Kainat ve Ynsan Hafız Nur Ebrar Sayı:
59 - Ocak / Mart 2008
Kâinatın geceyle gündüze hükmeden esrar ve hikmetleri vardır. İnsanların faaliyet ve kazançları, yılların sayı ve hesabını bilebilmeleri, işledikleri iyi ve kötü şeylere karşılık kazanacakları mükâfat ve cezalar, hep bu esrar ve hikmetlerle irtibatlıdır. Hidayet ve sapıklıktan doğan neticelerin ve her ferdin işlediklerinden bizzat kendisinin mesul olmasının bu esrar ve hikmetlerle bağlantısı vardır. Allah`ın peygamber göndermedikçe kimseyi cezalandırmayacağına dair vaadi, bir kavmin fitne çıkaranları o topluluğu ifsat ettiği takdirde Allah'ın o kavmi yok etmesi, sadece dünyayı isteyenlere dünyanın, ahireti isteyenlere de ahiretin verilmesi… Evet, bütün bunlar kâinatın esrar ve hikmetleri ile irtibatlıdır. Hepsi de şaşmaz bir nizamın değişmeyen kaideleri içinde sabit bir hikmetin eseridir. Tesadüflere terkedilmiş ölçüsüz hiçbir şey yoktur…
İnsanın hakiki kemale erebilmesi için ilim ve kudret ile beslenmesi gerekir. Varlıkta vahdeti vücuda ermedikçe insan aslî mânâda olgunlaşma yolunu tamamlamış olmaz. Hakiki kemal vehmî kemal ile karışabilir, bu nüansları ayrıştırmak gerekir. Kemalî ilim yaratıcıya izafe edilir. Malûmdur ki onun ilmi mahlûkatı ihata eder. Kâinata baktığımızda büyük bir eserin var olduğunu temaşa ederiz. Dağlar, denizler, ağaçlar ve hepsinin bir nizam içerisinde varlıklarını sergilemeleri. Bir ressamın elinden muhteşem eserinin tezahürlerini seyreder insan. Dünyadaki en önemli ressamların, heykeltıraşların bile acze düştüğü, büyülendikleri, muazzam bir manzara.
“Gece ve gündüzü birer delil kıldık. Bir delil olan geceyi kaldırıp yine bir delil olan gündüzü Rabbinizin bol nimetini aramanız, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aydınlık kıldık. Her şeyi gerektiği gibi açıkladık. (İSRA; 12)
|