Vatan Niyazi Karabulut Sayı:
56 - Nisan / Haziran 2007
İnsanlar özgür olmak isterler. Çünkü bireysel özde özgün olma isteği vardır. Günümüzde egemen sistemlerin ürettiği "kimlik bunalımı" ile saptırılıp "kimlik kargaşası" haline getirilen özgünlük fikri fıtrîdir. Çünkü her insan orijinaldir. Bunun yanında aidiyet duygusuna da sahiptir insanoğlu. Çocuk annesinin babasının yanında olmasından mutluluk duyar; ama elini tutmalarına rıza göstermez. Bu, onda var olan özgürlük ve aidiyet anlayışının tezahürüdür. Aidiyet duygusu olmayan insanların dünyada huzur içerisinde yaşamaları mümkün değildir. Aidiyet duygularından bir tanesi de vatan aidiyetidir. İnsanlar bir vatana ait olmak isterler. İçinde yaşadığımız çevrenin bize öğrettiği edinilmiş bir realitedir bu. Vatan kavramı sıla ve gurbet, yurt kelimeleriyle beraber kullanılır. Vatan, Türkçe'de "Yurt" kelimesiyle ifade edilir. Bir milletin üzerinde yaşadığı, barındığı toprak parçası olarak tanımlanabilir. En ücra köşesinde, toprağının her zerresine tıpkı bir mühür gibi yaşanmış acı tatlı bin bir hatıranın sindiği, ruhumuzun taşına toprağına karıldığı ve tamamıyla bizim olan coğrafyaya verdiğimiz addır Vatan... İnancımızı rahatça yaşayabildiğimiz ortamın adıdır. Kuşlar çalılıkları sever, bebekler ana kucağını. "Bülbülü altın kafese koymuşlar; Ah! Vatan demiş" İnsanlar doğduğu yere bağlıdır çünkü vücudunun damarlarında vatanın zerreleri dolaşmaktadır. Meşhur şair Namık Kemal: "İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kaimdir." der. Vatansız insanların da huzur ve saadet içerisinde yaşamaları mümkün değildir. Onun için dilimizde: "Allah kimseyi dünyada vatansız, ahirette imansız etmesin." denilmiştir. Rivayet edilir ki; Süleyman (as) bir saray yaptırmak için ormanı yakacakmış. Bütün hayvanların ormanı terk etmesi için tellâllar çıkartmış. Ormandaki hayvanlar yakılacak yeri terk etmişler. Fakat kirpi yangından sonra ölü olarak bulunmuş. Süleyman (as) kirpinin canlanması için Allah'a dua etmiş. Kirpi hayata dönünce kirpiye neden ormanı terk etmedin diye sormuşlar. Kirpi, vatandan ayrı kalmaktansa ölmeyi tercih ettim diye cevap vermiş. Şair ne güzel söylemiş: Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver: Bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmed'in yattığı yerdir. Bir toprak parçasının vatan olması âlelade bir olay değildir. Milletin ruhunun o toprak parçası üzerine işlenmesi gerek. Yapısına, yoluna, havasına insanların ruhunun sinmesi gerek. Her karış toprağının şehit kanıyla sulanması gerek. Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği şöyle ifade eder: Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı, Düşün altında binlerce kefensiz yatanı, Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Üstünde huzur ve güven içinde, hür yaşadığımız toprak; ayrım yapmaksızın cümlemizi bağrına basan, zengin yoksul demeden hepimizi doyuran ana topraktır Vatan... Yer yuvarlağında bayrakların dalgalandığı, bizi sıcak, sımsıcak sarıp sarmalayan, ana yurt'tur orası. Özgürce yaşadığımız oraya ait olduğumuzu hissettiğimiz yerdir. Bize ait olan değerlerin yaşandığı, yaşanmasına imkân verildiği yerdir. Bu toprakların vatan edinilmesi kolay olmamıştır. Bu topraklar binlerce şehidin kanıyla yoğrulmuştur. Bu topraklar vatanımız olduğu günden beri üzerinde kurulan camisi, köprüsü, okulu, medresesi, hanı, hamamı, kervansarayı, çeşmesi ile üzerine ruhumuzu nakşetmişiz. Nakış nakış taşına ruh işlemişiz. Bizim olduğuna dair ruhumuzu yansıtır bu yerler. Mehmet Akif Ersoy'u dinleyelim: Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu, Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu? Üç kıtada yer yer kanayan izleri şâhid, Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid. Biliriz ki havasını teneffüs ettiğimiz, ekmeğini yediğimiz, bu kuru, şerha şerha yarılan toprağı yeşerten, canlandıran, vatan yapan orada neşvü nema bulan kültürümüzdür. Bir toprak parçası olmaktan çıkıp da vatan hâlini alması, ona olan kara sevdamızın sonucudur. Bu memleket için bir mısra yazmanın bu sevdanın bir yansıması olduğunu biliyoruz. Vatan sevgisi fıtrîdir, insanın içinde yaratılıştan var olan bu duygu övünülecek bir şeydir. Onun için herkes vatanını sevmekle iftihar eder.
|