Söz: Düşman Saflarına Oktan Önce Giden… Sinan Ayhan Sayı:
76 - Nisan / Haziran 2013
Sevgili düşmanım, senin adın amerika, ingiltere, rusya, israil ve daha nicesi olabilir, aslında sen teksin ve senin yüzüne hoş olmayan cümleler savurmak benim belagatim olsun; dünyayı strateji diye, çıkar diye bir cehennemin içine çektin, “sen sağol”, yaptıklarınla küfür içinde olmamanın, insaf sahibi olmamanın ne menem bir keyfiyet olduğunu anladık; daha beter saldır bize, bize daha beter ayak oyunları yap, sen yaptıkça bunları biz daha bir başka var oluyoruz, hükümlerimiz değişiyor, yaptığın oyunu en fazla bir defa gözden kaçırır gibi oluyoruz; sonra bize bir bağışlılık, bir kurgu hükmü geliyor, aklımız başka türlü çalışıyor ve her defasında senin ödünü patlatacak şekilde eskisinden daha güçlü oluyoruz, sen bizi zayıflatmak için ne olur bu ayak oyunlarına devam et; adam akıllı düşünmeyi, en ayrıntı ölçüyü hesaplamayı sayende öğrendik, özneler arası anlamın inşasını öğrendik, öğrendik, “Allah’ın bütün kelimeleriyle”, bir türlü devrilemez olduğumuzu öğrendik…
Can mı çekişiyor bir kımıltı, zayıflık, tizlik; kemikleri sayılır bir ıssızlık… Aslında bir kitap gibi açılır yeni bir zaman, yeter ki başlangıç diye bir tetiğin olsun; bıkmak kurtuluş olur, yere bir kül bıraktığında, bir çiçeğin külü, güneşe doymaktır… Omuzlarımdan bir can sıçrıyor, ayakkabılarını düşürmüş bir kanguru misali; omuzlarımdan bir yer yarılıyor; bir beniz beni yutkunuyor tenimde, bir kâğıdın üstünde can mı çekişiyor kımıltı, bir yazı gelip bir vahşetin üzerine mi oturuyor, ne zarif şeymiş bu, kelimelerde acı çekmek…
“…basit müşküldür…”; bir “everest”im kaldı mı; bu çivi bu çarmıha saplanmaz… Bir yumurta kabuğuna önce kıvrılmak için miydi bütün deri değiştirmeler; mevsim kalmadı, hiç bir dokunma tonu kalmadı; büyük istila başlıyor… Yüze yükselecek bir kan yok artık, cephe kendi yeryüzü kabuğuna kadar geriledi, konuşmak para etmez, tek silah tırnaklar… tırnaklar ki dünyanın dikiş izleri… tutunacak başka bir iz yok…
Dünya doğruluk hükmünde kendine bir şekil vermeye çalışıyor; bu değişik yönlere savrulmalar da bir çilenin eseri, topyekûn tek bir kafa olarak dünya geleceğini düşünüyor; biz diyoruz ki toplu tarzlar ve üsluplar içinde en seçkin, en üstün zekâyla düşünsün, sense sevgili düşmanım bütün işleri sulandırıyor, işi paraya pula getiriyorsun, insanlığın ortak mirası bunlarla kurulmadı, kalıcı değerler, insani değerlerdir, insani değerleri yıkman bizim için bir kötü son halini tetikledi, biz bu kötü halden sakınmak istiyoruz ve insanlık namına söylenen her söze kulak vermek istiyoruz; bu durumda her sözün hikmeti ölçüsünde hakkı var, bir gelecek kuruluyor, bu gelecek içinde bizim de “üstün bir üslubumuza” bağlı sözlerimiz var, sen bizi ne kadar zayıf görmek istesen de, bizdeki karakter ortak bir yaşam üzerine kurulu, biz cümlemizi böyle kuruyor, senin çelmelerine de paye vermediğimizi ilan ediyoruz, senin işin bitmiştir, bu sağlam cümle örgüsü dünya kursağına girdikten sonra, sana ait hiç bir ters ve düze yaşama hakkı kalmadı…
|