Al?k S?resi ve D???nd?rd?kleri Mustafa Kınıkoğlu Sayı:
61 - Temmuz / Eylül 2008
Kur'an-ı Kerim'in ilk inen ayetlerinin Alâk (İkra') Sûresinin ilk beş ayeti olduğu hususunda İslâm alimleri arasında mutabakat vardır. Yazının hemen başında isterseniz bu ayetleri hatırlayalım:
“İkra! BismiRabbikellezi HAlâk, HAlâkal insane min Alâk. İkra, ve Rabbükel ekrem. Ellezi alleme bilkalem. Allamel insane malem ya'lem”
Türkçe meali ise şu şekilde: “ Oku, Yaratan(halk eden) Rabbinin adıyla oku. O, insanı alâktan yarattı (halketti). Oku, Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediklerini öğretti.”
(Alfabemizdeki harflerin Arapça'daki bazı sesleri tam olarak karşılamadığını hatırlamakta fayda var. Özellikle “halâka” fiilindeki “h”nin genizden okunmadığı durumda farklı anlamlara geldiğini unutmayalım.)
Kur'ân'ın inzalinin başlamasından önceki süreçte, Efendimizin yıllarca dağlara, tepelere çekilip çoğu zamanını tefekkürle geçirdiğini siyer kitaplarından biliyoruz. Ve kırk yaşına geldiğinde vuslat gerçekleşiyor ve yıllardır içinde biriken yoğunlaşmanın cevabını Alâk Sûresi'nin ilk ayetleri ile alıyor.
Üzerinde durmak istediğim konu da bu... Yani, Efendimizin hangi düşüncelerine karşılık bu ayetlerin kalbine işlendiği (inzal olduğu)…
Aranızda, “Bunlar bir cevap mı?” diye soranlarınız var mı bilemiyorum, ama bana kalırsa bu ayetler, yıllarca Hira'da veya başka yerlerde Efendimizin tefekkür ettiği konulara olan yoğunlaşmasının son noktaya geldiği bir anda kalbine işlenen (inzal olan) cevaplardır.
Şimdi bir an için Rasûlullah'ın içinde bulunduğu tefekkür boyutunu idrake çalışalım.
Kafanızdaki hafakanlarla alıp başınızı gitseniz dağlara, bir mağaraya çekilseniz, günlerce orada kalsanız, neyi tefekkür edersiniz? Daha doğrusu, hangi düşünceler günlerinizi dağlarda yalnız başınıza tefekkür ederek geçirtir?
İnsanların tefekküre daldıkları zaman ilk akla gelen şey genelde “Neden, Nasıl” olur. “Neden varım? Ve Nasıl varım?”. Çünkü, ilk nokta orasıdır. O nokta olmazsa, örneğin “Şafii” ismine, “Rahman” ismine mazhar olacak bir “varlık” olmaz ortada. İlk önce bir şeyin “olması” gerekir. Olsun ki, mazhar olsun.
İşte “Halık” ismi, olması gerekeni olduran, yaratan sıfattır. Ve ayetle de sabittir ki “insan yaratılmıştır” (halâkal insan).
İlk ayette “ “Yaratan(Halâk)” Rabbinin adı ile” denmesinin sebebi bu olabilir mi sizce? Yani, “Şifa(Şafii) veren Rabbinin adı ile oku” veya “Adil(Adl) olan Rabbinin adı ile oku” şeklinde gelmemiş ayet. “Yaratan” sıfatı kullanılmış. Üstelik ikinci ayette de aynı sıfat var. “O insanı alâktan yarattı”. Allahualem, belki de Efendimizin üzerinde yoğunlaştığı, tefekkür ettiği konulardan biri de insanın nasıl yaratıldığı olabilir.
Bir önceki sayımızda da belirttiğim gibi, Rabbi dileseydi Efendimizi kırk yıl bekletmez, Kur'an'ı yirmiüç senede inzal etmezdi. Ancak, kırk yaşına kadar geçen bir kemalât döneminde Efendimiz'in yaşadıkları sonucunda Hira'daki vuslat meydana gelmiştir kanımca. O kırk yıllık tefekkürün de ilk cevabı Alâk suresinin ilk ayetleridir.
Alâk suresinin ilk ayetlerinde dikkatimi çeken ikinci nokta “Allah” yerine “Rab” isminin kullanılmasıdır. Yani ayet “Yaratan Allah adına” değil “Yaratan Rabbin adına” şeklinde gelmiş. Yine aynı şekilde “İnna ila Rabbikerruc'a Şüphesiz dönüş Rabbinedir” ayetindeki kullanımına da bu gözle bakabiliriz.
Bu farkı izah edecek ilme sahip değilim, bu konuda çeşitli araştırmalarım oldu, belki kafamda oturan bazı noktalar da var ama yazıya dökecek kadar değil. Sadece, buradaki fark üzerine sizin düşünmenize vesile olabilmek için bu satırları yazıyorum.
İlk dönemlerde inen ayetlerde “Allah” isminin “Rab” ismine oranla çok daha az kullanıldığı hakkında bir görüş okumuştum. Bunun da konu ile ilgisi olduğu kanaatindeyim. Belki de, yeni bir toplum inşa etme sürecinin de (inşa yani terbiye - rububiyet) bununla ilgisi vardır Allahualem...
Alâk suresinin ilk birkaç ayeti üzerine düşünürken aklıma gelenleri sizinle paylaşmak istedim. Burada belirtmem gereken husus, bu yazılanların ilimsel bir değeri elbette yok. İçimden gelen düşünceler bunlar. Hatalı da olabilirler. Ancak bu düşüncelerle ortaya koymak istediğim asıl şey, Kur'ân'a karşı bakış açımızı kontrol etmemiz gerektiğidir...
Bu konuda çok şeyler söylenebilir aslında ama bu hakka sahip hissetmiyorum kendimi. Sadece hep beraber Kur'ân'ı daha iyi anlamak için gayret sarfedelim diyorum.
Alemlerin Rabbi, O'nu hakkı ile, O'nun istediği şekilde bilmeyi, kitabını istediği şekilde anlamayı nasip etsin, kolaylaştırsın inşallah.
Amin.
|