Modern Azerbaycan edebiyatında genç şairlerin şiirlerinde felsefi-psikolojik motifler Servane DAĞTUMAS Sayı:
124 -
 Modern Azerbaycan edebiyatında genç şairlerin şiirlerinde felsefi-psikolojik motifler
(Taleh Mansur ve Saddam Laçin’in şiirlerinden uyarlanmıştır)
E “Tamamlanmamış vasiyet” şiirinde yaşam-ölüm geçişleri
Azerbaycan türkcesinde
Bacarmadım gündüzləri yaşamağı
Təkbaşına öz gecəmi yaşayıram
Addım səsi,
Adam səsi,
Eşitməyən söz küçəmi yaşayıram
Nə oğlumu, nə qızımı,
Arzuların bir küncündə
Ürəyimi böyüdürəm.
Bu dünyaya göz açandan,
Kəfən doğan bələyimi böyüdürəm
Qorxutmasın qoy bir kəsi
Qurşaq tutub halay çəkən buludların şaqqıltısı
O ildirim səsi deyil,
O Tanrıdı, ürəyimi alqışlayır
Zaman-zaman edəcəyim,
Neçə böyük günahımı bağışlayır
Tanrı görür...
Gözlərindən soruşuram yerin-göyün:
-Görürsən mi məni indi?
Görürsən mi bu dünyanın istisindən soyuğuna,
Soyuğundan istisinə
var-gəl edən külək kimi narahatam?!
Duyursanmı, zirvələrə toxunduqca ağrılarım daşa dönür?
Gəldiyim yol, getdiyim yol
Göz üstündə bir cüt qara qaşa dönür?
Taleyinə gülümsəyən bir kimsəsiz kədər kimi,
Əridikcə zərrələrim gilə-gilə yaşa dönür.
süzülürəm bu dünyanın ömür adlı yanağından
gedirəm...
Məndən ötru ağlamayın ay adamlar,
Xəbəriniz yoxdu sizin,
hamınızın göz yaşınız məndədi
Ürək deyib köksünüzə əl atmayın, ay adamlar
Mən gedəndə biləcəksiz ürəyiniz hardadı?
Mən gedəndə biləcəksiz ürəyiniz cənazəmdən öndədi...
Türkiye türkcesinde
Gündüz yaşayamadım
Tekbaşıma kendi gecemi yaşıyorum
ayak sesi,
insan sesi,
Duyulmamış sözümün sokağını yaşıyorum
Ne oğlumu, ne kızımı
Hayallerin bir köşesinde
Kalbimi büyütüyorum.
Bu dünyaya göz açtığım andan,
Kefenli çoçuğumu büyütüyorum
Kimseyi korkutmasın
Çevreleyen bulutların takırtısı
Bu gök gürültüsü sesi değil
O Tanrıdır, kalbimi alkışlar
zaman zaman yapacağım
Nice büyük günahımı bağışlar
Allah görür...
Gözlerine soruyorum, gökyüzünün,yeryüzünün
- Şimdi beni görüyor musun?
Bu dünyanın sıcağından soğuğuna kadar görüyor musun?
Soğuktan sıcağa
Gelip giden rüzgâr gibi endişeliyim?!
Zirvelere dokunduğumda acımın taşa
dönüştüğünü hissediyor musun?
Geldiğim yol, gittiğim yol
Gözün üzerine dönen bir çift siyah kaş mı?
Kadere gülümseyen ıssız bir keder gibi,
Eridikçe parçacıklarım damla-damla suya dönüşüyor.
Süzülüyorum hayat denen bu dünyanın yanağından gidiyorum...
Benim için ağlamayın arkadaşlar
Haberiniz yok,
Bütün gözyaşlarınız bende
sakın moralinizi bozmayın arkadaşlar
Ben gittiğimde bileceksiniz kalbinizin neredeydi?
Ben gittiğimde, bileceksiniz, kalbiniz cenazemden önce gidiyor...
Ş
iir derin bir varoluşsal içeriğe sahiptir, insanı gerçek hayatla, manevî dünyası, içsel isyanıyla yüzleştirir. Şiirin kahramanını aynı anda zayıf, güçlü, ümitli, kederli biri gibi tanımlıyoruz. İnsan, mücadelelere ve yalnızlığa mahkûmdur. Şiirde geçen “kefenden doğan çoçuk”, (yaşam-ölüm çatışması, yaşamda ölüm, ölümda yaşamın varoluşsallığı) “gelip giden rüzgâr” (hayatın rahatsız ve değişik olması), “taşa dönüşen acılar” (insanın acılara alışık olması) mısraları semboldür, ölümün nefesini, tadını ve insanın manevî yolunu ifade etmektedir.
Lirik kahramanımız toplumdan kaçıyor, kendini kendi yalqızlığında bulmaya çalışıyor. O, kendi dünyası ile barışık, bu yalnızlığının ağırlığının farkında. Şiirde geçen gece sembolü insanın başbaşa kaldığı, düşüncelere daldığı mekandır:
Tekbaşıma kendi gecemi yaşıyorum
ayak sesi,
insan sesi,
Duyulmamış sözümün sokağını yaşıyorum
“Tamamlanmamış vasiyet” şiirinin başlığı içeriğinde derin bir anlam gizlemektedir. Bu başlık, şiirin ruhuna, kaygılarına ve şairin hissettiği eksikliğe işaret eder. Bir insanın bu dünyada bıraktığı son sözleri- vasiyeti tamamlanmamışdır. Lirik kahramanın hayatı henüz devam ediyor:
Ne oğlumu, ne kızımı,
Hayallerin bir köşesinde
Kalbimi büyütüyorum.
Kahramanımız ilâhi adalete inanıyor. O, nerede olursa olsun, Allah ile arasında kopmaz bir bağ vardır. O, affedici ve takdir edendir:
O Tanrıdır, kalbimi alkışlar
zaman zaman yapacağım
Nice büyük günahımı bağışlar
Kahraman kendi yaşamının sona yaklaşdığını fark ediyor. O, giderken bile kendi varlığının unutulmasını istemiyor, hatıralarda yaşamak istiyor:
Eridikçe parçacıklarım damla-damla suya dönüşüyor.
Süzülüyorum hayat denen bu dünyanın yanağından gidiyorum...
Şiirde insanın kendi acılarıyla beraber, aynı zamanda başkalarının da acılarını, kederlerini paylaşdığını, başkalarının duygularını kendi ruhunda birleşdirdiyini gözlemliyoruz. Onun göz yaşları duygu ve ıztırabları simgeliyor. O, bununla başkalarının acılarını anlıyor, paylaşıyor ve taşıyor:
Haberiniz yok,
Bütün gözyaşlarınız bende
İnsan hayatının geçici olması ve buna rağmen geçiciliğin kalıcı olması, insanın ölürken de yaşıyor olması, fiziki ve manevî varlığın başkaları üzerindeki etkisi şiire felsefi-manevî bir renk katmaktadır. Kahraman hayatla ölümü aynı anda düşünüyor, fakat ölüm onu korkutmuyor. Onun ölümü mutlaka insanları etkileyecek:
sakın moralinizi bozmayın arkadaşlar
Ben gittiğimde, bileceksiniz kalbinizin neredeydi?
Ben gittiğimde, bileceksiniz, kalbiniz cenazemden önce gidiyor..
İnsan, kendi hayatının anlamını, değerini bilmeli ve yaşadıklarını kendi manevî katmanı üzerinden geçirmelidir. “Tamamlanmamış vasiyet” şiirinde bu açıdan kaygı ve eksiklik duygusu hakimdir, insanın ruhundakı bir boşluk, bir tamamlanmamışlık duygusu. Bu hayatın mücadeleleri sonsuzdur, asla tamamlanmayacak. Bu anlamda şiirin başlığı semboliktir.
|