Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     662 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ademe mahkûmiyetten ibaret değil
Ali Erdal

  Sayı: 120 -

Üstat Necip Fazıl’ın eserleri bugün, rahatça temin edilebiliyor, şiirleri yüksek mevkideki kişiler tarafından okunabiliyor, ödüller verilebiliyor, sadece eserleri değil, kendisi bile haberlere konu oluyor.Mühim yerlere ismi verilebiliyor. Bu sebeple İslâm dâvâsı için cemiyet meydanına atıldığı zaman, “ademe mahkûm edildiğini”, bugünlere kolay gelinmediğini yeni nesiller bilmez; bilemez. “Ademe mahkûm edilmenin” (baskı ve zulüm bundan ibaret değil) ne olduğunu bilmezler ki, “mahkûm edileni” bilsinler. Her soruya cevap veren internetteki arama motorları da bilmez. Bu da “ademe mahkûmiyetin” tam olarak kalkmadığının göstergesi.

Bazı olaylar vardır, zamanında tam anlaşılamaz, yıllar geçtikçe idrak edilir. İşte benim “ademe mahkûmiyetin” ne olduğunu anlamam; kimin, niçin mahkûm edildiğini idrak edebilmem de öyle oldu. Bu tespit cemiyet için de geçerli.

Ortaokulda okuma hevesim kütüphaneyi keşfetti. Öğretmen okulunun, mesai saatleri dışında bile açık zengin kütüphanesinde buldum kendimi. ‘Daha neler’ misali birkaç örnekle ifade edeyim. Önce Batının çocuk klâsikleri, ardından klâsik romanları… Kâğıt kırpma makinesi hızıyle elden geçti. Tom Savyer’in maceralarından Donkişot’a, Seksen Günde Devr-i Âlem’den Vadideki Zambak’a… Tanımadığım yazar, okumadığım kitap kalmamalı. Arzın Merkezine Seyahat’la meraklandım, Pol ve Virjini ile ağladım, Romeo ve Jülyet’le hüzünlendim, Pinokyo ile güldüm, Polyanna ile ümitlendim, şövalye romanları ile kahraman oldum, Donkişotla ‘benim idealim ne’ diye düşündüm… Romeo ile Jülyeti, Leylâ ile Mecnun’la karşılaştırdım.

Hıçkırık’tan, Çalıkuşu’na; Gulyabani’den Yaban’a, Vatan yahut Silistre’den İnce Memet’e.. “Batı tesirinden Türk edebiyatı” tasnifinde yer verilenler; okudum demeye değmeyecek çerezler. Bütün sol eserler de öyle… Tek parti döneminin Batıyı empoze eden tercümeleri… Birkaçını okumak, mütercimleri küçümsememe yetti. Tek parti döneminin yeni ve tek tip nesil yetiştirme gayreti Halkevi yayınları… Falih Rıfkı, Ömer Rıza Doğrul, Behçet Kemal ve benzerleri… Feridun Fazıl Tülbentçi’nin kalın kitaplarından Nihal Atsız’ın romanlarına…

Okulun geniş imkânları sayesinde günlük gazetelerdeki fıkraları okuyorum. Kapanmış “Adam” ve “Kadro” gibi dergileri bile... Varlık, Akbaba, Hayat, Ses vesaire... “Okunmak için alınan gazete” telkini, bana Cumhuriyet’i; bir edebiyat dergisi takip etmek lâzım kanaati “Varlık”ı aldırtıyor. Ara ara Akbaba başta mizah dergileri de alıyorum. Bir grup arkadaşla değişik gazeteler alıyor, şimdi adı köşe yazarı olan fıkra muharrirlerini ‒bazan beraber‒ okuyoruz. Yazarlar ve yazıları hakkında konuşuyor, aralarındaki kalem savaşlarında taraf oluyor, tartışıyoruz.

Bir gün benim tanımadığım kalem erbabı kalmamıştır diyebilmeliyim. Bir kâğıt parçası görsem; kâğıt, punto ve karakterden hangi gazete veya dergiye ait olduğunu biliyorum. Okuduğum veya dinlediğim ibaredeki üslûptan sahibini tanıyorum. Bir gün bir arkadaş soruyor: “Büyük Doğu’yu da biliyor musun?” Ne olduğunu soruyorum, “çok kötü bir şeymiş” diyor.

Resim hocamızın rehberliğinde ve sağladığı imkânlarla, özel odamda büyük ressamların eserlerinin kopyalarını yapıyorum. Değerli hocam, “kopya değil reprodüksiyon” diyor. En zevk aldığım zamanlar… Yemeğe geç kalıyorum, ders gibi yoklama yapılan “mütalâalara” katılmama ayrıcalığı kazanıyorum. Bir gün disiplini ile nam salmış beden eğitimi öğretmeni, sınıfı takımlara ayırdıktan sonra bana, daha önce istediğim izni hatırlatıyor “Ali sen kütüphaneye gitmeyecek miydin?” diyor. Resim ekolleri ile felsefe ve edebiyat ekollerinin paralelliğini ve bizdeki özentilerini fark ediyor, Batı hayranlarını küçümsüyorum. Dersler mi? Sıradan bürokratik işlemler… Derse girilir, imtihan olunur, notlar okunur vs… Ben bütün dünyanın fikir adamlarını, yazar çizerlerini tanımakla meşgulüm… Karikatür, zevkle takip ettiklerimin başında… Şimdi bile o günden bugüne hangi karikatürü görsem kime ait olduğunu bilirim. Batı klasik müzik dâhilerini, “sınıfta kalma” korkusuyla tanıdık, dinledik.

Dünya fikir atlası içinde benim bilgim dışında kimse yok emniyeti içinde okul bitti. Askerde birden bire âdetâ duvara tosladım. Elime, o güne kadar görmediğim bir dergi geçti: Yeni İstiklâl. Bir başyazı... Yazarın adı yok, mahlâsı Adıdeğmez… İlk cümlede kim olduğunu anlarım. Hayret!.. Bugüne kadar rastlamadığım bir üslûp… Anlaşılan Adıdeğmez uzaydan dün gelmiş ve bu yazıyı kaleme almış...

Adıdeğmez’in kim olduğunu ve onun “Beni ademe mahkûm ettiler” tespitini duyduktan sonra anladım ki, bu hinlik; Türk’ü köklerinden koparma operasyonunun bir parçası... Millet, mütefekkirini tanımasın ki sistemin küvezinde kalsın. Ama hakikate, gün ışığına çıkmak gibi bir fazilet de verilmiştir. Şükürler olsun, “Surda bir gedik açtık, mukaddes mi, mukaddes”!.. Bugün gelinen nokta gösteriyor ve ispat ediyor ki, “doğru fikirden üstün güç yoktur ve hakikat, eninde sonunda galip gelir.”


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İranın neye ihtiyacı var?... - Sayı 122
Kırk... - Sayı 121
Kırk gün bir ölüyü bekley... - Sayı 121
Sıradan bir filme bu alâk... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14443616
 Bugün : 2477
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627443
 Bugün : 164
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim