Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2897 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Yok mu bu derdin ilâcı?
Gönüldaş

  Sayı: 71 - Ocak / Mart 2012

Gazete sayfaları cinayet haberleri ile dolu… Ekranlardan cinayet haberlerini, dehşetle izliyoruz... Rastgele birkaç haber… “Öz kızını bıçaklayan (…), 'kocamla kız kardeşimin ilişkiye girmesi, beni deli etti. İntikam için (…)'ı öldürüp, suçu ikisinin üstüne atacaktım”. Soğukkanlılıkla işlenen şu cinayete bakın: Komşusunun çocuğunu öldürüyor, daha sonra olay yerine gelip, herkes gibi ne olmuş diye soruyor ve başsağlığı diliyor… “Kanserli koca, ölümünden sonra başkası ile evlenmemesi için karısını öldürdü…” Örnekten bol ne var…

Bir buçuk yüzyılı aşan Batıcılık maceramızın sonunda taklide çalıştığımız Batı gibi, can telef etme ürpertisini kaybettik, cinayeti yadırgamaz olduk. Televizyonlardaki cinayet filimlerini ve dizileri boşuna seyretmiyormuşuz meğer…

Tabiî ki cinayetlerin sebebini televizyona, medyaya yıkıp, teşhisi koyduk, suçluyu bulduk diyerek işin içinden sıyrılamayız. Gazeteleri ve televizyonları, daha geniş ifadesi ile iletişim araçlarını ve medyayı da bu furyanın içine çeken sebepleri tespit etmeli… Böyle bir cinayet ortamı, böyle bir cinayet “kültürü” nasıl meydana gelmiştir; bunu tespit ve teşhis etmek lâzım…

Can almanın en büyük suç olduğuna inandığımız dönemde değil cinayet, kavga nedir bilmezdik. Bir yabancı 18. yüzyıl Osmanlı Devleti halkı için şöyle diyor: “Halk silâh taşımayı pek sever. Piştov, kama, hançer, kılıç ve saire her çeşitten silâhlarla dolaşan insanlar, bunları kullanmayı ve hele müslümanlar için kullanmayı aklının ucundan bile geçirmez. Öfke küpü haline bile gelseler, silâha sarılmazlar”… İnsanların pür silâh “canlı bomba” gibi dolaştığı İstanbul'da yılda sadece dört zabıta vakası oluyor. Onların da üçü azınlıklara ait ve para meselesinden, biri basit bir tartışma…

Pür silâh, âdeta seyyar bir silâh deposu gibi dolaşan, buna rağmen yerdeki karıncaya bile basmayan, basamayan; bir kuş ötüşüne ağlayan kuzu gibi bir milleti; silâh yasaklarına, polise, güvenlik kameralarına rağmen en yakınlarını bile öldürecek hale getiren ruhî, içtimaî, fikrî sebepler nelerdir? Sadaka taşını icat eden cemiyeti; yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük haberlerini yadırgamaz hale ne getirmiştir? Nasıl narkoz yemiş gibi bir hale gelmiştir? O devirde… İşvelerine kanmayan Türk beyini, İngiliz (leydi)si, takdirle anlatır… Bugün kendi paralarıyla tezgâhlara gelip, kasetlerle esir alınıyorlar. Everest tepesinden Lut gölüne…  Üstelik farkında da değiliz.

Sabah akşam konuşmaktan başka bir iş yapmayan, birbirleriyle didişmekten başka hamle bilmeyen, seçilme hırsıyla kafamızı şişiren, sokakları, caddeleri, köyleri, şehirleri, hattâ kırları kirleten siyasîlerimiz bu konuda tek kelime etmiyorlar, hiçbir tedbir düşünmüyorlar… Daha da acısı, cinayetlerin gittikçe arttığının, bunun sosyal bir felâket olduğunun farkında değiller. En büyük felâket, cinayetten beter felâket; bu halin ne büyük bir felâket olduğunu bilmemek… Hele idarecilerin ve idare etmeye talip olanların bilmemeleri…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Arabeske Methiye... - Sayı 117
Molla Kasım şiiri üzerine... - Sayı 110
Türk birliği... - Sayı 107
İşte bu!..... - Sayı 104
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593488
 Bugün : 4029
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631111
 Bugün : 757
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim