Asıl Kahramanlık Âfet Öncesi Yapılacaklardır Site Editörü Sayı:
116 -
İnsanın hayat safhaları genelde bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık olarak belirtilir. Kişinin kemale ermesi için kırklı yaşlar işaret edilir. Efendimiz’e de ilk nüzul kırk yaşında (kamerî ay takvimine göre) gelmişti. Vakitlerden de ikindi vaktinin olgunluk vakti olduğunu söyler büyükler.
Kişinin olgunlaşmasını sağlayan, hem zaman içinde kazandığı tecrübeler hem de aklını kullanmadaki ilerleme ile olayları daha doğru değerlendirmesidir. Bu değerlendirmeler ile daha önce yaptığı hatalar insana komik, bazen de acı gelir.
Devletlerin ve toplumların da insan hayatına göre daha uzun sürebilecek hayat safhaları vardır, devlet ve toplumlar da hafıza sahibidir, onlar da olgunlaşırlar. Bu hafıza sayesinde olanlardan ders alıp olaylar tekrar ettiğinde doğru refleksi gösterirler. Bir musibet bin nasihatten yeğdir demişler, başa gelen musibetler bu reflekslerin oluşmasının acı kaynaklarıdır.
Örneğin havacılıkta birçok kural vardır, hattâ bazı kurallar için bu kadar da olmaz, buna ne gerek var, diyebilirsiniz. Ama şu söz sizi durdurur: “havacılıkta her kural kan ile yazılmıştır”. Havacılıkta her kaza çok detaylı incelenir, insan veya makine hatası mı belirlenir, bu hatayı önleyici katı kurallar, kontroller devreye sokulur ki tekrar etmesin.
Ülkemizin de tecrübe ettiği birçok olumsuzluk var, örneğin terör. Bugün terörle mücadelede bizim kadar tecrübeli ve iyi durumda olan kaç ülke daha vardır, bilemiyorum. Ancak bu tecrübeyi edinmek nice canlara, can yanında kıymeti olmasa da çok ciddi bütçelere mal oldu.
Deprem de ülkemizin bir gerçeği, tarih boyunca bu topraklarda hep depremler olmuş. Hayatını depremi tecrübe etmeden geçiren kişi sayısı çok azdır. İnsan her olandan bir anlam ve ders çıkartabilen bir varlık, depremler ve sonrasında yaşananlardan da hep ders çıkartılıyor ancak genelde büyük depremlerin oluşma periyodu insan hayatına göre daha uzun zamanlarda olduğu için bu âfetlerden ders almamız diğer kaza ve âfetlere göre daha zor oluyor.
Ülke olarak can kaybının olduğu her deprem sonrasında yerleşim yeri seçimi ve inşaat yapımı ile ilgili kanunlarda iyileştirmeler yapmışız veya yenilerini hazırlamışız. Kanun olarak günümüzde çok eksiğimiz olduğu söylenemez ancak burada iki sorun karşımıza çıkıyor, biri yazılı kanunlara uyumda yaşanan sorunlar, diğeri toplum olarak bu kanunlara alışma süremizin uzun olması.
Hatırlayın, yaya geçitlerinde önceliğin yayada olması kanunu yürürlüğe girdikten sonra birçok görüntüye şahit olduk, yaya geçidinde bir yaya geçmeyi bekliyor, onlarca araç durmadan geçiyor, hızları da az değil, bir tane araç yayaların geçmesi için duruyor, arkasından birkaç araç duran araca çarpıyor ve zincirleme kaza oluyor. Bu görüntüler yurdumdan medeniyet manzaraları diye yayınlanmıştı. Evet, yazılı kanun var ama hem uygulama ve denetlemede hem de toplumun bu kanuna alışmasında sorun var. Depreme dayanıklı inşaatlar konusunda da kanunlarımızın oldukça yeterli olduğu hattâ dünyada bu konuda en katı kanunlara sahip birkaç ülkeden biri olduğumuz söyleniyor. Önemli olan bu kanunlara uyulması ve bu uyumun denetlenmesi. Denetleme ve cezaî müeyyide olmadan kanunların tam olarak uygulanması mümkün değil. Yurt dışında kırmızı ışığı otuz metre öteden görünce duran ama memlekete gelince nasıl olsa af gelir, başkaları durmuyor ben neden durayım diyen vatandaşın davranışındaki farklılık yurt dışında cezanın çok yüksek olması ve af çıkmayacağından emin olunmasıdır.
Yaşadığımız deprem felâketlerinden tahminlerin ötesinde bir alan ve nüfus etkilendi, Allah vefat edenlere rahmet eylesin, kalanlara sabır versin. Allah bizleri böyle âfetlerden muhafaza etsin. Devlet büyüklerinin de söylediği gibi ilk gün alanın büyüklüğünden yardımların organizasyonunda sorunlar yaşandı, sonraki günlerde ise hem devlet hem millet olarak büyük bir dayanışma ile hareket edildi, edilmeye devam ediliyor. Bu elbette bir kahramanlık örneğidir. Ancak bu başarıyı gölgelemeden, şunu da unutmamamız gerek, asıl görülmeyen kahramanlık âfet öncesi yapılacaklardır. İki öğrenci düşünün, birisi sınavlar için düzenli çalışıyor, günlük programı dâhilinde ders de yapıyor, oyun da oynuyor, sınav gecesi normalden bir tık fazla çalışıp yatıyor. Diğer öğrenci sınava kadar defter kitap açmıyor ama sınav gecesi uyumadan sabaha kadar ders çalışıyor. İkinci öğrenciyi gören annesi, ah yavrum sabaha kadar çalıştı deyip onu kahraman olarak görebilir ama bu hareketi doğru olanın bu olduğunu göstermez. Doğru olan ilk öğrencinin yaptığıdır.
Deprem konusunda da asıl kahramanlık, kahramanlığa ihtiyaç duyulmayacak ortamın sağlanmasıdır. Bu konuda sadece devlete değil belki de devletten daha çok millete görev düşüyor.
|