MEDYA SEPETİ Medya Sepeti Sayı:
39 - Ocak / Mart 2003
80. Yılında Cumhuriyet manzarasından notlar:
“Bir Türk dünyaya bedel” ama millî gelir dikkate alındığında 66 muşlu 1 İsveçli’ye; 60 Ağrılı 1 Amerikalı’ya eşit.
Irak dışında hiçbir komşu ülkede bizim kadar bebek ölümü yaşanmıyor.
Türkiye’de kişi başına ortalama eğitim süresi 4.1 yıl.
Almanya’da kamuya ait araç sayısı 15 bin, Japonya’da 10 bin. Bizde 125 bin.
Türkiye askerî harcamalarda dünya birincisi. En fazla askerî personele sahip 7. ülkeyiz.
Her yıl 5 ila 7 milyar dolar rüşvet olarak politikacılara gidiyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dosyası en kabarık ülkelerden biri Türkiye.
Nüfusun yüzde 10’u düzenli gelirden yoksun. Yani 7 milyon insan ciddi biçimde yardıma muhtaç. (Haşmet BABAOĞLU; Vatan, 29.10.2003)
---------------------------------
ŞAKA
AKP’li Salih Kapusuz “Bir bayram kutlamayı bile beceremedik” demiş.
Ben bayram kutlamaktan da vazgeçtim;
Davetiye yazmayı becerebilsek gene razıyım! (M. Emin KAZCI; Vakit, 30.10.2003)
---------------------------------
Parlamentodan meslek kuruluşlarına, medyadan hukukçulara kadar herkesi “eşi başörtülüler” – “eşi başörtülüler” diye bölmek, Sezer’in geçen yıllarda verdiği resepsiyonlara da tersti. Ne olmuştu da Cumhurbaşkanı böyle yanlış bir tercihte bulunmuştu acaba?
(…)
Merak bu ya, kimler Sezer’e özel hizmet veriyor diye sordum soruşturdum. Karşıma Bülent Serim, Sermet Atacanlı, Nezihi Çakar, Metin Yalman gibi isimler çıktı. Bu kişilerin hemen hepsi bürokrat. En etkili ismin Serim olduğu söyleniyor.
(…)
Anladığım kadarıyla Sezer, Mümtaz Soysal ile sıkça görüşüyor ve bol bol Cumhuriyet gazetesi okuyor.
(…)
Krizin mesulleri arasında MİT Müsteşarı Şensal Atasagun da gösteriliyor. Bu bilgi gerçekse, durum daha da vahim demektir. Zaten baştan beri insanı tiksindiren nokta şu: Belli ki bir istihbarat çalışması yapılmış, insanların özel hayatları mercek altına alınmış, eşleri dek tek fişlenmiş, Köşk’e rapor edilmiş.
(…)
Bir de kâbus senaryosu var. Sezer’e danışmanlık yapanlar, Sezer ile tıpatıp aynı zihniyette kişilerden oluşuyor deniyor. İşte o zaman vay ülkemizin haline! Hayatı siyah ya da beyaz görmekten ibaret sananların üreteceği krizler kapıda demektir. (Ekrem DUMANLI; Zaman, 30.10.2003)
---------------------------------
Alttan alanın yine başörtülüler olması bekleniyor. Milletvekillerinin, eşlerinin yasaklılığını sineye çekip Çankaya’ya gitme “olgunluğu” göstermeleri bekleniyor.
Gitmeseler “kriz çıkarmakla” suçlanacaklar yine. Vay devletin tepesiyle çatışmak olur muymuş! Hem de söz konusu olan Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyet bayramını protesto etmiş duruma düşmek de var.
(…)
Milletvekillerinin yerinde olmayı hiç istemezdim. Ama onların yerinde olsam, hiçbir güç götüremezdi beni o davete. Alternatif cumhuriyet bayramı kutlaması organize eder, bu ayıba karşı çıkan bütün milletvekillerini de davetine katılmaya çağırırdım. Alttan almazdım.
Çünkü bazı insanlar, Ak Parti “türban yasağı henüz gündemimizde değil” diye alttan aldıkça iyice tepelerine binebileceklerini, “burunlarını sürtebileceklerini” sanıyorlar. Ama bu arada, toplumun nabzını da fena kaçırıyorlar ellerinden. Zira kamuoyunda hava iyice tersine esmeye başladı. (Gülay GÖKTÜRK; Tercümen, 23.10.2003)
----------------------------------------
Bu ülke şurdan şuraya, gidemeyecek mi?
Ben artık ağır sıkıldım, türban konusunda kökten devletçilerin çıkardığı leğende fırtınalardan.
(…)
Ben “devletçiliğin” bir din olarak, hepimize dayatılmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum. Bu kadar. (Perihan MAĞDEN; Radikal, 23.10.2003Ben artık ağır sıkıldım, türban konusunda kökten devletçilerin çıkardığı leğende fırtınalardan.
Kılı tüyü yüzünden halkı ile kavga eden ceberut devlet kafasının duvarlara çarpmak üzere olduğunu hissediyorum. İnşallah bu toslama kendilerine de, millete de ağır yara vermez. (Ömer Lütfi METE; Sabah, 20.10.2003)
-----------------------------------
Gayrimüslim vatandaşların Paskalya’sını kutlayıp, “Müslim” vatandaşların önemli günlerini ıskalayan, göstermelik bir iftarı bile çok gören Sezer, hangi Cumhurbaşkanını örnek almaktadır? Cumhurbaşkanı, tavrı ve sözleriyle, “laiklik dinsizliktir” anlayışının karşı ucunu temsil eder konuma kadar gerilemiştir. Bu sözlerden sonra birisi çıkıp, “Bu tanımdan laikliğin dini tanımadığı sonucu çıkar” diyecek olsa verecek cevabı bulunmamaktadır. (Mustafa KARAALİOĞLU; Yeni Şafak, 31.10.2003)
|