoruz, ufuklar aşıyoruz ve zamanı gidebildiğimiz ölçüde imleyip seslendiriyoruz... bundan sonraki im inşallah sesimize sesle cevap verenlerle bir rüya görüp onun imlerini dünyaya işlemek ve o rüyayı gerçek yapmak olacak... aklım ne kadar akıl, ruhum ne kadar ruh, ki beni bu dünyada eşyanın halifesi yapmaya yeter mi, hesabını yapacak yüksek bir kafa ve kalp soyuna dahil olanların doldurduğu bir fikir agorası... bir sonraki hedef ve im... hedef ve im... hedef im... budur...
|