Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3827 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ystanbul da Ystanbul
Mücahit Koca

  Sayı: 52 - Nisan / Haziran 2006

Aziz Dost Merhum Ömer Kaya’nın Aziz Hatırasına..

İnsan, yaratılış gayesine hizmet ettiği ölçüde bir anlam taşır. Müslüman da bu anlama uygun olarak kuracağı düzende huzur bulacağını çok iyi bilirdi. O, savaşı da bunun için yapar, barışı da. Kur’an ve Sünnet, onun için bu bakımdan çok önemlidir. Çünkü bütün geleceğimizin plânı ve programı burada saklıydı.


Sevgili Peygamberimiz ile başlamış olan açıklama ve örnek, varisleriyle bugün de sürüyor.


Lâyık olmak istiyorsak, sapmadan ve saptırmadan sahih bir yorumla biz de ecdadın yaptığı gibi yapalım. Öncelikle çalışmaya ruhsat olandan başlayalım, giderek her türlü çile ve gözyaşını göze alarak örnek olan azimet yoluna girelim.
İslâm’da azimet, diyoruz; bunu; “Aydın Müslüman,” hayatının bütününe mutlaka yaymamız gerekir. Yayınca da; oruçta ve susmadaki azimetten, iş başarmadaki azimete kadar her çileyi göze alarak zirveye tırmanmamız ve önümüzde de bunun bizde en kâmil örneği olarak İstanbul Fethi’ni görmemiz gerekir.


Bunca konuşan ve yazanlarımıza bakıyorum da malûmatfuruşluktan öte dişe dokunur bir şey bulamıyorum. Nedeni, bildiklerini ve yaptıklarını içselleştirememeleri... Amaç, büyük bir sorumlulukla iyiliklerde yarışmak olmalı... Eğer iyiliklerde yarışma olmasaydı, bu çetin yolda ölüm bu kadar sıcak karşılanabilir miydi?


Ne zaman büyük işler başarmış birisini görsem ve duysam aklıma ilk gelen hep onun millet, devlet ve medeniyet ülküsü olmuştur. Bu ülkü kimi İstanbul’un Fethi kadar İslâm’ın geleceği ile ilişkili ve kutlu; kimi de Haçlı Seferleri ve sömürgecilik gibi Hıritiyanlığın kalleş yüzü ile ilişkili.
Artık bakmasını ve görmesini bilenlerce gün ışımıştır.


İslâm, ne kadar dünyayı imara adaysa; Batı ve ait olduğu medeniyet o kadar yıkmaya aday!.. En son Irak’ta ve Afganistan’da demokrasi gibi gösterilenler, aslında en büyük yıkım değil miydi?


Benim gibi yaşı altmışa merdiven dayamış birisi, olanlar hakkındaki sayısız sorulara verilen cevabı duydukça çıldırmasın da ne etsin? Kendim adına hayatımın bir döneminde azimet yerine, genelin yaptığı gibi ruhsatla iktifa edip; tembellikle kaybettiğim şeyleri şimdi hatırlamam çok acı oldu.


Bir dönem İslâmî önceliklere göre birlikte kavga verdiğim nice arkadaşım artık benimle değil... Bir kısmı ebedî âleme gönüldaşlarının alkışlanacak şehadetiyle göçerken, bir bölümü de hiçbir iyiliğe imza atmadan sessizce dünya defterini kapadı, gitti.
Herkesin nasibine Osman Gazi’ye Osmanlı gibi devlet, Fatih Sultan Mehmet Han’a İstanbul gibi şehir, Mevlâna’ya Mesnevi gibi kitap, Sinan’a Süleymaniye ve Selimiye gibi cami, Hafız Osman’a hattatlık, Itrî’ye bestekârlık gibi sanat, velhasıl Battal gazi’ye kahramanlık, Koca Yusuf’a pehlivanlık, Rabia Hatun’a kadın velilik gibi büyük bir nasip düşmeyebilir.


Benim gibi bazıları ise nelerle karşılaşacağını bilmeden dünyada hâlâ ya gafil yaşıyor yahut hayatta oluşunu nimet bilip; son günlerini canavarın ağzından çekip almak için savaşıyor.


Ben, bir yazımda; “İki Üstad Bir Usta,” diye andığım, “Üstad,” dediğim Necip Fazıl ile Sezai Karakoç ve “Usta,” dediğim Nuri Pakdil’i çok okudum. O dönem İslâmcılarının yanına İstanbul’un Fethi’nin dün ve bugün için taşıdığı anlamı her vesile ile konu eden Üstad Necip Fazıl’ın; “Büyük Doğu” dergisi, kitapları, Sezai Karakoç’un “Diriliş” dergisi, kitapları ile Nuri Pakdil’in o ünlü “Edebiyat” dergisi ve kitapları mutlaka gelir ve yerini alırdı.


Bizler, “Kardelen”in Üstad Necip Fazıl ile yaptığı gibi kurtuluşumuzun yol haritasını bu üstad ve ustalarla çizer; “Sevgili gençler, bunun dışındaki yollarda oyalanıp, sakın yeteneklerinizi köreltmeyin,” mesajını hem kendimiz alır, hem de çevremize aktarırdık. Almayı bırakın; 553. Fetih Yıldönümü’nü kutladığımız günlerde; “İstanbul’da İstanbul,” der, kimimiz çocuğunun adını; “Fatih,” koyarak, kimi; “Ulubatlı Hasan,” olmaya özenerek çalışırdık.


Şimdilerde İstanbul’un Fethi üzerinde çok düşünülmeli... Büyük bir sorumlulukla çalışmakla ilimde İslâm’ın yüzakı Gazalî, şiirde Büyük Sûfî Mevlâna, Hafız, Fuzulî, musikîde Itrî, Dede Efendi, Hüsn ü hatta Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, mimarîde Mimar Sinan, minyatürde Nigâri vb. yetişecek; yeni fetihlere giden yol açılacaktı.


Hep günü kurtaran politikalarla bizi uyutanlar, aslında İstanbul’un Fethi ruhuna ve ülküsüne yabancı olanların tezgâhından geçenler değil miydi? Nerede asıl fethi önce kendinde başaranlar, hattâ azimetin kutlu bayrağını Ulubatlı Hasan gibi burçlara dikenler ve nerde Selâhaddin Eyyûbî gibi Haçlı kalabalığını kutsalımız Kudüs’e sokmayanlar?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Kasym    
Yorum : Bu dergide sürekli yazıyor olmanıza seviniyorum.Allah devamını da nasip etsin





 
Mistik dağcılık hikâyesi... - Sayı 77
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 76
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 75
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 74
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717158
 Bugün : 288
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656089
 Bugün : 2
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim