EDEBYYAT ve HALK Harun Çetin Sayı:
63 - Ekim / Aralık 2008
Edebiyat her kesim her sınıf için farklı algılamalara tâbidir. Sosyal statülere göre zevklerin, yaşamın tadı ve bakış açısı da değişiyor. Ama edebiyat bir milletin geçmişidir, bugünüdür ve yarınıdır. Edebiyat mazidir; çünkü bağrında binlerce yılın aşklarını, savaşlarını ve özlemlerini barındırır. Edebiyat halkın ve aşkın dilidir. Yunus'un Taptuk dergâhında pişmesi, Mevlâna'nın Şems-i Tebrizî ile yanmasıdır.
Edebiyat zenginin zevkidir, fakirin meramını dinleyen bilgesidir. Zira Fuzuli: "Selâm virdim, rüşvet değül deyi almadılar." derken dönemin sosyal buhranını ve devlet düzeninden kaynaklanan bozuklukları ne güzel dile getirmektedir. Edebiyat, gül bülbül ilişkileri ile yoğrulmuş bir kazandır. Her kaşığa uygun nimet mevcuttur bu kazanda. Beyzadelerin aşkı olur da taşralının sevdası unutulur mu sanırsınız? Asla edebiyat bu hataya düşmez. Bütün sınıfların birleştiği birkaç unsurdan biridir edebiyat. Yunus'suz edebiyat halka boyasız resim gibi gelir, Mevlâna'sız divan ise padişahlara ekşitilmiş tatlı gibi gelir. Hem halk nasibini alır oradan hem saray ve çevresi. Hem aruz cirit atar orda, hem hece ölçüsü boy gösterir. Aşığın maşuka niyazı ve haykırışıdır. Edebiyat, korkusuzluğun ve cesaretin ta kendisidir ki içinde Dedem Korkut dağ gibi durur. Edebiyat Dadaloğlu'na dağlar olur, Evliya Çelebi'ye yollar... Mazmunlar deryasıdır edebiyat. Gün batımında hüzün dile getirilir, doğanda sevinç belirir. Edebiyat er meydanıdır. Namık Kemal ile Ziya Paşa acımasızca çatışırlar burada. Âdeta ayna olmuştur Ahmet Haşim'e ki doğayı aynen resmetmiştir edebiyata. Zıtlığı severek sırtlanır edebiyat... Necip Fazıl ve Nazım Hikmet ideolojileri çarpışır.
Edebiyat; ayrılıktır, ölümdür ve vuslattır. Çağlar arasında vasıtadır. Asırların arzusunu, gizemini ve kokusunu bizlere getiren ulaktır. Yani edebiyat halktır.
|