Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2059 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Görselde kalan batılılaşma
Hasan Tülüceoğlu

  Sayı: 84 - Nisan / Haziran 2015

Savaş meydanlarında yenilgileri tatmaya başladığımızda asırlardır üstün olduğumuz Batıya karşı eksiye doğru bir gidişimizin söz konusu olduğunu sezmeye başladık. Meydanlarda karşımızda dayanamayan Avrupalılara artık biz dayanamaz olmuştuk. İyi de neden böyle olmaya başlamıştı? Akil devlet yöneticileri bu gerçeği düşünüp araştırmaya başlamışlardı. Elbette bunun en makul yolu Batıyı bizzat gidip yerinde tanımaktı.

Bu amaçla bu görevi en iyi yapabilecek kişi hassas incelemeler sonucu en doğru olarak tespit edilecekti. Yirmisekiz Çelebi Mehmet bir devlet maiyetiyle Avrupa’ya Osmanlı devlet tarihinde ilk defa elçi olarak gönderilecekti. Yirmisekiz Çelebi Mehmet kırk kişilik maiyetiyle Fransa’ya üst düzey elçi olarak gönderilmiştir. Deniz yoluyla başlayan bu yolculuk karayoluyla dönüşle yaklaşık bir yıl sürmüştür.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Fransa’da gördüklerini objektif olarak ayrıntılarıyla ‘sefaretname’ adıyla kaleme almıştır. Bugünkü anlamda ilk elçilik görevini yerine getiren elçimizin bu ziyareti tarihimizde bir ilk ve kaleme aldığı ‘sefaretnamesi’ oldukça önemlidir. Burada Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi hatırlansa da Evliya Çelebi anlatılarında abartı ve mübalağaya girmiştir.

Salgın hastalıktan dolayı karantina uygulamasından, bu sebeple yetkililerle uzun süre görüşemediklerinden, onların bundan dolayı kendilerine karşı kibarca özür dilemelerinden yolculuk anlatılırken bahsedilir. Bunu Osmanlı bildiği halde karantina üzerinde durulur ve karşı tarafın topyekün bu uygulamaya verdikleri önem dikkatlere sunulur.

Kadınların sosyal hayatta yer almalarına ve her kesimden insanın kadınlara kibarlığında ötesinde saygılı davrandığına vurgu yapılır.  Kadınların grup grup onları görmek için ziyarete gelmelerinden ve Fransa’nın bir çeşit ‘kadın cenneti’ olduğundan bahsedilir.

Yapılan kanallarla gemi yolculuğundan, açılan tünellerden bunların yapılış ve işleyişinden deniz taşımacılığına sağladığı kolaylıklardan övgüyle bahsedilir. İlk defa gözlemledikleri  med-cezir özenle anlatılıp Bordo kalesi, kalenin düzen, nizam ve güzelliği ile bahçesinde yetiştirilen lale ve benzeri çiçeklerden söz edilir.

Ziyaret ettikleri şehirlerde yetkililerin onları karşılamaları ve halkın sıcak ilgilerinden özellikle bayanların onlara olan aşırı ilgi ve hayranlıklarından; Sen nehri ve kıyısında kurulan saraylar ve bahçelerden, birbirine geçmiş ağaçlar ve ağaçlı yollardan hayranlıkla bahsedilir.

At ve at arabalarının güzelliğinden Paris’teki evlerin düzen ve intizamından düzenli sokaklarından bahsedilip Kral’la görüşme anlatılır. Kralın karşısında saygınlıklarını koruyup aynı şekilde Kral’a gerekli saygıyı gösterdiklerinden, elçilik görevi gereği mesaj ve mektupları resmi anlamda sunduklarından, kralla çıkılan av partisi ve ormanın düzenlenmiş olmasından bahsedilir.

Hastane ziyareti, doktorların teçhizatı ile eczane ve burada billur şişelerde bulunan ilaçlar ve ilaç imalatından, farklı kalite ekmek üreten fırından, yemekhane ve düzenli kurulan sofra ve yemek yapmada kullanılan aletler ve düzenliliğinden dem vurulur.

Sarayların görüntü ve ihtişamından, saray bahçelerinin harika güzellik ve intizamından, en çok yetiştirilen çiçeklerden, birde kaleleri savunma amacıyla hemen tüm kalelerin yapılmış maketlerinden bahsedilir. İlk defa izledikleri operadan ve devamında Kral adına Kral’la birlikte bulundukları operanın güzelliğinden, havuzlar ve ilk defa gördükleri fıskiyeler anlatılır.

Versay sarayından önce havuzlarla donatılmış, fıskiyeleri fışkıran, simetrik ağaçlarla süslenmiş saray bahçesi anlatılır. Diğer saraylar ve sarayların iç güzelliği hatta intizamlı ve süslü yapılmış ahırlarda itinayla anlatılır. Tıp öğrencileri için kurulan ameliyathane, hayvan kadavralarından oluşan uygulama odası ve her çeşit ilacın bulunduğu eczahaneden, kilim atölyeleri ve kurulan tezgahlardan, Sen nehrinin güzelliğinden ve üzerine yapılan oldukça çok köprüden, Paris sokaklarının düzen ve intizamından bahsedilir.

Özelikle Fransız kadınların iftar ve teravih merakları ve onları hayranlıkla seyretmeleri anlatılırken,  gittikleri rasathane ve buradaki alet ve cihazlar ile bunlarla yapılan ölçümlerden, dış görüntüsü ayrıntıyla tarif edilen dürbün ve bununla Ay ve Venüs’ü seyretmelerinden bahisle İstanbul’a ulaşılıncaya kadar karayoluyla dönüş anlatımıyla sefaretname sona erer.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Osmanlı güç, asalet ve saygınlığını bu seyahatinde Fransa devlet adamları, üst düzey yetkilileri ve Kral’a karşı korur. Yani henüz Batı kompleksine girmediğimiz günlerdir. Bu bakış, anlatılarına da yansımış ve bina ve bahçe güzellikleri dışında çokta fazla hayranlığa girmemiştir.

Ancak Yirmisekiz Çelebi Mehmet,  gördüklerinin nasıllığının ardına pek düşmemiş yani işin künhüne vakıf olmak gayretinde pek olmamıştır. Rasathane, ameliyathane, eczahane, kanallar, havuzlar, fıskiyeler, saraylar nasıl, ne şekilde yapılmış; bu ayrıntılara inmez. Gördüklerini ve güzellikleri anlatır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet’in bir yıllık elçiliği sonrası dönemde, savaşlarda yenilgiler devam edince askeri tedbirlerle batılılaşma başlar. Batıdan getirilen öğreticiler devamında kurulan batı tarzı askeri okullar ve daha sonrasında batıya gönderilen öğrenciler askeri alanda başlayan batılılaşma idi. İlk batılılaşma uygulamalarımız bu alanda da görselin pekte ilerisine gidemedik.

Dönüşte padişaha sunduğu ‘sefaretname’de anlatılan saray,  bağ ve bahçelerin, Osmanlı devlet yetkililerince aslında kötü birer taklitleri İstanbul’da yapılmaya başlanır. Bu seyahat sonrası Osmanlı devlet erkanının değerlendirdiği en mantıklı yatırım matbaa olmuştur. Matbaanın yanı sıra kurulan kütüphaneler ve batılı bazı eserlerin ilk defa Türkçeye tercümesi doğru yapılan işlerdi. Rasathane, uygulamalı ameliyathane ve zengin Fransız eczanesi asıl dikkat çekmesi ve çözülmesi gerekenlerdi.

Maalesef gösteriş  ruhumuz, görsele vurgunluğumuz, bu ilk batılılaşma hareketlerinde daha işin başında görsele takmıştı bizi. Ve hepte bu minval üzere sürdü gitti. Halada devam ediyor. 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Göbeklitepe’de Hz. İbrahi... - Sayı 124
İslâmcıların kültürelsizl... - Sayı 89
Batılılaşmada mündemiç di... - Sayı 88
Babel'de doğuya bakış... - Sayı 87
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15720468
 Bugün : 3599
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656527
 Bugün : 440
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim