Bir L?hzalyk Şüküfe Nih Öztaş Sayı:
61 - Temmuz / Eylül 2008
Bir vakit ki; kapına gelmeyeceğim.
Belki bir sonbahar, belki bir kış ortası...
Bir haber gelecek kapına rüzgârdan,
Sinerken üzerine ayrılık yası,
Mektubumu tutup koklayacaksın.
Aklına gözlerimdeki ilk şiirin,
İlk bûsesi aşkımızın...
Aklına gelecek bırak !
Ve o an ki ansızın;
Hıçkıracaksın!
Mektubum terli avuçlarında...
Tutup koklayacaksın.
Tutma kendini artık, gizler gibi uzakta.
Tutma ki ; gözlerin içine aksın.
Yalvarışların nâfile!
Neresidir bu yolun sonu?
Nereye kadar yaşarız bilmem,
Bu âf ile?
Söylesek de boş, söylemesek de...
Her türlü yorar bu his insanı.
Boş, beklediğim duraklar benim.
Yaşarken bir lâhza ölmüş gibiyim.
''Sus ! '' demiyorum sana,
Ama konuşma da...
Anlamsız sözlerinden solmuş gibiyim.
Bana birtek sebep ver,
Sessizliğim bozulsun.
''Neden gidiyorum?'' diyeyim kendime...
Neden bırakıp böylesine hoş,
Böylesi sarhoş akşamlarımızı ?
Susmayı sevmiyorsun da üstelik.
Neden susuyorsun?
Bana birtek sebep ver,
Sessizliğim bozulsun.
Gelmek için yanına,
Bir tek sebebim yeter !
İşte sonbahar, son aşk...
Geçmişten kalma hazlar...
Geçmişten bugüne bitmeyen savaş...
Gözlerimde biriken son bir damla yaş...
Bir tebessüm, bir söz bekledi.
Belki bu suskunluğun aşka yetmedi.
İşte aşk ve sonbahar!
Yaprakları kurumuş dalların ucundayız.
Bu son gözyaşı, son yıkık duvar.
Tükeniyoruz berâber,
Dökülüyor taşlarımız birer birer.
Bir çığ gibi düştük toprağın avucuna,
Yaşamın bittiği o son andayız.
Bana bir lâhzalık yer bırak.
Ömründe bir an ki; herşeyden berrak.
O yıkılmaz gövdenle aşka uzanarak,
Uyuturdun sevdâlı düşleri yatağında.
Şimdi o gövde yıkılmış yere,
O beden, o ruh, şimdi bir avuç toprak!
Bana bir lâhzalık yer bırak!
Bir lâhza ömür!
Ölmeden evvel, bir kez öpeyim saçlarını...
Son bir kez sarılayım.
Bana bir lâhzalık yer bırak!
Bir lâhza ömür!
Nasılsa her beden toprağa, yalnız gömülür!
|