Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     757 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Doğumunun 815. yılında Nasreddin Hoca
M. Nihat Malkoç

  Sayı: 113 -

Türk mizahının tartışmasız en büyük ismi olarak kabul edilen Nasreddin Hoca, insanları gülmekten kırıp geçiren fıkralarıyla özdeşleşmiştir. Onunla kıyaslanabilecek başka bir mizah ustası ne Türkiye’de ne de dünyada vardır. Hoca güldürürken çok kere de düşündürür insanları. Bu açıdan bakınca ona nüktedanlığının yanında filozof da diyebiliriz.

815. doğum yıldönümünü idrak ettiğimiz Nasreddin Hoca’yı yıllar eskitememiştir. Onun mizah yönünü ön plâna çıkaranlar İslamî ilimlerdeki birikimini göz ardı ediyor. Oysa O dinî bilgisi ve birikimi temayüz etmiş bir kişidir. Onun içindir ki “hoca” sıfatına layık görülmüştür. İlk gençlik yıllarında Seyyid Mahmud Hayranî ve Seyyid Hacı İbrahim’den dersler almıştır. Daha sonra, aldığı bilgileri “hoca” sıfatıyla öğrencilerine aktardığı söylenir. Kadılık yaptığı da ileri sürülen görüşler arasındadır. Kendisiyle ilgili bilgiler son derece azdır.

Nasreddin Hoca’nın hayatı daha çok söylentilerden ibarettir. Bu rivayetler zaman zaman olağanüstülüklere bürünmektedir. Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlâna Celâleddin ile dostluk kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yasayan Timur’la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü söylenir. Bazı fıkralar ona mal edilmiştir. Timur’la ilgili pek çok uydurma fıkrası vardır. Uydurma diyorum; çünkü O, Timur’la aynı asırda yaşamamıştır. Timur’dan nefret eden, onun zulmünden bıkan halk Nasreddin Hoca aracılığıyla ondan intikam almıştır. Bu fıkralardan birini dikkatinize sunmak istiyorum: “Hoca ile Timur bir gün hamamda yıkanırken, Timur: -Hoca söyle bakalım, ben bir köle olup satılacak olsam değerim ne olur? Hoca Timur’u göz ucuyla süzdükten sonra cevap verir: -Kanaatimce elli akçedir senin değerin. Timur, bu cevap üzerine öfkelenir: -İnsaf et yahu! Sadece üzerimdeki peştamal elli akçe eder. Hoca istifini bozmadan cevap verir: -Tamam işte...!”

Türk mizahının gelmiş geçmiş en büyük ismi olarak kabul edilen Nasreddin Hoca halkın içinde yaşayan, halktan bir adamdı. Onun yüksek zümre insanlarıyla ilişkisi yok denecek kadar azdır. Sanırım halkımız da kendisinden olan, kendi duygu ve düşüncelerini savunan bu bilge insanı, ortak noktalarının çokluğu nedeniyle baş tacı etmiştir. Hoca kendini halkın üzerinde gören mağrur idarecilerden uzak durmuş, onları eleştirmiştir.

Nasreddin Hoca’nın fıkralarında eşeği ayrı bir yer tutar. Onun fıkralarının dekorunda eşek birinci sırada yer alır. Hoca’yı eşeğinden ayrı düşünemezsiniz. Eşek o zamanlar vazgeçilmez bir ulaşım ve taşıma vasıtasıydı. Tabir caizse Hoca’nın eşeği Hoca kadar şöhretlidir. Aslında Hoca’nın fıkralarında eşek yergi ve alay unsuru olarak da kullanılmaktadır. Bu hayvan; ezilmişliğin, horlanmışlığın simgesidir aynı zamanda. Eşek küçük yapılıdır, görüntüsü bile insanı güldürebilecek bir hayvandır. Eşeklerin inatçılığı, ayak diremesi meşhurdur.  Fakat at öyle değildir. At asaletin, yiğitliğin sembolüdür. Onun içindir ki Hoca’nın atla ilgili fıkrası yoktur. Onun eşeğini fıkralarının her yerinde görmek mümkündür.

Hoca’nın dinî altyapısı sağlamdır. İyi bir din eğitimi almıştır. Anadolu’da herkes dinî terbiyeye önem verir. Fakat bazı kişiler kulaktan dolma yalan yanlış bilgilerle ahkâm kesmeye kalkınca Hoca onlara haddini bildirir. Kaba softalara indirici darbeyi vurmakta tereddüt etmez. Dinî duyguları hiçbir zaman hafife ve alaya almaz. Müslümanlığı ön plânda tutar.

Nasreddin Hoca’nın fıkralarında hazırcevaplık ayrı bir yer tutar. Onun mantıksız gibi görünen bazı fıkralarının ve düşüncelerinin, dikkat edildiğinde hiç de öyle olmadıkları görülür. “Ya Tutarsa” fıkrasına gülenler; piyangolardan, toto ve lotolardan medet umanlara niçin gülmezler? Onların ikramiye hususundaki düşük ihtimallerini niçin makul görürler?

Hoca Nasreddin bizim gülen ve güldüren yüzümüzdür. Çağımızda ona ve onun gibi güldüren akıl hocalarına ne kadar da ihtiyacımız vardır. Fakat onu basit komedyen kılığına düşürmemeliyiz. Çünkü O bizim inançlarımızı, medeniyetimizi ve insanî diyalektiğimizi yansıtıyor. Hoca’yı bütün dünya tanıyor. Onu daha donanımlı olarak dünya mizah pazarına taşımalıyız. Onun şöhretinden yararlanarak ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmalıyız.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Filistin için ne yaptın?... - Sayı 122
Öz musikimizin piri: Must... - Sayı 122
Anadolu Türk masallarında... - Sayı 121
Malazgirtin aslanları... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Bir özel TV kanalı “yılın politikacısı”nı seçtirdi.
Seçilemeyenler üzülmesinler. Çünkü hepsi ayrı ayrı yılın politik acısı olduklarını ispatladılar.
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem
İranın neye ihtiyacı var?


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14503338
 Bugün : 3491
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 628884
 Bugün : 97
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 60
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim