Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3050 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kürsü
Kürsü Vecd

  Sayı: 71 - Ocak / Mart 2012

“VECDİMİN PENCERESİNDEN” devam ediyor.

 

HAYRET

Velilik derecesinde bir kadına kâfirlerden bahsediyorlar. Allah'ı inkâr edenlerden…

Kadın öyle bir hayrete düşüyor ki; kendinden geçmişçesine başını tutuyor ve göğü, güneşi inkâr eden bir deliden bahsedilmiş gibi, saatlerce dehşet tavrını muhafaza ediyor:

–Nasıl olur, nasıl olur?.. Demek böyleleri de var!..

İşte bu noktaya kadar ermiş büyük saffet, hayret ve dünyadan gaflettir ki, Allah Resulünün:

“Size kocakarıların imanı lâzım!..”

Buyurdukları halin ta kendisi…

 

YA “BEN” NEREDE?

Benim elim, benim ayağım, başım, gözüm, kalbim vesaire… Vücudumuzu terkip eden her şeyi “benim” diye sayıp tüketebileceğimize göre ya “ben” nerede?.. O kimin?

 

VAR  YOK

Allah'a “var - yok” diyenlere şaşıyorum!

Sanki - hâşâ - Allah olmasa “var” ile “yok” olabilecek… Allah'ı, onun birer mahlûku olan “var” ile “yok” tan birine tasdik, öbürüne tekzip ettirenlere beraberce şaşıyorum! Allah o kadar var ki, “yok” şüphesine aynı zamanda yer verircesine ona “var” demek bile gerçek tevhid ehline giran gelir.

 

PATLAMA

Maddeci şöyle konuşur:

–Artık felsefe devri geçmiştir. Bir şeyi anlamak, onun künhüne nüfuz etmek, fikirle mücerretleri kuşatmak diye (metafizik)bir sıkıntıya yer kalmamıştır. Pratikte, eşya ve hadiseleri tasarruf, onlara tahakküm, onları verimlendirme devri açılmıştır. En iyi anlayış ve tam kavrayış, elektriğin ne olduğunu bilmek değil, onu bir nâkil üzerinde ve bir ampul içinde zaptetmektir. Hiçbir kafa humması, mide gurultusundan daha aziz değildir. Mutlaka mefkûreleştirilmesi gerekli bir şey aranıyorsa o da makinedir.

Ruhçu da şöyle cevap verir:

–İnsan başını fare kafasından ayıran tek haslet ve haysiyet, fikir, mücerret fikir, arayıcı, tarayıcı, çırpınıcı, çatlayıcı fikirdir. İşte bu türlü arayışın yolda bulduklarıdır ki, bugünkü teknolojiyi doğurdu. Fakat durak ve gaye onlar değil, öteler, ötelerin ötesi ve sonsuzluk… Eğer mücerret fikir olmasa ve herşey hayvanî bir insiyaka bırakılsaydı, arz cazibesi kanunu bulunur muydu? Siz, Yirmibirinci Asra doğru sarkan teknik küfür, insan saadetini, ruhu hadım etmekte arar ve onu bağırsak yoluna doğru iterken, atom bombanızın bile eşiti olamayacağı patlamaya belki Yirbirinci Asırda şahit olacaksınız!..

 

NEREDE

Tekrarlıyoruz: Eli çolak, dili tutuk, edası mahkûm, işi korkak, ahlâkı boyun eğme, üslûbu yüze gülme , bilgisi tekerleme, vecdi ezberleme, gözleri kuru, yüreği katı, ibadeti kabuk, hassasiyeti kopuk, biçareler biçaresi!..

Sen neredesin, Müslümanlık nerede?..

İmanını, alnına yapışmış kar topu bir nur güneşi gibi değil de, ilericiler görmesinler diye, burnunda bir cüzzam karhası gibi, sargılar altında taşıyan yoksunlar yoksunu!..

Sen neredesin, Müslümanlık nerede?..

Evi, elbisesi, ekmeği ve yurdu, elinde hırsızlık malı gibi duran, bir türlü bunların sahipliğine varamayan, her haliyle “bütün bunlar benim değil, sizin!” diye bağıran ödü patlamış ve beyni kamaşmış, asırlık hastalar hastası!..

Sen neredesin, Müslümanlık nerede!..

 

NİSBÎ

Maddeyi görüyor, kokluyor, tadıyor, sesini işitiyor ve temasını duyuyoruz. Madde mi gözümüze, burnumuza, dilimize, kulağımıza, derimize göre, bu hasseler mi maddeye göre… Madde içimizde mi, dışımızda mı?.. Daha nice “olan” var ki, onlara mahsus aletimiz olmadığı için farkında değiliz. Ama o alet kalbimizde  var… Onun da farkında değiliz…

 

ANLAMAK

İçimizde öyle bir doyma ve kanma duygusu ki, onu doyuran ve kandıran şeye hakikat diyoruz. Halbuki hakikat bizim duyduğumuzdan mücerret ve müstakil olmak gerek… İşte bu mücerret ve müstakil ana yol, yine içimizde, fakat saklanmış olması lâzım…

Onun içindir ki, hakikati önce his, sonra fikrederiz.

 

*

 

His sultan, akıl vezir… Haddini bilmek şartıyla…

 

METODOLOJİ

Allah Resulünün “devemi bağlayayım mı, tevekkül mü edeyim?” diye soran bedevîye verdiği “bağla ve tevekkül et!” cevabı, tedbir ve takdir arası iş ölçüsünde tek… Hazret-i Ebu Bekr'inMîraç mucizesine karşı çıkanlara “O söylediyse doğrudur!” mukabelesi, Peygambere bağlanmakta biricik… Hazret-i Ömer'in “Allahın takdirinden mi kaçıyorsun?” diye haykıranlara “Allahın takdirinden kazasına sığınmaya gidiyorum!” sözü, kaderi anlatmakta en üstün… Hazret-i Osman'ın Ebu Zer Hazretlerine “Ben Allahın Resulünden görmediğimi yapmam!” karşılığı, sadakatte usul temeli!..

Esasların esası İslâmda, usullerin usulüne kadar ne noksan ki?..

 

DOYMAK

Gençliğine doymadan gitti, derler… Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin… Doymak burada değil… Burası acıkmanın yeri…

Ve:

Tezatlar arasındaki ahengin şekilde en güzel ve kâmil ifadesi daire… O, giderken gelir, gelirken gider.

 

SECDE

Aman Yârabbi, aman Yârabbi; biz seni lâfta, yalnız lâfta ve kelimede anıyoruz. Üstelik hikmetin karşısında ve hayrete düştüğümüzü sanıyoruz. Senin, hikmetten bahsedici aklı yaratan hikmet sahibi olduğunu düşünüyorum da, patlayacak kadar şişen kafatasımı secdeye mıhlamak ve öylece kalmaktan başka yol göremiyorum. Zira secde, kendimde sandığım, kendimin diye vehmettiğim şeylerin sana iadesidir.

Aman Yârabbi; ne büyük sır var secdede!.. Anlar gibi oluyorum ama yine anladığımı iddia edemiyorum.

 

SEVMEK

Bazıları “Ben Allah'ı severim; ondan korkmam!” der. Bilmez ki, korku, sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur. Dağın tepesini seven, uçurumdan nasıl korkmaz!..

*

 

Bütün eczahane, pastahane, muayenehane, dershanelerin duvarlarına yazmalı: “Ölüme çare Allah’ı sevmek ve Resulünün izinden gitmektir!..”

*

 

Piyanoda tokmakların teller üzerine vuruşunu hesap ve ona kuru bir nispetle bağlanan akıl, nameyi nasıl anlasın?

*

 

Bir tabloda mevcut renklerin (gramaj)ını ölçen tahlilci akıl şu kadar gram, şu kadar renkten doğan terkibi nasıl kavrasın?..

 

GÖZ  KULAK

Bana öyle geliyor ki, münkirin gözünü çıkarsalar, kulağını sağır etseler, burnunu tıkasalar, dilini sökseler ve temas hissini dondursalar, o zaman görür, işitir, koklar, tadar ve temastan anlar…

Eyvah, görmemek için göz, işitmemek için kulak taşıyanlara!..

 

İZAH

Bu âlemde hiçbir şeyin tam ve mutlak izahı yoktur. Bir şeyi izah etmek için kullandığımız kelimenin izahı bile ayrıca izaha muhtaç, başka bir kelimeyle… Bütün izah edilemezler yine izah edilemezlerle izaha çalışırken, farkındamıyız ki, bu izahı izah edilemeyenlerin en büyüğü, yine  Allah?.. Kâinatın tek ve mutlak izahı, Allah…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Vecd... - Sayı 72
Kürsü... - Sayı 71
Kürsü... - Sayı 70
Vecd... - Sayı 69
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593633
 Bugün : 4174
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631124
 Bugün : 770
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim