Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2056 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Oruç
Kürsü Mümin-Kâfir

  Sayı: 78 - Ekim / Aralık 2013

ORUÇ

Kâfir – Haydi, orucun manevî faziletlerine de inanalım! Fakat bir zamanlar olduğu gibi, alenen oruç yiyenleri suçlandıran bir cemiyet ölçüsüne taraftar olunabilir mi?

Mümin – Alenen namaz kılmamak diye bir şekil tasavvur edebilir miyiz? Edemeyiz! Zira namaz, ancak kılındığı zaman eda edildiği belli olan, yani müspet icra şekli ile, ancak icrası anında meydana çıkan bir ibadet nev'idir. Oruçsa tamamiyle aksi… Oruç, tutuluşu ile değil, alenen yenilişi ile, menfi tarafından, bir riayetsizlik anında belli olur. Onun içindir ki, bu riayetsizliği belli eden şahıs, günahının üstünde, bütün müminlere ve müminlerin bağlı olduğu esaslara karşı, istihkar ve istihfaf tavrı takınmış olma vaziyetine geçer. Böyle bir vaziyette olmayı da değil bir Müslüman, terbiyeli bir Yahudi, bir Hristiyan, bir putperest, bir Allah'sız bile kabul edemez. Gördünüz mü, şahıs hürriyeti ile başkalarının hakkına tecavüz etmemek arasındaki incecik hududu? Bu hududu ve inceliği, yalnız bizim memleketin tersinden yobazlarına anlatamazsınız! Var mı bir cevabınız?

Kâfir – Doğrusu, birden bire cevap bulamıyorum! Ama öyle hissediyorum ki, oruç tutmadığı halde kendisini oruçlu göstermenin hali, onun gizlice yiyenin durumundan daha samimi olsa gerek…

Mümin – Oruç tutmayıp da kendisini oruçlu göstermek diye bir hal yoktur; sadece cinayetini ortaya dökmemek diye bir hayâ edası vardır. Zira oruçlu olduğunu göstermek zaten esasında mümkün değildir. Samimiyet dediğiniz de bu edanın idrakindedir. Öbürü samimilik gayretiyle düşülen katmerli riya tavrı…

Kâfir – Kah, kah, kah! Olur şey değil yahu! Siz artık büsbütün sapıtıyorsunuz!

Mümin -  Asıl sapıtan, cevaptan aciz kalandır! Allah'ın bilmediği, görmediği, zapt ve ihata etmediği şey yok… Böyle olunca bazı günahları, alenîlik plânına çıkarmamak, onları Allahtan gizlemek mümkün olmadığına göre Allah'ın kullarına tahsis ettiği izhar plânından gizleme suretiyle yine Allah'a karşı bir haya ifade eder. Tasavvufta “Hakkın zahirî halk, halkın batını Hak…” sözü, işte bu sırra işaret… Halkın suratına çarptıkları bir hadise, batın yoluyla yine Hakka gider; ve Hakkın zâhirine karşı insan bütün edep ölçülerini halka göre tayin eder. Yoksa halk, tek başına ve yalnız kendi manasından ibaret olarak hiçbir zaman gaye değildir. Haktan utanmayan halktan da utanmaz. Bir insanda, bol bol günah yaptığı halde onu halktan saklamış olmak, saklamaya mecbur olmak ukdesi de o kadar büyük bir ıstırap doğurur ki, nihayet ahlâk ve samimilikten ibaret İslâm ruhu onda hiçbir günaha kudret bırakmaz. Yahut, günah yaptıkça utancından gözlerini topraktan ayıramaz. Yoksa, Hristiyanlıktaki alenî günah itirafı, Müslümanlıkta, o günah üstüne ayrıca bir günah bindirir ve ayrıca, insan, günahiyle böbürlenmiş olmak gibi en feci vaziyete düşürür. İşte, zaten kulun kula karşı takındığı bu pervasızlık tavrıdır ki, neticede Allah'a karşı isyan ve korkusuzluk ifadesi olur ya… Yine mi anlamıyorsunuz?

Kâfir – İnsanı öyle içinden çıkılmaz vaziyetlere getiriyorsunuz ki, onda anlamaya yer bırakmıyorsunuz!

Mümin – Asıl siz kalbinizde imana yer bırakmadıkça anlamaya yer bırakmamış oluyorsunuz…

 

HACC

Kâfir –Siz beni hiç konuşturmuyorsunuz ki!.. Nerede kaldı adalet?..

Mümin –Buyurun, konuşun, son kelimenize kadar dinleyeceğim.

Kâfir –Cevaplarınız evvelden malûm… Namaz ve Oruçtan sonra Hacc ve Zekâtın da sonsuz nimetlerinden ve sayısız faziletlerinden bahsedeceksiniz…

Mümin –Dikkat ederseniz bu ulvî vazife bahsinde bana bir fırsat düşmeden siz aksini yapıyorsunuz; ben de sadece size cevap yetiştirmekle kalıyorum. Yani, Hacc ile Zekât aleyhinde de söyleyecekleriniz mi var?

Kâfir –İşte bilemediniz! Bilakis, Müslümanlar arasında uzak ve yabancı toplulukları bir araya getirmek ve her türlü ruh ihtilâtlarına meydan vermek bakımından Haccın pek büyük faydaları olduğunu kabul edebilirim. Zekâta gelince, onu, bugünkü kapitalizma ve liberalizma rejiminin en zalim tarafını ve dahhameleşmiş sermaye saltanatını tedavi edecek kıymette görüyorum. Sadece Zekât sayesindedir ki, kapitalizmanın kötü tarafı gider ve iyi tarafı kalır, sosyalizmanın da iyi tarafı kalır ve kötü tarafı gider kanaatindeyim. Zaten İslâmiyet düşmanlarından hiç kimse, Hacc ve Zekâtı methetmekten başka bir şey yapmamış ki…

Mümin -Bitti mi sözünüz?

Kâfir –Evet…

Mümin –Sizin Hacc ile Zekâttan anladığınız da, onun kışrına ait ve artık göz kamaştıracak kadar belli bir iki kıymetin, görülür gibi olması kadar bir şey… Yani bunların da aslında ne olduğunun farkında değilsiniz!

Kâfir –Size yaranmak da kabil olmuyor!

Mümin –Gaye, şahıslara değil, hakikate yaranmaktır. Siz mücerret ruhları şunun için anlamıyorsunuz ki, Hacc ile Zekâtı değerlendirmeye çalışırken, hala ve daima, kapitalizmanın kötü tarafını atıp sosyalizmanın iyi tarafını alacak bir vasıta düşünüyorsunuz.

Kâfir –Yani, eşya ve hadiseler arasında kıyas ve münasebet alemi de mi yasak?

Mümin –Davaları öyle bir yakınlık noktasından mütalâaya alışmalısınız ki, orada bütün hak ve hakikat tecelli edebilsin; ve asli hiçbir şey başka bir şeyin vasıtası ve peçesi olmak vaziyetinde kalmasın…

Kâfir –İslâmın dünya çapında bir muhasebesi olamaz mı?

Mümin –Olur… O da şudur: Kapitalizma ve sosyalizma, nazizma ve liberalizma, materyalizma ve idealizma, alemde dava ve aks-i dava halinde kaç mezhep, cereyan ve istikamet varsa, hepsinin talip olup da vasıl olmadığı hakikat İslâmlıktadır. Bunu böyle söyleyebilir misiniz?

Kâfir –Asla! Siz benim bazı İslâmî esaslar üzerindeki takdir hissimi de baltalıyorsunuz.

Mümin –İslâmlıkta ya olmak, ya olmamak vardır. Yarımın bizce sıfırdan farkı yoktur. Ya hep, ya hiç…

Kâfir –Hacc, İslâmın üzerinde münakaşa ve mücadeleye girişmemiz imkânı olmayan bir buluştur.

Mümin –Devam, devam!..

Kâfir –Bir kere, o yeri elinde tutan, yollara ve yol vasıtalarına hakim olanlar için büyük iktisadî faide…

Mümin –Sonra, sonra?

Kâfir –Sonra, İslâm alemine mensup binbir milletin birbiri içinde kaynaşması ve büyük kütleler doğurması bakımından içtimaî faide…

Mümin –Daha sonra, daha sonra?

Kâfir –Daha sonra, bir araya gelen bu kütlelerin, birbirinin ruh ve meşrep, tecrübe, usul, adet ve an'anesini tetkike imkan vermesi bakımından harsî faide…

Mümin –Dahası var mı?

Kâfir –Bu kadar ama, ararsam daha da bulabilirim. Seyahat, yol, müşahede ve binbir yenilikle temas bakımından da fikri ve ruhi faide…

Mümin –Bu son madde, harsî faideye girer. Başka söyleyecekleriniz?

Kâfir –Siz İslâmın methedilişine de zemmi kadar kızıyorsunuz! Daha ne istiyorsunuz ki?

Mümin –Sadece gerçek imanı istiyorum! Haccı, evvelâ, buluş tabiriyle değil, emir tabiriyle ifade etmeli… Evvelâ ibadet, sonra ferdî ve içtimaî faide fikri… Hacc bütün bu saydığınız madde kıymetlerini maiyetine almış olarak, fani dünyanın tükenip ebedi alemin başladığı sınır noktası üzerinde ve etrafında, uzak mesafeler aşarak gelmeyi ve halkalanmayı emredici büyük iştir ve zaten lûgat manası da budur; “Büyük iş” Bu büyük işte, maddî hareketiyle manevî hareketi mezceden ve en büyük manayı madde ve harekete döken bir sır vardır ve bütün kıymet bu sırdadır. Gerisi, maiyet kelimesiyle ifade edilebilecek tabi kıymetler… Anladınız mı?

 

Kâfir –Anlayamadım! Tâbi kıymetlere evet, “sır” kelimesi içinde anlaşılmaz haline getirdiğiniz metbu kıymete hayır!

Mümin –Sizin “anlaşılmaz” bulduğunuz şeylere karşı tavrınızı öyle anlıyorum ki… Eliyle ancak dış şekli muayene edebilen köre rengi anlatabilir misiniz?.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Elveda... - Sayı 82
Kelime... - Sayı 81
Zina - Sirkat... - Sayı 80
Zekât... - Sayı 79
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591452
 Bugün : 1993
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630760
 Bugün : 407
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim