Ylk Ynsanyn Hikayesi Ayşe Er Sayı:
61 - Temmuz / Eylül 2008
Şimdi beşeriyetin büyük kıssasına gelmiş bulunuyoruz. İlk insan fıtratının kıssasına; hidayetle delalet ve bunların sebepleriyle ilgili kıssaya... Âdem (as) peygamberin kıssasına… Neden ve nasıl yaratılmıştı. O yaratılmadan önce ne olmuştu, yaratıldıktan sonra neler cereyan etmişti...
Bakara suresinde Hz. Âdem'in yeryüzünde halife tayin edilmesine işaret ediliyor. Hani Rabb'in meleklere demişti ki muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım sonra meleklerin tuhafına giden halifelik meselesini anlatmıştı. Ve Âdem'e her şeyin adını öğretti. Sonra onları meleklere gösterdi: Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların ismini bana söyleyin, dedi. Cevap verdiler... Sen münezzehsin, öğrettiğinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen hem bilensin, hem hakimsin. Kıssada da görüldüğü gibi melekler tam bir teslimiyet içerisinde idiler. Oysaki şeytan tam tezat içerisinde kendi kuyusunu kazıyor, fakat idrak edemiyordu. Gönül gözü tamamı ile dumura uğramıştı. Şuuru kapanmış, en üstün ben olmalıyım felsefesi ile egosunu doyuruyordu. Neticede sonu helâk oldu.
Sonra meleklerin o ıslah edici peygambere secde edip şeytanın ise büyüklenmesi secdeden kaçınması konusu anlatılır. Âdem peygamber ile eşi cennete yerleşirler. Cennette sınırsız olarak yenilip içilmesine izin verilir. Yalnız yasak meyveye yaklaşmamaları emredilir. İnsan denen muammada yasaklara karşı bir meyil vardır. Sonuç olarak bu zaafının bedelini ağır öder. Âdem peygambere sözüm yok, onun yaptığı sadece inanmak. Yasak meyveyi yedikten sonra elbiseleri açılır. Âdem Aleyhisselâm kaçmaya çalışır. Rabbi ona: “Ey Adem seni yaratan, ruh veren cennetine koyan ilâhından mı kaçıyorsun?” diye sorar. O da, “Hayır ya Rabbim senden kaçmıyorum ama çok utanıyorum.” cevabını verir.
Büyüklerin dediği gibi “edep yahu” belki çoğumuz Âdem Aleyhisselâm'ın bu yönünü bilmiyorduk. Haya etme, utanma özelliğini. İşte gerek haya etmesi ve birçok erdemi kendinde barındırması hasebiyle birçok imtihandan sonra bağışlanmıştı. Yaratan onun derûnunu detayına varıncaya kadar biliyordu.
Allah u Tealâ onları şeytanın hile ile plânladığı vesveseye kapıldıkları için, yeryüzüne inmelerini uygun görür. Orada hayat mücadelesi ile baş başa bırakılmaları mufassal olarak anlatılır. “Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz. Orada yaşar, orada ölür, orada dirilirsiniz.” Bilahare ayet-i kerimenin akışı cennetten göçü bütün ayrıntıları ile izliyor, tekrar Allah'ın huzuruna getirilecekleri anı belirtiyordu.
Bu kıssada olduğu gibi tüm âyetlerde, mutlaka biz insanlara ibret hususlar var. Onlar, aç oldukları için yasak meyveyi yemediler sadece gereksiz merak ve aldanışta oldular. Yüce Allah, bizi taşıyamayacağımız bir yükle sınamıyor; sadece insanoğlunun üzerine düşen sorumlulukla yaşaması gerektiği öğretiliyor.
Allah'ın yasaklarında mutlaka bir hayır vardır, çünkü o bize asla kötülüğü ve çirkini yakıştıramaz. Ve yarattıklarını çok iyi tanır. Samimi yaşayanların, utananların ve sakınanların yeri Allah katındadır.
|