Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3865 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

YENİ SAVAŞ STRATEJİSİ TERÖR
Mustafa Kınıkoğlu

  Sayı: 40 -

İnsanoğlu terör belasının kanlı yüzüyle geride bıraktığımız yüzyıl içinde karşılaştı Dünyanın çeşitli ülkelerinde, çeşitli amaçlarla kurulmuş örgütler, o ülke vatandaşlarına yönelik saldırılar yapıyor ve birçok kişinin yaşamının son bulmasına sebep oluyordu. Gayeleri ise varolan sistemi yıkmak ve kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir rejim kurmaktı.

I. ve II. Dünya savaşları ile sıcak savaş sonrasında yeni dengeler oluşturmak için soğuk savaş derken son yıllarda karşımıza yeni bir "savaşma tekniği" çıkmıştı. Aslında terör için savaş tekniği demek çok büyük hata olur. Çünkü karşılıklı yapılan bir mücadele yoktur ortada, her hangi bir günün her hangi bir anında, bir pastanede, metroda veya bir alışveriş merkezinde yakalayabilir sizi terör. Ya da üzerini bombalarla doldurmuş bir intihar eylemcisi son nefesinizi vermenizi sağlayabilir, hiç beklemediğiniz bir anda.

Zaten terör örgütlerinin gayesi, yasal yollarla baş edemedikleri düşmanları ile bu şekilde mücadele ederek onların zayıflamasını sağlamak, siyasal iktidarı sarsmak ve bir otorite boşluğu meydana getirmektir. Böylece düşman ile arasında bulunan dengesizliğin ortadan kalkacağını düşünürler.

Bu şekilde amaçları olan terör örgütleri dünyanın bir çok ülkesinde faaliyet göstermektedirler. İngiltere'de IRA ( İrlanda Cumhuriyet Ordusu), İtalya'da Kızıl Tugaylar Örgütü, İspanya'da ETA (Ayrılıkçı Bask Örgütü) ve ülkemizde eylemler gerçekleştirilen PKK bu örgütlere örnek olarak gösterilebilirler. Görüldüğü gibi bu örgütler eylem hedefi olarak tek bir ülkeyi seçmişlerdir. Yani henüz terör yereldir.

Özellikle Avrupa'daki terör örgütleri etnik ayrımcılığa dayalı olarak kurulmuştur. Yukarda verdiğimiz tüm örnekler bu kapsamdadır. 1970'li yıllarda Marksist-Leninist ideoloji üzerine kurulan örgütler olsa da bunların etkisi hızla kaybolmuştur.

Dünya tarihindeki en büyük terör saldırısı 11 Eylül 2001 tarihinde New York'taki İkiz Kuleler'e 2 yolcu uçağı kullanılarak yapılan saldırıdır. Bu saldırı ile 3000'den fazla kişi hayatlarını kaybetmişlerdir. 11 Eylül saldırısı terör için bir milat sayılabilir. Aslında terörün yerellikten çıkıp uluslar arası bir hal alması11 Eylül'den öncedir. 7 Ağustos 1998'de ABD'nin Nairobi, Kenya ve Tanzanya'daki büyükelçiliklerine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 224 kişi ölmüş, binlerce kişi yaralanmıştı. 12 Ekim 2000'de ise Yemen'in Aden limanında bir ABD destroyerinde meydana gelen patlamada 17 Amerikan askeri ölmüştür.

İkiz kulelerin yerle bir olması ile sonuçlanan saldırı sonrasında çok önemli gelişmeler yaşandı Amerika, ilk olarak Afganistan'a operasyon düzenledi ancak tüm aramalara rağmen saldırılardan sorumlu tutulan terör örgütü lideri Usame Bin Laden yakalanamadı. Amerika'nın sonraki durağı ise ırak oldu ve diktatör Saddam eski şaşalı günlerine nazire yapılırcasına bir kuyuda canlı ele geçirildi.

Irak işgalinin öncesinde ve işgal sırasında yaşanan olaylar bir kez daha göstermiştir ki dünyamız iki kutuplu bir yapıya doğru gitmektedir. Kutuplar, bir tarafa ABD ve ona destek olanlar, diğer tarafta da bu işgale karşı çıkanlardan oluşmaktadırlar. ABD'nin destekçileri arasında fiili olarak en büyük ortak İngiltere, Polonya, İspanya, İtalya, tezkere krizi yaşanması ve asker gönderilmemesine rağmen ülkemiz ve elbetti fikri olarak en büyük ortak İsrail sayılabilir. Karşı tarafta ise Avrupa Birliği'nin ağır topları Fransa, Almanya ve birlik dışından Rusya bulunmaktadır. İran'ı da bu ülkeler arasına katmak mümkündür.

Artık uluslar arası bir hal alan terör de aynı kutuplaşmaya doğru gitmektedir. Bu iki kutbun birbirine karşı mücadelesi öyle bir noktaya gelmiştir ki, artık hem sıcak savaş hem de soğuk savaş etkisini yitirmiştir. Artık ülkeler, düşmanları ile olan mücadelelerinde, terörü de kullanmaya başlamışlardır. Son birkaç yılın eylemlerine bakarak bu tezimi kuvvetlendirmeye çalışacağım.

Afganistan'da gerçekleştirilen operasyonlar ile Taliban rejiminin devrilmesi sonrasında el Kaide'nin üstlendiği ilk eylem 11 Nisan 2003'de Tunus'un Cebre Adası'ndaki eski bir sinagog yakınında düzenlenmişti.

13 Mayıs 2003'de Çeçenistan'da iki intihar eylemcisinin düzenlediği bombalı terör saldırısında 40'dan fazla ölü, 270 yaralı vardı.

14 Mayıs 2003'de ABD Dışişleri Bakanı Powell'in Riyad ziyareti öncesinde Suudî Arabistan'da gerçekleşen terör saldırılarında 90 kişi yaşamını yitirdi.

16 Mayıs 2003'de Kazablanka'nın (Fas) eski bir şehrinin ortasındaki Yahudi mezarlığı ile İsraillilerin çok sık gittiği lüks bir otelin hedef alındığı eylemler gerçekleşti.

7 Temmuz 2003'de Moskova'da iki kadın kemerlerindeki bombayı patlatarak intihar saldırısında bulundular. En az 16 kişi öldü, yaklaşık 40 kişi de yaralandı.

6 Ağustos 2003 tarihinde Endonezya'nın başkenti Cakarta'da yabancıların kaldığı lüks otele düzenlenen saldırıda 13 kişi öldü.

20 Ağustos 2003'de Rus istihbaratı Moskova'ya gönderilen kadın teröristler listesini ele geçirdi.

12 Kasım 2003 tarihinde Irak'ın Nasıriye bölgesinde bulunan İtalya üssüne yönelik saldırı sonucu 20 kişi hayatını kaybetti.

15 Kasım 2003'de İstanbul Şişhane'deki Neve Şalom Sinagogu ile Şişli'deki Beth İsrail Sinagogu'na intihar saldırıları düzenlendi. Sinagoglardaki ayin sırasında bomba yüklü iki ayrı kamyonetin intihar eylemcilerince havaya uçurulmasıyla gerçekleştirilen saldırılarda 25 kişi öldü, 262 kişi yaralandı.

20 Kasım 2003'te İstanbul'da yine kamyonetli ikiz intihar saldırıları düzenlendi, Levent'teki HSBC Bankası Genel Müdürlüğü ve Beyoğlu'ndaki İngiltere Başkonsolosluğu'na yapılan saldırılarda Başkonsolos Roger Short'un da aralarında bulunduğu 33 kişi öldü, 450 kişi yaralandı.

9 Aralık 2003 Moskova'nın merkezinde meydana gelen patlamada 6 kişi öldü.

1 Şubat 2004 tarihinde yani Kurban Bayramının 1.günü Erbil'de Kürt partilerin merkezine düzenlenen intihar saldırısında 60'ın üzerinde kişi hayatını kaybetti.

6 Şubat 2004 Moskova metrosunda meydana gelen ve intihar saldırısının üzerinde durulduğu patlamada, ölü sayısı 40'a yükseldi.

10/11 Şubat 2004 Tarihlerinde Irak'ta düzenlenen intihar saldırılarında 100'e yakın kişi hayatlarını kaybetti.

Korkarım ki, bu liste daha uzayacaktır. Eylemler konusunda dikkat çekici olan, saldırılarda hedef seçilen yerlerdir.

Eylemleri listelerken dikkat edebilmeniz için font ayrımı yaparak tarihsel bir sıralama oluşturdum. Bu sıralamaya göre patlamalar hep iki merkez arasında gidip geliyor. İlk merkez olarak Amerika'ya destek veren ülkeleri görüyoruz. Görünen amaç, Amerika ve İsrail ortaklığına zarar vermek... Çoğu eylemlerde, Amerika'ya destek veren ülkelerdeki Yahudi merkezlerine saldırıda bulunarak bu amaçlanıyor. Ancak hedef seçilen ülkeler Amerika veya İsrail değil, Türkiye, Suudi Arabistan, Tunus, Fas ve Irak.

Irak'taki patlamaların ise haddi hesabı yok, ki bence bunun sebebi Amerika'nın ve onu destekleyenlerin Irak'tan başarısız bir şekilde çıkmasını sağlamaktır. Amerika'nın hedef seçilmeme veya seçilememesinin sebebinin ise özellikle 11 Eylül sonrasında uygulanan aşırı güvenlik önlemlerine bağlıyorum. İsrail, Filistin sorunu yüzünden zaten terörün içinde ve Amerika'nın Irak'ta başarısız olmasını isteyenlerin başında da Filistin geliyor. Saddam yakalandığında Irak dışındaki tek protesto gösterisi Filistin'de gerçekleşmişti.

Diğer eylem merkezi olarak karşımıza sürekli Rusya çıkıyor. Aslında Irak işgaline Rusya ile birlikte Almanya ve Fransa da tepki göstermişti ancak terör eylemleri sürekli Rusya'da ve özellikle Moskova'da gerçekleşiyor. Rusya hükümeti neredeyse tüm eylemlerden Çeçenleri sorumlu tutsa da, bunu yerel teröre bağlamayı doğru bulmuyorum.

Kafamda bu düşüncelerin oluştuğu sıralarda Erbil'deki intihar saldırısının haberleri geldi. Düşüncelerime paralel olarak, bu eyleme Rusya'da bir terör saldırısı ile karşılık verilebileceğini düşündüm. Çok geçmeden tüm ajanslar Moskova metrosuna yapılan saldırının haberlerini geçtiler. Bu kez de aralarında ülkemiz ile beraber, Suudî Arabistan, Irak gibi ülkelerde yeni bir eylem olabileceğini, ancak güvenlik önlemlerinden dolayı ülkemizde bir eylemin gerçekleşme olasılığının az olduğunu düşündüm ve arkasından Kurban Bayramında Erbil'deki intihar saldırısı meydana geldi.

Dünyayı yönetmek için birbirleri ile önce sıcak savaş, sonra da soğuk savaş yapan ülkeler daha doğrusu "ülke birlikleri" artık terörü de bir savaş aracı haline getirmişlerdir. Bir taraf, diğer tarafa karşı eylem yapacak örgütü destekleyip bundan çıkar sağlamaya çalışmaktadır.

Örneğin ABD, Irak işgali sırasında, sıranın kendilerine de gelebileceğini ima ederek İran ve Suriye'yi tehdit ederken, Fransa ve Almanya'nın, ABD'nin terörist olduklarını öne sürüp bir tür ambargo altına aldığı, Irak, İran ve Suriye'ye, kimyasal, biyolojik, nükleer silâh ve mühimmat üretimi açısından anlamlı ölçülerde malzeme ve teknoloji transfer etkileri bilinmektedir. Aynı şekilde Rusya, İran'a zenginleştirilmiş uranyum için AVLİS sistemlerini daha 6 ay önce satmıştır. Bu örnekler kutuplaşmayı açıkça göstermiyor mu?

Ülkeler neden yasal yolları ya da cephe savaşını değil de, terörü kullanmak isteyebilir? Dünyada BM gibi NATO gibi örgütlenmeler varken, bu örgütler kullanılarak yasal baskı ile çözüme gidilmesi mantıklı değil mi? Ancak Amerika'yı ne BM kararının ne de başka bir şeyin durduramadığını hepimiz gördük. Sonuçta Fransa, Almanya ve Rusya ne kadar sert demeçler verdilerse de olmadı ve Amerika Irak'ı işgal etti.

Sonuç olarak patlamalar sürüyor, masum insanlar ölmeye devam ediyor. Terörü destekleyerek bir yere varılmayacağını anlayana kadar da bu bela insanlığın yakasını bırakmayacaktır.

Ne yazık ki terör, yeni bir savaş yekli olarak kabul görmüştür. Artık düşmanı ile cephede mücadele edemeyeceğini anlayanlar, tek çareyi terörü desteklemekte bulmaktadırlar. Bu destek bizzat terör eylemleri yaparak değil, terör gruplarına para, mühimmat, istihbarat ve lojistik destek verme şeklinde olmaktadır. İşin ilginç tarafı ise mücadele edilen tarafın da teröre terörle cevap vermesidir.

!!YENİ GELİŞMELER!!

11 Mart'ta İspanya'da çok büyük patlamalar meydana geldi. İspanya, yazımda da belirttiğim gibi Amerika-İsrail cephesi tarafında yer alan bir Avrupa Birliği ülkesi. Moskova'daki metro saldırılarından sonra açıkçası böyle bir karşı-saldırı bekliyordum. Erbil'deki, saldırıları bu kategoriye alıp almamak konusunda tereddütlerim vardı, ancak-her ne kadar ayrılıkçı terör olarak gösterilse de İspanya'daki saldırılar sonucunda bu tereddütüm ortadan kalktı.
Gözünüz Fransa, Almanya ve özellikle Rusya üzerinde olsun! Bu ülkelerden gelecek patlama haberleri beni şaşırtmayacak, ya sizi?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
"O"... - Sayı 99
Necip Fazıl hakkında iki ... - Sayı 92
Bir Derviş Sultan Ulu Hak... - Sayı 91
Dua, kulun acizliğini gös... - Sayı 89
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591115
 Bugün : 1656
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630561
 Bugün : 208
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim