YMAN Sezgin A?acyk Sayı:
63 - Ekim / Aralık 2008
Bir şimşek; yakacak kadar toprağı, ateşten gülle
Kıvrımlarında çaktı beynimin, duydukça sesleri,
Kabusta benlik; her yeri örtülmüş çelikten tülle
Elinde çımayla; "henüz vaktin bol" diyor bir deli.
Bakıyorum etrafa; eşyalar, suratlar ve boşluk,
Haykırıyor üstat; "Sonsuzluğun tek yolu önünde."
Nasıl bir ahmaklıktır bu, ettiğim yalana kulluk,
Gitti gidiyor vakit, saklanma karanlık ininde.
Her zerredeymiş güneş ve aydınlanmakmış mesele,
Bizzat oynuyor hile oyununu benimle şeytan,
Nihayet Hak yardımıyla bent çekeceğim bu sele;
İmbikten süzülmüş gibi, af dileyeceğim Hak'tan.
Ama n'oluyor; ne diye duruyorum böyle sessiz,
Her şey açık; bulmuşum asliyet ve varlık yolumu,
Bilmeme rağmen; o makamlar ki bucaksız ve eşsiz
Parıltılı cümbüşler, bağlıyor elimi kolumu.
İşte ulvi ışık, tek serdar, koştur atını ona,
Melun karanlıkları ondan gayrı delecek kim var?
Bana engel benmişim, kavuşturacak mutlu sona,
Varlıkta yok olmalıyım; ne başka dost, ne başka yar.
Sor ve yine sor bu suali, her an kendi kendine,
Nedir kurtuluş reçetesi; teşekkür mü, isyan mı?
Unutma! Alacaksın o gün, ettiğini hak dine,
Çamura batmış yalan mı, yoksa mis kokan iman mı?
|