Kusurları araştırmayın Mustafa Gül Sayı:
72 - Nisan / Haziran 2012
İnsanoğlunun en zayıf noktalarından biridir “kusurları araştırmak”. Kur'ân'daki karşılığı “tecessüs” olan merak ve araştırma, insanın doğuştan getirdiği özelliklerdendir. Tecessüs birçok buluşun ve başarının da kaynağıdır. Ayette yasaklanan, özel hayatın, hataların, gizli yönlerin araştırılmasıdır.
Biz birçok konuda olduğu gibi, bu özelliğimizi de müspet yönde kullanmıyoruz. Girilmesi yasak alanlarda dolaşıyoruz. Başkalarının kusurlarını aramak bir marifetmiş gibi bu çirkin davranışı işlemeye devam ediyoruz. Hattâ bazıları bunu meslek edinip geçim kaynağı bile yapmış. Magazin medyası gibi. Elde kamera, düş kişilerin peşine. Ayıp, kusur ve çirkinlikleri, yazılı ve görsel medyada yayınla. Hani özel hayatın dokunulmazlığı vardı?
Kusurların araştırılıp ortaya dökülmesiyle kim ne kazanıyor? Diyelim ki bu işi iyi niyetle yaptın. Yapılan çirkinliği ifşa ederek, topluma ibret olmasını istedin. Sonuç gerçekten bu amaca ulaşacak mı? Yoksa atalarımızın dediği gibi: “şuyu’u, vuku’undan beter” mi olacak. Yani “bir şeyin söylentisi, onun gerçekleşmiş olmasından daha kötüdür.” neticesini mi doğuracak?
Hele ortaya serilen bu çirkinlik, ünlü birine aitse, o kişi, sevenleri tarafından savunulmaya, işlediği çirkin fiil hoş görülmeye başlanır. Başkaları için ibret değil, normal bir olaymış gibi yaygınlaşmaya sebep olur.
Hedefimiz kötülükleri azaltıp, temiz bir toplum kurmak ise, bu yöntemi seçemeyiz. Rehber Kitabımız: “Birbirinizin gizlilerini araştırmayın.”; “Kendinize ait olmayan evlere sahiplerinden izin almadan girmeyin.” (Nur, 24/27); “Ergenliğe eren çocuklarınız, yanınıza gelmek istediklerinde her vakit izin istesinler.” (Nur, 24/59) diyor. Özel hayatın dokunulmazlığı ile ilgili en ince ayrıntıları açıklıyor. Aile fertleri arasındaki ilişkilerin bile sınırlarını belirliyor.
Evlere, gizlice kameralar ve işitme cihazları yerleştirmek, elde edilen bilgileri zamanı geldiğinde kullanmak, şantajcıların işidir. Bir kötülüğün gizlice bulunup deşifre edilmesi, sonuç olarak herkesin zararınadır. Deşifreci kazandım sanır, fakat belki en zararlı çıkacak olandır. Ne demişler: “Gülme komşuna, gelir başına.”
Peki bu yakınlar, akrabalar, arkadaşlar, komşular niye birbirlerinin eksiklerini araştırmadan ve bunun lafını etmeden duramazlar? Hatasız kul mu olur? Yapılan hataları hoş göreceğimize, üstünü örteceğimize, mercekle kusur arıyor onu dünya âleme ilân ediyoruz. En büyük suçlardan biri olan zina suçunda bile, suçlamayı yapandan 4 şahit getirilmesi isteniyor. Bunun hikmeti niçin düşünülmüyor. En küçük bir yanlışlık bile sorumsuzca dile getiriliyor. Sakın bu tiynetteki kişiler kendi kusurlarını gizliyor olmasınlar.
Çinli düşünür ne güzel söylemiş: “Akıllı insanlar fikirleri, orta zekâlılar olayları, geri zekâlılar başka insanları, zır cahiller kendilerini konuşur.”
Neden kusur araştırıp, başkalarını konuşarak geri zekâlılığı kabul ediyoruz? Neden iyilik dururken kötülük gözlemcisi oluyoruz? Neden Hz. İsa'yı kendimize örnek almıyoruz? Anlatılır ya: “Hz. İsa ve arkadaşları yolda giderken bir köpek ölüsüyle karşılaşırlar. Arkadaşları, “Ne de pis kokuyor!” diye söylenirken, O büyük Nebi: “ Ne de güzel dişleri var.” diyerek, o kötü ortamın güzelleşmesini sağlıyor. Neden bu güzel davranışlar bizim de ahlâkımız olmasın?
Neden: “Kusurları dillendiren kadar, onları dinleyen de günahkârdır.” Peygamber sözünü görmezden geliyoruz?
Kusurları araştırmaya ve dinlemeye zaman varsa, bu zaman niçin güzel işlerde kullanılmıyor? İşini ilerlet, bilgini artır. Dinini öğren. Kitabını öğren. Dünyayı tanı, kendini tanı, insanı tanı, doğayı tanı, yaratılmışları tanı, Yaratanını tanı. İyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini, doğruyu-yanlışı, dostu-düşmanı, geçmişi-geleceği öğrenmeye başla. Yeter mi zaman?
Üniversiteler, sağcı-solcu, ilerici-gerici, açık-kapalı diye öğrencilerinin peşine hafiye salacağına, araştırmayı bilim sahasında yapsa. Güvenlik kurumları kendi halkında kusur arayacağına, çağının gelişmelerine ayak uyduracak araştırmalara yönelse.
Siyaset kurumları, birbirlerine laf yetiştirme yerine,ülkenin kalkınmasını sağlayacak projeler üretse… Yeter mi zaman?
Yine de “vaktim var” diyorsan, Hz. Ali'nin sözü kulağımıza küpe olsun:
“Kendi kusurlarımı görmekten başkalarına bakamıyorum!”
|