Ynternet Site Editörü Sayı:
63 - Ocak / Mart 2009
Geçtiğimiz günlerde, küçük yaştaki bir çocuğun, bir bilgisayar oyunundaki karakterleri "kırmasıyla" alakalı olarak öldürüldüğü haberleri yer aldı basında. Oyun, internet üzerinden binlerce kişinin oynadığı, oyun karakterlerinin para ile satın alınabilen çeşitli özelliklere sahip olduğu bir savaş oyunuydu.
Yakın zamanda okuduğum bir başka haber –her ne kadar basına güven sorunum olsa da-, bir annenin bebeği zor durumda iken bilgisayar başında twitter.com’da "tweet"lediğini yazıyordu.
Bunlar sadece aklıma gelen iki örnekti. Kim bilir duymadığımız daha neler oluyordur.
Artık internet öyle bir noktaya geldi ki, disiplin altına alınma sınırları çoktan aşıldı. Zaten anlamından dolayı böyle olması doğal değil mi? İsminde geçen "net" yani "ağ" kavramı, dünyayı hem maddî hem de sanal mânâda sardığına işaret etmiyor mu sizce de?
İnternetin disiplin altına alınmasından herkes farklı bir şey anlayabilir. Örneğin ülkemiz yöneticileri bazı sitelere erişimi kapatarak bu disiplini sağlamaya çalışıyorlar.
Çoğunuzun bildiği gibi, video paylaşım sitesi YouTube’a ülkemizden erişim engellenmiş durumda, ama bu yasağın nasıl aşılacağını küçük yaştaki internet kullanıcıları bile biliyor. Bilmese dahi, internette o sitenin benzeri yüzlerce video sitesi mevcut. Birine girilemiyorsa, diğerine giriliyor.
Aynı durumda olan blog siteleri de var. İnternetten yaptığım küçük bir araştırmada ülkemiz mahkemelerince yasaklanan yaklaşık 4400 site olduğunu okumuştum.
Bu tür çözümlerin bir işe yaramadığı çok açık. Yasaklı bir siteye girdiğiniz zaman, şu şu mahkemenin şu sayılı kararı ile erişime kapalıdır ibaresi görmek de oldukça trajikomik doğrusu.
Hal böyle, ancak asıl düşüncem şu ki, disiplin altına alınması gereken internet veya onun gibi konular değil, onları kullanan insandır.
İnsanoğlu disiplin altına alınmadıktan sonra tüm çözümler hem geçici hem de beklenen faydayı vermekten uzak olacaklardır. Sonuçta, interneti hayır için kullananlar da insanlar, şer için kullananlar da.
Benzer durumlarda sıkça verilen bir örnek vardır, bir bıçak insanoğlu için vazgeçilmez bir yardımcıdır ancak kötü ellerde çok tehlikeli olabilir. İnternet konusuna temelden baktığımda da benzer bir durum görüyorum.
Peki, burada bize düşen nedir?
Elimizde, interneti şer yolda kullananlara karşı etkili olabilecek sihirli bir değnek olmadığına göre, yapabileceklerimize bakmamız gerekir.
Örneğin, internette Kardelen dergisinin sitesini açarak hayırlı bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. İnternet olmasaydı, dergi birçok kişiye ulaşamayacaktı. Derginin basılı şeklini görmemelerine rağmen siteyi ziyaret eden, yorum bırakan birçok okurumuz var.
Sözün özü, bizler üzerimize düşeni yaparsak, görevimizi bir nebze olsun yerine getirmiş oluruz. Herkesin kendi evinin önünü süpürmesi gibi, ilk olarak bireysel internet kullanımımızı disiplin altına almamızla işe başlamak gerekir diye düşünüyorum.
Kardelen İstişare Forumu
Kardelen’in çıkacak olan her yeni sayısının hazırlığı aşamasında, o sayının konusu, kapak tasarımı gibi konular dergi kadrosu tarafından istişare ediliyor.
Önceleri e-posta grubu kullanılarak yapılan bu istişareler artık site altından yayın yapan bir foruma taşındı.
www.kardelendergisi.com/forum adresinden ulaşılabilen foruma şu anda sadece üyeler giriş yapabiliyor. Daha güzel sayılar çıkmasına vesile olmasını dilediğimiz bu "hayır" adımı inşallah Kardelen’i daha iyi noktalara taşır.
İyi okumalar.
|