"Prolepsis": B?y?k Resmi G?rmek veya Maj?r Bir Fig?r olarak T?rkl?k Hasleti Mehmet Hasret Sayı:
63 - Ocak / Mart 2009
...
"Prolepsis", bir ters oluşumun veya ters oluşumların kurulan yapıyı bozacağının sezilip, ona veya onlara dair bir tedbirin oluşturulması; olası yanlış gidiş ve şekillenişlerin önünün alınması kurgusu içindedir ve bir mantık örgüsüne bağlı bu kavram, bir karşıtlığı önceden görüp çürütmek ve o kof varlık iddialarının sebeplerini, daha varlık alanına çıkmadan, ortadan kaldırmak anlamındadır...
...
"Türk"ün olduğu yerde, diğer bütün milletlere ait tezler çürür ve düşer...
"Anka kuşu" misali olay örgülerinden bir cümle halinde okunabilen, dünya tarih atlası üzerindeki biricik "prolepsis"lerden biri de budur...
...
"Türk", bu hasletini; bir milyon kıvrım pazısından, kafatasındaki kalsiyum veya tırnağındaki keratin oranından almaz... Türk, güneşin yıkadığı bir günün eşyalarına daldığında, ona-yalnız ve pek tabi- ne kadar ten gömleği varsa, hepsiyle beraber yaşama aşkı geldiği için ve bu ilhamı Allah’a kulluk ölçüsünde bir sıklete döktüğünden "Türk" olma hasletine kavuşturulmuş; aksi takdirde de-her insanın bir sınanıştan sonra düşebileceği bir makam olarak-, cismi varlığı işgal eden alelâde bir ceset; üzerine akbabaların, kargaların çullandığı ve yılanların, çiyanların üşüştüğü, dağbaşındaki bir leş olma kimliğine mahkûm muhatap...
Belki iki zıt hüviyet bir arada; ama daima ve çok şükür, ağır basan fikir onun Allah’a yakınlık dileği, arzusu... O, maddi ölçülerin dişleri arasında çiğnenmek yerine kendine, has bir Allah rızası postu seçtiğinden akranları arasında göze çarpan bir serpilme içinde; bunu da kâh Yunus’un, kâh Mevlana’nın dilinde içten içe yanarak eşya planında işler kıldığından, seciyesi, duruşu farklı bir yerde... Yoksa Allah, hiçbir kavime ayrıcalık vermedi; insanları ve dahi kavimleri, yalnız "takva" ölçüsünde daha hayırlı ve daha iyi kıldı...
...
İslam, hiçbir kişiyle ve kavimle şereflenmez; İslam’a giren hiza bulur ve şereflenir... Ölçü budur...
...
"Türk"e bu haslet, tarihten miras; O, bu mirası-mirasa ihanet etmediği müddetçe-tarih boyu yüklene yüklene billurlaşmış bir keyfiyetten mayalandırdı... O’nun İslam’da kendini bulması olmasa, fersahları eriten ve at yelelerine bağlı bilmem kaç millik topuk hızının veya pazısındaki bilmem kaç grostonluk gücün, dünyada hiçbir esamesi okunmazdı... Her şeyi ve herkesi değerli kılan İslam olduğu gibi, Türk’ü de bir kıymete bindiren kuşam, Türk’ün İslam’a duyduğu hürmette...
...
Allah’ın Sevgilisi’nin buyrukları;
"Helali aramak, farz üstüne farzdır..."
"Helal", sadece "doğru" değil; o aynı zamanda Allah’ın razı olduğu "doğru"...
"Helâl" bütün kavram kurgularının ve dahi "prolepsis" örgülerinin ötesindedir; o vakit her şart ve halükârda, yalnız ölçüsü "helal" olanın sözü dinlenir; bunun aksi bir durum, değil Türk’ü, bütün bir insanlığı eklemleri, uylukları ve bütün uzvi izleriyle tarih haritasından siler...
|