Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2652 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

KÖHNEMİŞ ZİHİNLER
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Bir gün daha başlıyor. Bir gün daha geçecek. Kim bilir kaç gün daha böyle haklarımız göz göre göre yenecek. Kaç genç kızın yüreği sızlayacak, kaç anne evlâdı okuyamıyor veya çalışamıyor diye yanacak? Kim?..

Eğitimde eşitlik, eğitim seferberliği diye son sesle dile getirilmeye çalışılan asla ve asla eşitlik değil. Bunu biliyoruz. Eğer başını açarsan girersin gibi bir zorlama eşitlik kelimesinin ne kadar yüzeysel kullanıldığının bir ifadesi.

Yıllar öyle çabuk geçiyor ki. Anlamak ve düşünmek isteyenler için oldukça uzun bir zaman dilimi. Hayatın gerçek yüzü öyle acı ki ancak gönül gözü açık olanlar görülebilir.

Yıllar önce özel bir okulun halkla ilişkileri, bürokratik işlemler ve reklâm sorumlusuydm. Oldukça güzel bir göreve sahiptim. Güzel bir maaş alıyordum. Yaklaşık iki yıl örtümle çok güzel görev yaptım. Teftişlerimde hep ödüllendirildim. Ve en önemlisi odam kurumun beyni olarak nitelendiriliyordu. Örtüm çalışmama asla engel değildi. Çünkü hepimizin çalışma sistemini başımızın üzerindeki 90 cm’lik bir bez parçası asla değiştiremezdi. 28 Şubat kararlarından sonra okullara sıkı teftiş geldi. Okulum benden vazgeçmek istemiyordu. O yüzden açmam için oldukça psikolojik yıpratma çabası içine girdiler. Ailemin ve eşimin daha mantıklı düşüneceğini ve kabul edeceğini iddia ettiler. Onlara göre ben böyle bir görevi reddetmekle büyük bir aptallık yapıyordum. Mantıklı bir insan müfettiş geldiğinde açar, hayatına devam ederdi. En kötüsü açmadığım için beni kendimi düşünmekle suçlamalarıydı. Anlamadığım tek şey vardı. Allah’ın rızasını kazanmak için farz olan nasıl terk edilirdi?

Okul çalışanlarından bir tek ben ayrıldım. Diğerlerinin hepsi tek tek açtılar. Ve kendilerini kandırarak. Allah rızası için yapıyoruz. Okula gelen perukların en güzelleri seçiliyordu o zaman.

Bir farzın atlanması diğer farzlarda da eksiklik getiriyordu. Hayat öyle ilginç ki yıllar sonra aldığım haberler sonucu öğretmen arkadaşlardan bazıları bir süre sonra dışarıya da açık çıkmaya başlamışlar ve bir kısmı da madem açıyoruz o zaman devlette çalışalım hakkımızı tam alalım diyerek görev yerlerini değiştirmişler.

O dönemde bir arkadaşımızın bir sözü asla aklımdan çıkmaz: “Hizmetin yağını balını yemek var da iş ona yardıma gelince terk etmek reva mı?” sözü. Peki siz terk etmediniz de ne oldu? Allah’ın rızasını kazanabildiniz mi? Yoksa tek kendinizi mi kandırdınız?

Gerçekten özel birkaç kişiyi tenzih ederim bu yazıyla. Açan insanlar da çok iyi niyetliydi başta belki de gerçekten Allah rızasıydı istenen. Fakat sonra değişen neydi?

Kazanan ki? Ben belki hak ettiğim parayı kazanmadım. Sigortam durduruldu fakat manevî anlamda kazanan ben oldum. Asla taviz vermedim. Ve huzurluyum.

Orta sonda karşılaştığım örtü sorunuyla 5 yıl sonra üniversitede ve birkaç yıl sonra iş yerimde karşılaştım. Bayan olmam ve hattâ dinine bağlı olmanın bu kadar zor olduğunu hiç düşünmemiştim. İnsanlar demokrasi var derken ne kadar da yalan söylüyorlardı. Herkes okumalı. Kızlarınızı okutun, meslek sahibi yapın derken diğer taraftan bu engeller hangi gizli amaçlar uğruna konuyordu? Bu sorular gizli ve cevapsız sorular. Demek ki hak ediyoruz ki bu şekilde idare ediliyoruz. Yıllarca başörtüsü serbestken hakkını vermeden uygulayanlar için özünü kavrayamayanlar bu gün en acı çekenler.

Suçlu biziz diyorum. Çünkü biz koyun gibi güdülmeye müsait olduğumuz sürece çobanlık yapacak çok olacaktır. Bütün müslümanlar karşı çıksa, kabul etmese; bütün herkes görevi bıraksa mutlaka kararlar geri çekilirdi. Fakat biz ne yaptık (küçük bir zümre dışında) sessiz kaldık. Bugün eziliyorsak bu hak ettiğimiz içindir. Kadınlara ve kızlara okuma ve çalışma hakkı verilmedikçe onlar ezilir. Böyle bir ülkeden Avrupa Birliği’ne girmek için yapılan çalışmalar elbette boşa çıkacaktır. Amaç Kıbrıs sorunundan önce bu sorunun çözülmesi olmalıdır. Ama halkımız o kadar cahil, o kadar duyarsız ki; açsın başını okusun ne olacak yani, tabiî ki okula da örtüyle gidilmez. Eskiden gidilebiliyordu ve eskiden doktor, eczacı, mühendis olanlar yapabildiler de şimdi neden olmasın?

Merve Kavakçı’yı küçümseyen cahil ve zorba zihniyet bu gün de bizi eziyor. Ama bilmelidir ki örtüsüyle son sınıflardan terk eden üniversite öğrencisi kızlarımız, işlerini bırakan doktor, psikolog, öğretmen vs tüm bilgilerini çocuklarını yetiştirmek amacıyla evlerinde okullar kuruyor. Bekleyin annelerinin hakkını alacak yepyeni bir nesil yetişiyor.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15190674
 Bugün : 1716
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 642405
 Bugün : 133
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 122
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim