BAH?EMY TALAN ETTYLER Selahattin Do?an Sayı:
63 - Ekim / Aralık 2008
Bomboş bir arazide gezerken, bir yanda da dikeceğim fidanları nerelere dikebilirim diye düşünüyordum. Hangi fidanları diksem yetişir, meyva verir, bir fakire, bir yoksula, bir yetime bir öksüze gölge olur, meyvası nasip olur diye hayaller kuruyordum.
Başladım çalışmaya. Ayağıma takılan taşların, verdiği ızdırablar, takılıp düşüp elimi dizimi yaraladığım o uzun yıllar içinde diktiğim fidanların bakımını yaparken çok yoruldum. Etraflarını kazıp, lüzumsuz bitkilerden temizlerken, onları daha gür olsunlar diye budadığım, güneş yakmasın diye ellerimle uzak yerden gidip getirerek suladığım fidanların büyüdüklerini gördükçe içimde bir sevinç, mutluluk doluyordu.
Üç beş yıl sonra meyva vermeye başladı fidanlarım. Bakımlarını yaparken çok çile çekmiştim. Vücudum halsiz düşmüştü. Meyvaları gördükçe, hastalıklarımı bir kenara atıyordum. Yorgunluklarımı unutmuştum. Çeşit çeşit meyvaların albenisi çevreden geçenler kadar, haberlerin uzaklara ulaşması ile de meyvaların ünü artmıştı.
Fidanlarımız hepsi birer meyva ağacı olmuştu. Ne var ki bu meyva bahçesinin etrafında çit ve benzeri hiç engel yoktu. Kargaları korkutan bahçe korkuluğu bile dikmemiştim.
Yoldan geçenler veya ününü duyup görmeye gelenler, meyva bahçesine dalıyor, kucak kucak meyva topluyordu. Haber vermeden, helâllık dilemeden meyvalar götürülüyordu.
Tek başıma meyva bahçesini koruyamazdım. Bahçeme gelenlere meyvaları koparmalarına engel olamıyordum. Sadece meyvaları koparsalar neyse. Yemek için dallarını kırıyorlardı. Kırılan dalların sesleri meyva bahçemin talan edileceğinin habercisi gibiydi.
Aklıma gelen başıma geldi. Her şeyimi vererek, fedakârlıklar yaparak kazdığım, suladığım, büyüttüğüm meyva bahçesi talan edilmişti. Dallarını kırıp kırıp atılmışlardı.
Dalları kırılan ağaçlar, artık meyva vermiyor. Dalları kırıp, meyvaları toplayıp yiyenler de bahçeyi talan edenlerde bahçemin etrafına artık uğramıyorlar.
|