Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3508 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

RENKLERİN ARİSTOKRAT BASKISI
Bedran Yoldaş

  Sayı: 63 - Ocak / Mart 2009

Hayatın sarkık bacağına tekrar sarıldığımda; geride birikmiş yıllarını bırakmıştı. Yıllanmış şarap gibi geçmişin izleri belleğimde tortularını bırakmıştı. İzlerini silmek mümkündü. Neme lazımcılık bir isyan bayrağı gibi kutsal bir hazine immişçesine durmadan elden ele dolaşıp duruyordu. Zaman solgun bir yaprak gibi rüzgârın terekesine binmiş bir o yana bir bu yana sallanırken zihnimde birikmiş anılarını da depreştiriyordu.

Yorgun adımlarını açmak, zaman arasındaki yolculuğuna ara vermek istiyordu lakin buna kadir olamıyordu.

Zaman zaman kendisindeki rengini yeryüzüne dağıtmış olan yıldızların asi ruhunda aradığı geçmişin izlerini devraldığı mızrağın ucunda sallandırırken sevda yüklü geminin bilinmeyen rotasında dümendeki kaptan olarak afakları gözleyen bir rasathane müdürünün kaftanları arasında görüyordu sabah sabah bu ne celal bu ne hikmet derken en ummadığı bir anda zalim fırtınanın beleğindeki o taze ve nazenin ırmaklardan bir peştamalın cevahir tadındaki saklama kabına sıkıştırılmış ruhunun derinliklerindeki bulmacanın bulunmayan parçasını bulmuştu.

Derkenarında yapay salkım saçakların boy attığı aynaya yansıyan resminde bir tutam tütsünün ruhuna canlılık verdiğini anladığında çok geç olduğunu anladı.

Ayaklarını sedirin kenarında aşağıya doğru sarkıtırken bilmecenin parçaları hafızasında yer edinmişti bile. “Evet” dedi kendi kendisine. Ben bu hale nasıl geldim. Sevda denen merak usunu kemirdiğinde en onarılmaz acıları beyninin kılcal damarlarını zorluyordu. “Evet, ben bu gidişle kafayı yiyeceğim” Yeni yeni kendine geliyordu. Kısa bir baş dönmesiyle birlikte tansiyon düşüklüğü bedenini esir almış ve güçsüz bırakmıştı. Dolap gibi dönmeye başladı kendisimi dönüyordu yeryüzümü kestiremedi dağlık arazide kayıp yılların barınağında bir çoban kulübesinde başında sarık elinde tespih bir oyana bir bu yana dolanıp durdu Yer yarılmış sevdası karanlık kuyuda kara atlaslara sarımlı bir kutsal hazine gibi saklanmıştı eğilip almak istedi ama o elini uzattıkça sevda sarılı nadide hazine hep uzaklaşıyordu o elini uzattıkça uzaklık mesafesi kendini koruyordu ne yapmalıyım diye debelenirken karanlık kuyu üstüne kapanıyordu

Kısa bir baygınlık geçirmişti. Aman Allah’ım. Bana neler oluyor böyle. Sen aklımı koru. Bildiği tüm duaları bir çırpıda okumuştu. Durdu dinginleşmeye çalıştı. Başı zonkluyordu. Etrafında pervane olmuş karartıları seçmeye çalışıyordu. Siluetler durmadan dönüyordu renk renk albenili pervaneler durmadan dönüyordu zaman içinde yolculuğun tatlı rüyasına adım attığında kalabalığın homurtuları can yakıcı bir azap gibi kapısına dayanmıştı durmadan etrafındaki nesneleri içine doğru çeken girdabın fütursuz kanatları arasında yol aldığında artık iş işten geçmiş diye düşündü ruhlar âleminin efendisi kendisine geçtiği zaman dilimini durdurmuştu nihayete ermişti zaman

“Ha!” diyebildi. Bunca zaman ben burada baygın mı yattım. Aslında ne kadar zaman geçtiğini kendiside bilmiyordu. Bilmeden soruvermişti. Beklide boş bulunmuştu.

Hala tam olarak kendisine gelememişti. Zonklayan kafası karma karışıktı. Zihni bulanmıştı. Kapılar bir kapanıyor bir açılıyordu. Donuklaşan bakışları kör bir noktada birleştiriyordu. Dalgınlık etrafındaki kalabalığın en korktuğu bir durumdu. Kendisini meşgul etmek için çaba üstüne çaba sarf ediyordu. Nafile.

Buzdolabını andıran bakışları kara bir tablonun arkasına saklanan ruh gibi durmadan dolaşıp duruyordu her adım atışı perdeye yansıyan korku filmlerindeki vahşi karakterler gibi durmadan etrafındakileri etkisi altına alarak şizofren bir vakıanın baş aktörleri gibi dans ediyordu rakkasın maharetli kıvrak figürleri aynaya yansıyan kendi görüntüsü gibi zihnine kazıyordu

Karaya dönüşen perdeye renklerin efendisini çağıralım.

“Bir çare dilenelim… Bir çare…”

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Hu Demeye Geldik... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592710
 Bugün : 3251
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631039
 Bugün : 685
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim