Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3152 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

De?erlerimizden birisi
Atilla Torun

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2005

Milletleri ayakta tutan birçok kültürel değerleri vardır. Devletler sahnesinde söz sahibi olmayı ve yerinin ebedi olmasını hedefleyen milletler bu değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkmak, yaşatmak ve gelecek nesillerine aktarmak mecburiyetindedirler. Değilse; tarihin tekerrür edemeyecek sayfalarına gömülüp, kalmak akıbeti ile karşılaşırlar.
Millî bir dinamiğimiz olan aile mefhumu da bunlardan bir tanesidir. Aynı anne ve babanın oluşturduğu fertlerden kurulan aile, Hz. Adem (as) la birlikte başlamıştır. Şube adedi çoğaldıkça ayrılıklarda artmış, akrabalıklar arası mesafe uzamış, tanış olmak kendini yabancılaşmaya bırakmıştır. Hattâ çok yakın akrabalıklar arasındaki ilişkiler bile, bazı basit sebeplerle uzak olmuş.
Bir toplumun hatta milletin aynası olan aileler bozulma ve yozlaşma sürecine girdikleri zaman; kökten itibaren dallara doğru bir çürüme veya kuruma başlamış demektir. Acil müdahale ve çözümler gecikmeden hemen devreye girmelidir.
Milletler arenasında rakip olan devletler birbirlerini saf dışı bırakmak istediklerinde; devleti oluşturan temel öğe ailenin toprağında verimi düşürerek meyvelerini azaltıp, gitgide meyve veremez hale getirerek, işe yaramama aşamasına sokarlar.
Tarihimize dönüp baktığımız zaman; cihana hükmeden bu milletin; aile yapısının kültürel bağları, zincirin halkaları gibi sapasağlam kaldığı müddetçe hüküm ferma olmuş, düşmanları kendisinden sürekli çekinmişlerdir. O’nu yok etmeyi planlayanlar, yok edemeyeceklerini anlayınca zayıflatmak, güçsüzleştirmek istemişler, bunun içinde aile bağlarının dejenerasyonu için ellerinden gelen gayretleri göstermişlerdir. Saraya gelin sokmuşlar, ataerkil aile tipini küçülterek, çekirdek aileler oluşturmuşlar, az ve tek çocuklu aile tavsiyesinde bulunmuşlardır. Yine evliliğin cazibesini azaltmanın yolları aranmış, yalnız yaşamak, özgür yaşamak! adıyla özendirilmiş, kedili, köpekli vs. hayvanlarla hayatı paylaşmak modalaştırılmış, nikahsız yaşamanın adına flört kamuflajı sarılmış, tesir ettikleri etkili ve yetkili çevrelerce, ailenin köküne kibrit suyu dökecek kılıflar bile geçirtilmiştir. Bütün bunlara besleme medyamızda son sürat destekleyici yayınları ile katılmış; hainlerin yanında saf, bilgisiz ve bilinçsiz kesimler de akıntıya kapılmışlardır.
Bugün bu düşmanca niyetler: çeşitli düşünce biçimlerince de, sözde aydın geçinenlerce de destek bulmakta, aile gemisi kayalara bindirmeye doğru yelken açtırılmakta, kürek çekilmektedir.
Boşanma istatistikleri, evlenme yaşının büyümesi, az çocuklu aile sayılarının artması, kadının iş hayatının her kademesinde (fıtratı ile zıt olsa bile) daha aktif rol alması, AB dayatmaları, doğum oranı ve nüfus artış hızının düşmesi bize gösteriyor ki aile yapımızda bozulmalar devam ediyor, ufukta bir alabora var.
Yasalarla ve medya desteği ile bu vahim gidişatın önüne geçmenin zamanı çoktan gelmiş ve geçmek üzeredir. Eğer bir çözüm üretemezsek veya gecikmeye uğrarsak, kaybolup gitmek, tarihten silinmek, millet olma özelliğimizi bütünüyle yitirmek hiçten bile değildir.
Ekonomik sıkıntılarla, asılsız suçlamalarla, terörle, anarşi ile, çevremizde cereyan eden savaşlarla mesnetsiz gündem ve senaryolarla bunaltılan devlet ve milletimiz, şöyle bir silkinip kendine gelme, aklını başına alma iktidarını kendinde bulamamaktadır. Tarih boyunca her türlü tuzak ve komplonun üstesinden gelen bu necip millet, inanıyoruz ki, bu tip sinsice, düşmanca hareketlere müsaade etmeyip, yeter artık dur diyecek; asıl mecrasında yol almaya devam edecektir. Bazı zavallı ve güdük ruhluların da sevinçleri kursaklarına gömülecektir. Çünkü tarih boyunca bu tür oyunlar tezgahlayanların kendilerine örme yapmış, kendilerine dönmüştür. Yeter ki biz millî ve manevî değerlerimizden eziklik hissetmeyelim, millet olma ruhumuzdan asla taviz vermeyelim.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : sahra    30.05.2008
Yorum : Yeter ki biz millî ve manevî değerlerimizden eziklik hissetmeyelim, millet olma ruhumuzdan asla taviz vermeyelim. çok güzel düşünmüş ve kaleme almışsınız Atilla bey geçmişi olmayan bir ülkenin yarınıda olmaz geçmiş değerlerimize sahip çıkalım.Bu açık yürekliliğinizde ötürü sizi tebrik ederim...




Ekleyen : ihtibar avci    
Yorum : AMA neyazikki su an ben bir jonturk olarak goruyorumki bizim milletimizi batidan seyir ettigimde bizlik denen birlik inanmak umut dolu olmak ve misafir perverlik tek tuk olarak arayip belki bulabilirsin.hep batiya imrenenlerden tek umut bati tek inanclari bati olmus ve bati hayat ornegi olmus.ben bir omur batida gecirdim.ve her sabah ezansiz uyandim,mahrum kaldim nedenmi,allahin emriymis.ama ben bu yazdiginiz yazi varya iste ben hep onlari icimde hisederek yani kimse bana bildirmeden anlatmadan allahimla yasadim,hep onlaydim,baska biseylere imrenmedim tek imrendigim kendi yurdum oldu.ve allahin izniyle yakinda yurduma geliyorum.yazdiginizi insallah benim anladigim kadar butun milletimize nasib eylesin allahim.birlik kuvettir,birlik kudrettir.onsuz yasayan yasayan bir oludur.buyuk saygilarimla sizi taktir ediyorum.





 
De?erlerimizden birisi... - Sayı 44
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592467
 Bugün : 3008
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631001
 Bugün : 647
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim