SANAL KİTAPLAR GELDİ!.. Tolga Kayasu Sayı:
66 - Ekim / Aralık 2010
Son birkaç haftadır belirli kuruluşların Türkiye' ye getirdiği bir yenilik yeni bir tartışmaya yol açtı. Aslında daha önceden böyle bir olay vardı ama cebimizde taşıyabileceğimiz küçük âletlere uyum sağlaması yönünden ve arşiv bakımından yoksundu. Neyden mi bahsediyorum (e-book) yani sanal kitap.
Kitabın sanalı mı olurmuş canım, demeyin. Oluyor. Bu uygulama ülkemizde yıllardır vardı ama dediğim gibi gerekli materyal yoktu o da geldi. Yurt dışında rağbet gören bu uygulama çeşitli kuruluşlar tarafından ülkemize de getirildi.
Sanal kitapların, hem maliyeti daha düşük hem pazarı daha geniş hem de daha kârlı. Lâkin bu uygulamayla kitaptan soğur muyuz, orası muamma. Ben bir yazıyı yazarken kâğıda yazmadan edemem, aynı şekilde bir yazıyı da kâgıttan okumayı bilgisayardan okumaya tercih ederim.
Kitabın da matbu okunması ayrı bir zevk. Kâğıttan aldığınız haz, koku bunları sanal kitaplar veremeyecek. Buz gibi bir makineden kitap okuyacağız. Her şeyde teknolojiyi öven ben sanırım bu uygulamada biraz geriden gelmeyi tercih edeceğim.
Gazeteyi bile eline alıp okuması ayrı bir zevk iken gazetemi bilgisayardan okurken aynı zevki alamıyorum. Kitapta da aynı şey olacaktır. Çağı yakalamak gerekir ama…
Ülkemiz insanları bilindiği üzere okuma konusunda fobileri olan bir millet. Kitap, dergi gibi şeyleri okumaz gazeteyi de belirli kesimler hariç geri kalanları görüşlerine destek olmak amacıyla alır. Böyle bir millete bir de sanal kitap gelir ise iyicene kitap okuma oranları düşer. Daha önce ülkemiz insanlarının okumalarıyla ilgili birçok araştırmaya yer verdim. Bu insanlar okumuyor arkadaş.
Kitap satılır mı bu ülkede? Evet, hem de ne satılır. Reklâm sayesinde kitap ile alâkası olmayan insanlara kitap aldırırsınız ama amaç kitabı sattırmak mı yoksa okutmak mı?
Şıklar arasındaki aşk'ı çıkardığımda birçok kişi bana: “Bu ne bu kadar küçük kitap mı olur?” dediler. Bende onlara araştırmalardan bahsedip ya da başka şeylerden bahsetseydim veya kaba bir dille “sanki çok okuyorsun da!'' diyeceğime “şartlar'' diye kısa cevap verdim. Uzun uzun anlatsaydım o insanlar beni dinlemeyi bir süre sonra bırakacaktı. Eğer o kitabı kendi gönlümdeki uzunluğundaki gibi yazsaydım yine satılırdı fakat okunmazdı.
Ülkemiz de en çok satan kitap ''Şu Çılgın Türkler''dir. Halkımız için oldukça kalın bir kitaptır. Çoğu kişinin okuduğuna inanmıyorum. Eğer okusaydı devamından gelen “Diriliş'' ve “Cumhuriyet'' i de okurdu. Çılgın Türkler'in asıl salt okuru üçlemenin tüm kitaplarını okuyanlardır ve bu sayı kitabı alanların yayında devede kulak kalır. Aynı şekilde “Alacakaranlık'' ve “Harry Potter'' serilerini okuyanlarda da geçerli. Yeni piyasaya çıkan “Bozkırın Sırrı'' için de geçerli. Misal bu kitabı alanların çoğunun kitap ile alâkası olmayan insanlar olduğuna inanıyorum. Sırf Kurtlar Vadisi'nde Polat okudu diye alan ne kadar insan vardır?
Bir de bu kitaplara para vermeyiz. Çoğu insan kitaba verilen parayı gereksiz görür. Aslında kitaba verilen para en değerlisidir. Çünkü bilgiye verilen bir paradır o. Bizde bilgiye saygı pek olmadığından orijinalini alacağımıza gider korsanını alırız, marifetmiş gibi. Bir bakıma onlar da haklı bir bakıma yazar da Nasrettin Hoca fıkrasına döner bu olay. Nitekim sanal kitabın ülkemizde pek tutacağını sanmıyorum.
|