Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2025 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Görselde kalan batılılaşma
Hasan Tülüceoğlu

  Sayı: 84 - Nisan / Haziran 2015

Savaş meydanlarında yenilgileri tatmaya başladığımızda asırlardır üstün olduğumuz Batıya karşı eksiye doğru bir gidişimizin söz konusu olduğunu sezmeye başladık. Meydanlarda karşımızda dayanamayan Avrupalılara artık biz dayanamaz olmuştuk. İyi de neden böyle olmaya başlamıştı? Akil devlet yöneticileri bu gerçeği düşünüp araştırmaya başlamışlardı. Elbette bunun en makul yolu Batıyı bizzat gidip yerinde tanımaktı.

Bu amaçla bu görevi en iyi yapabilecek kişi hassas incelemeler sonucu en doğru olarak tespit edilecekti. Yirmisekiz Çelebi Mehmet bir devlet maiyetiyle Avrupa’ya Osmanlı devlet tarihinde ilk defa elçi olarak gönderilecekti. Yirmisekiz Çelebi Mehmet kırk kişilik maiyetiyle Fransa’ya üst düzey elçi olarak gönderilmiştir. Deniz yoluyla başlayan bu yolculuk karayoluyla dönüşle yaklaşık bir yıl sürmüştür.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Fransa’da gördüklerini objektif olarak ayrıntılarıyla ‘sefaretname’ adıyla kaleme almıştır. Bugünkü anlamda ilk elçilik görevini yerine getiren elçimizin bu ziyareti tarihimizde bir ilk ve kaleme aldığı ‘sefaretnamesi’ oldukça önemlidir. Burada Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi hatırlansa da Evliya Çelebi anlatılarında abartı ve mübalağaya girmiştir.

Salgın hastalıktan dolayı karantina uygulamasından, bu sebeple yetkililerle uzun süre görüşemediklerinden, onların bundan dolayı kendilerine karşı kibarca özür dilemelerinden yolculuk anlatılırken bahsedilir. Bunu Osmanlı bildiği halde karantina üzerinde durulur ve karşı tarafın topyekün bu uygulamaya verdikleri önem dikkatlere sunulur.

Kadınların sosyal hayatta yer almalarına ve her kesimden insanın kadınlara kibarlığında ötesinde saygılı davrandığına vurgu yapılır.  Kadınların grup grup onları görmek için ziyarete gelmelerinden ve Fransa’nın bir çeşit ‘kadın cenneti’ olduğundan bahsedilir.

Yapılan kanallarla gemi yolculuğundan, açılan tünellerden bunların yapılış ve işleyişinden deniz taşımacılığına sağladığı kolaylıklardan övgüyle bahsedilir. İlk defa gözlemledikleri  med-cezir özenle anlatılıp Bordo kalesi, kalenin düzen, nizam ve güzelliği ile bahçesinde yetiştirilen lale ve benzeri çiçeklerden söz edilir.

Ziyaret ettikleri şehirlerde yetkililerin onları karşılamaları ve halkın sıcak ilgilerinden özellikle bayanların onlara olan aşırı ilgi ve hayranlıklarından; Sen nehri ve kıyısında kurulan saraylar ve bahçelerden, birbirine geçmiş ağaçlar ve ağaçlı yollardan hayranlıkla bahsedilir.

At ve at arabalarının güzelliğinden Paris’teki evlerin düzen ve intizamından düzenli sokaklarından bahsedilip Kral’la görüşme anlatılır. Kralın karşısında saygınlıklarını koruyup aynı şekilde Kral’a gerekli saygıyı gösterdiklerinden, elçilik görevi gereği mesaj ve mektupları resmi anlamda sunduklarından, kralla çıkılan av partisi ve ormanın düzenlenmiş olmasından bahsedilir.

Hastane ziyareti, doktorların teçhizatı ile eczane ve burada billur şişelerde bulunan ilaçlar ve ilaç imalatından, farklı kalite ekmek üreten fırından, yemekhane ve düzenli kurulan sofra ve yemek yapmada kullanılan aletler ve düzenliliğinden dem vurulur.

Sarayların görüntü ve ihtişamından, saray bahçelerinin harika güzellik ve intizamından, en çok yetiştirilen çiçeklerden, birde kaleleri savunma amacıyla hemen tüm kalelerin yapılmış maketlerinden bahsedilir. İlk defa izledikleri operadan ve devamında Kral adına Kral’la birlikte bulundukları operanın güzelliğinden, havuzlar ve ilk defa gördükleri fıskiyeler anlatılır.

Versay sarayından önce havuzlarla donatılmış, fıskiyeleri fışkıran, simetrik ağaçlarla süslenmiş saray bahçesi anlatılır. Diğer saraylar ve sarayların iç güzelliği hatta intizamlı ve süslü yapılmış ahırlarda itinayla anlatılır. Tıp öğrencileri için kurulan ameliyathane, hayvan kadavralarından oluşan uygulama odası ve her çeşit ilacın bulunduğu eczahaneden, kilim atölyeleri ve kurulan tezgahlardan, Sen nehrinin güzelliğinden ve üzerine yapılan oldukça çok köprüden, Paris sokaklarının düzen ve intizamından bahsedilir.

Özelikle Fransız kadınların iftar ve teravih merakları ve onları hayranlıkla seyretmeleri anlatılırken,  gittikleri rasathane ve buradaki alet ve cihazlar ile bunlarla yapılan ölçümlerden, dış görüntüsü ayrıntıyla tarif edilen dürbün ve bununla Ay ve Venüs’ü seyretmelerinden bahisle İstanbul’a ulaşılıncaya kadar karayoluyla dönüş anlatımıyla sefaretname sona erer.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Osmanlı güç, asalet ve saygınlığını bu seyahatinde Fransa devlet adamları, üst düzey yetkilileri ve Kral’a karşı korur. Yani henüz Batı kompleksine girmediğimiz günlerdir. Bu bakış, anlatılarına da yansımış ve bina ve bahçe güzellikleri dışında çokta fazla hayranlığa girmemiştir.

Ancak Yirmisekiz Çelebi Mehmet,  gördüklerinin nasıllığının ardına pek düşmemiş yani işin künhüne vakıf olmak gayretinde pek olmamıştır. Rasathane, ameliyathane, eczahane, kanallar, havuzlar, fıskiyeler, saraylar nasıl, ne şekilde yapılmış; bu ayrıntılara inmez. Gördüklerini ve güzellikleri anlatır.

Yirmisekiz Çelebi Mehmet’in bir yıllık elçiliği sonrası dönemde, savaşlarda yenilgiler devam edince askeri tedbirlerle batılılaşma başlar. Batıdan getirilen öğreticiler devamında kurulan batı tarzı askeri okullar ve daha sonrasında batıya gönderilen öğrenciler askeri alanda başlayan batılılaşma idi. İlk batılılaşma uygulamalarımız bu alanda da görselin pekte ilerisine gidemedik.

Dönüşte padişaha sunduğu ‘sefaretname’de anlatılan saray,  bağ ve bahçelerin, Osmanlı devlet yetkililerince aslında kötü birer taklitleri İstanbul’da yapılmaya başlanır. Bu seyahat sonrası Osmanlı devlet erkanının değerlendirdiği en mantıklı yatırım matbaa olmuştur. Matbaanın yanı sıra kurulan kütüphaneler ve batılı bazı eserlerin ilk defa Türkçeye tercümesi doğru yapılan işlerdi. Rasathane, uygulamalı ameliyathane ve zengin Fransız eczanesi asıl dikkat çekmesi ve çözülmesi gerekenlerdi.

Maalesef gösteriş  ruhumuz, görsele vurgunluğumuz, bu ilk batılılaşma hareketlerinde daha işin başında görsele takmıştı bizi. Ve hepte bu minval üzere sürdü gitti. Halada devam ediyor. 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İslâmcıların kültürelsizl... - Sayı 89
Batılılaşmada mündemiç di... - Sayı 88
Babel'de doğuya bakış... - Sayı 87
Âmâk-ı hayal ve Osmanlı s... - Sayı 86
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15274361
 Bugün : 4448
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647165
 Bugün : 602
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim