Edep Zeynep Çakmak Sayı:
56 - Nisan / Haziran 2007
İnsanın insan, kulun da kul olmasındaki en önemli unsur terbiye yani, edeptir. Bundan dolayı irfan meclislerinin, tekkelerin kapısında "edep yahu" lâfzı yazılıdır. "Bütün Arap dilcileri, edep kelimesinin (edb) kökünden geldiğini kaydederken müsteşrik Vollers ve C.A Nallino kelimenin aslının sünnetle eş anlamlı olan (de'b) olduğunu ileri sürmüşlerdir. Edep kulun zahirin ve batınını kontrol altına almasıdır. Buradaki zahirî kelimesinden murad azalarını haramdan korumaktır. Eğer kul halâ hayâ etmeden haram şeylere bakıyor, midesini haramdan korumuyor, eliyle haram şeyler işliyorsa bu kul bu noktada hata yapıyor demektir. Çünkü kul bu durumda edebini korumamıştır. Batınî kelimesinden kasıt ise kalbini ve nefsini kötülüklerden, vesveselerden korumasıdır. Bunun için kişinin başkalarına karşı hased duymaması ve kalbini kötü ve sapık şeylerden arındırması gerekir. Nefsini kabzetmesi için de ilkin şeytanın ve nefsinin tuzaklarını bilmeli ona göre davranmalı, sonra nefsanî arzulardan uzak durmalıdır. Şunu unutma ki din edep ile vardır. Yani edebi olmayan bir mü'minin tam bir Allah inancı ve imanı yoktur. Zaten Allah'u Teala'ya (cc) ve insanlara karşı edebi olmayan bir kuldan Allah'a tam bir samimiyetle bağlanması nasıl beklenilir ki? Din ehli taattan ziyade edebin üstünde daha çok durmuşlardır. Çünkü; şunu unutma ki ey âhireti yolcusu! Kul ibadetiyle cennete girerken, edebiyle Allah'u Teala'ya (cc) erer. Bundan dolayı din ehli hayatının her karesinde edeplerini korumaya çalışmışlardır. Tasavvuf ehlinin üzerinde durduğu konular ise, müridin mürşide, mürşidin müride ve müridlerin birbirlerine olan edepleridir. Mutasavvuflar aynı zamanda zahirî edeplerin üzerinde de durmuşlardır. Edep kavramı aslında hayatımızın her alanını kapsamaktadır. Ve ne yazık ki günümüzde bu kavram unutulmuş sadece sözlüklerde görülüyor. Belki de günümüzde başımıza gelen kötü hallerin sebebi bizlerin edebi unutup pervasızca yaşayışımızdır.
|