Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2605 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

KÖHNEMİŞ ZİHİNLER
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Bir gün daha başlıyor. Bir gün daha geçecek. Kim bilir kaç gün daha böyle haklarımız göz göre göre yenecek. Kaç genç kızın yüreği sızlayacak, kaç anne evlâdı okuyamıyor veya çalışamıyor diye yanacak? Kim?..

Eğitimde eşitlik, eğitim seferberliği diye son sesle dile getirilmeye çalışılan asla ve asla eşitlik değil. Bunu biliyoruz. Eğer başını açarsan girersin gibi bir zorlama eşitlik kelimesinin ne kadar yüzeysel kullanıldığının bir ifadesi.

Yıllar öyle çabuk geçiyor ki. Anlamak ve düşünmek isteyenler için oldukça uzun bir zaman dilimi. Hayatın gerçek yüzü öyle acı ki ancak gönül gözü açık olanlar görülebilir.

Yıllar önce özel bir okulun halkla ilişkileri, bürokratik işlemler ve reklâm sorumlusuydm. Oldukça güzel bir göreve sahiptim. Güzel bir maaş alıyordum. Yaklaşık iki yıl örtümle çok güzel görev yaptım. Teftişlerimde hep ödüllendirildim. Ve en önemlisi odam kurumun beyni olarak nitelendiriliyordu. Örtüm çalışmama asla engel değildi. Çünkü hepimizin çalışma sistemini başımızın üzerindeki 90 cm’lik bir bez parçası asla değiştiremezdi. 28 Şubat kararlarından sonra okullara sıkı teftiş geldi. Okulum benden vazgeçmek istemiyordu. O yüzden açmam için oldukça psikolojik yıpratma çabası içine girdiler. Ailemin ve eşimin daha mantıklı düşüneceğini ve kabul edeceğini iddia ettiler. Onlara göre ben böyle bir görevi reddetmekle büyük bir aptallık yapıyordum. Mantıklı bir insan müfettiş geldiğinde açar, hayatına devam ederdi. En kötüsü açmadığım için beni kendimi düşünmekle suçlamalarıydı. Anlamadığım tek şey vardı. Allah’ın rızasını kazanmak için farz olan nasıl terk edilirdi?

Okul çalışanlarından bir tek ben ayrıldım. Diğerlerinin hepsi tek tek açtılar. Ve kendilerini kandırarak. Allah rızası için yapıyoruz. Okula gelen perukların en güzelleri seçiliyordu o zaman.

Bir farzın atlanması diğer farzlarda da eksiklik getiriyordu. Hayat öyle ilginç ki yıllar sonra aldığım haberler sonucu öğretmen arkadaşlardan bazıları bir süre sonra dışarıya da açık çıkmaya başlamışlar ve bir kısmı da madem açıyoruz o zaman devlette çalışalım hakkımızı tam alalım diyerek görev yerlerini değiştirmişler.

O dönemde bir arkadaşımızın bir sözü asla aklımdan çıkmaz: “Hizmetin yağını balını yemek var da iş ona yardıma gelince terk etmek reva mı?” sözü. Peki siz terk etmediniz de ne oldu? Allah’ın rızasını kazanabildiniz mi? Yoksa tek kendinizi mi kandırdınız?

Gerçekten özel birkaç kişiyi tenzih ederim bu yazıyla. Açan insanlar da çok iyi niyetliydi başta belki de gerçekten Allah rızasıydı istenen. Fakat sonra değişen neydi?

Kazanan ki? Ben belki hak ettiğim parayı kazanmadım. Sigortam durduruldu fakat manevî anlamda kazanan ben oldum. Asla taviz vermedim. Ve huzurluyum.

Orta sonda karşılaştığım örtü sorunuyla 5 yıl sonra üniversitede ve birkaç yıl sonra iş yerimde karşılaştım. Bayan olmam ve hattâ dinine bağlı olmanın bu kadar zor olduğunu hiç düşünmemiştim. İnsanlar demokrasi var derken ne kadar da yalan söylüyorlardı. Herkes okumalı. Kızlarınızı okutun, meslek sahibi yapın derken diğer taraftan bu engeller hangi gizli amaçlar uğruna konuyordu? Bu sorular gizli ve cevapsız sorular. Demek ki hak ediyoruz ki bu şekilde idare ediliyoruz. Yıllarca başörtüsü serbestken hakkını vermeden uygulayanlar için özünü kavrayamayanlar bu gün en acı çekenler.

Suçlu biziz diyorum. Çünkü biz koyun gibi güdülmeye müsait olduğumuz sürece çobanlık yapacak çok olacaktır. Bütün müslümanlar karşı çıksa, kabul etmese; bütün herkes görevi bıraksa mutlaka kararlar geri çekilirdi. Fakat biz ne yaptık (küçük bir zümre dışında) sessiz kaldık. Bugün eziliyorsak bu hak ettiğimiz içindir. Kadınlara ve kızlara okuma ve çalışma hakkı verilmedikçe onlar ezilir. Böyle bir ülkeden Avrupa Birliği’ne girmek için yapılan çalışmalar elbette boşa çıkacaktır. Amaç Kıbrıs sorunundan önce bu sorunun çözülmesi olmalıdır. Ama halkımız o kadar cahil, o kadar duyarsız ki; açsın başını okusun ne olacak yani, tabiî ki okula da örtüyle gidilmez. Eskiden gidilebiliyordu ve eskiden doktor, eczacı, mühendis olanlar yapabildiler de şimdi neden olmasın?

Merve Kavakçı’yı küçümseyen cahil ve zorba zihniyet bu gün de bizi eziyor. Ama bilmelidir ki örtüsüyle son sınıflardan terk eden üniversite öğrencisi kızlarımız, işlerini bırakan doktor, psikolog, öğretmen vs tüm bilgilerini çocuklarını yetiştirmek amacıyla evlerinde okullar kuruyor. Bekleyin annelerinin hakkını alacak yepyeni bir nesil yetişiyor.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592636
 Bugün : 3177
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631028
 Bugün : 674
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim