Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1788 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Batılılaşmada mündemiç din karşıtlığı
Hasan Tülüceoğlu

  Sayı: 88 - Nisan / Haziran 2016

Batı’nın kendi kabuğunu Rönesans ve Reform hareketleriyle başlatılan uzun bir süreçte kırıp sosyal kültürel ekonomik sanayi ve teknoloji olarak dünya hâkimiyetine ulaşması, bir açıdan skolastik anlayışla ortaçağa saplanmasına neden olan Hıristiyanlık dinine, özelliklede din adamlarına karşıtlık temeline dayanır. Aslında burada karşıtlık ifadesi de tam doğru değildir. Hıristiyanlık dinini temsilen kilise, kendi kontrol etki ve konumunu korumak adına yeni gelişmelere dinî temele dayalı olarak başlangıçta karşı çıkmıştır. Toplumda müthiş otoritesi bulunan kilisenin küçük karşıtlıklarına rağmen Rönesans Reform hareketleri, aydınlanma ve modernizme ulaşılmıştır. Elbet bu süreçte kilise dışlanıp toplum dinsizleşmemiştir. Toplumda din yine hâkim, kilise etki etkinlik ve menfaatine yine sahiptir.

Kısaca özetlemeye çalıştığımız olayın bu boyutu bizim aydınlarımızda birazda Batı’nın asi ve günahkâr birkaç çocuğunun yönlendirmesiyle ‘din terakkimize mani olmuştur’ inancını doğurarak dini tamamen toplumdan uzaklaştırma ancak böylece maddî terakkiye yükselinebilineceği ideali ortaya çıkmıştır.

Jön Türklerle başlayan bu ideal son dönem Osmanlı toplumunda güçlü bir rüzgâr olarak esmeye başlar. Basın yayın kitaplar ve tiyatrolarla bu, topluma lanse edilmeye çalışılır. İkinci Abdülhamit’in Anadolu’ya yaydığı ‘batı tarzı eğitim veren okullar’ bu fikir sahiplerinin görüşlerini toplumun tabanına yaymalarında müthiş bir imkân sağlar. Abdülhamit’in iyi niyetine rağmen açtığı bu okullarda müthiş bir İslâm dini karşıtlığı ve hatta Abdülhamit düşmanlığı yapılır.

Bu okulların bu durumlarından dolayı ilk sosyologumuz Ziya Gökalp’ın babasının onun için ‘okursa dinsiz okumazsa da eşek olacak’ dediği söylenir. Endişe doğru çıkmıştır. Din karşıtlığının en büyük savunucusu Doktor Abdullah Cevdet intihar girişiminde bulunan öğrencisi Ziya Gökalp’ı tedavi etmiş ve kurşun izi olan alnına ‘haç işaretini’ andırır dikiş atmıştır. Elbet dinsiz olunmuyor, İslâm’a düşmanlık ve karşıtlık olarak devamında din ihtiyacı sonuçta Hıristiyanlığa sempatiyi doğuruyor.

Bu sempatiyi yine bu anlayışın güçlü isimlerinden Tevfik Fikret’te de görürüz. Şiirleri Hıristiyanlık sempatisi kokar. Bu yaklaşımla yetiştirdiği ‘oğul Halûk’ sonuçta Hıristiyanlık dinine girer. Hüseyin Rahmi mahalle ağzıyla yazdığı romanlarda inceden halkın dinî anlayış ve değerleriyle alay eder. Ahmet Mithat günümüzdeki araştırmacı gazeteci yaklaşımıyla toplum gerçeklerinden hareketle yeni bir toplumsal anlayış ortaya koymaya çalışır. Toplumu değiştirmede kitapların yetersiz olduğunu, o gün revaçta olan tiyatroların daha etkin olduğundan hareketle tiyatro oyunlarının yaygınlaşması gerektiğini söyler. Halid Ziya, Stendhal’a öykünürcesine yazdığı ‘Mai ve Siyah’ romanıyla anlatılarında dinin esamesinin bile okunmadığı bir toplum kurgulayarak toplumun ahlâkî değerlerini hümanist bir yaklaşımla âdetâ yok eder. Bu eser Osmanlı toplumunun taban değerlerini kaybederek değişiminde o kadar etkili olmuştur ki bu güçlü silâh günümüze de taşınarak en çok izlenen dizi olarak kullanılır. Demek ki toplumumuzda asil ve asıl bazı kökler hâlâ duruyor olmalı ki Halit Ziya’nın güçlü sosyolojik silâhı modernleştirilerek yeniden kullanılma ihtiyacı duyuldu.

Marks’ın ‘din afyondur’ sözü de bizim aydınlanmacılarımızca İslâm dinine uyarlanarak toplumu değiştirme adına iyi şekilde kullanılmıştır. Hıristiyanlık dini adına bazı açılardan bu söz makul olabilir ancak İslâm dini için afyon tabiri tamamen haksızlıktır.

Elbette  ‘pozitivist yaklaşım’ da aydınlanmacılarımız tarafından din karşıtlıklarını bilimsel olarak kullanmalarında büyük fırsat sağlamıştır. O gün toplumda yaygın eksik ve hatalı skolastik düşünceye dayalı dinî anlatımları da çok iyi kullanarak bilimsellik adı altında etkili bir din karşıtlığı yapılmıştır. Pozitivizmde deneysel bilgiler, mantık ve akıl esastır. Dünyanın yuvarlaklığı, gök cisimlerinin konum ve hareketleri, yağmur ve rüzgâr olayları vb. üzerine geleneksel dinî öğretinin eksiklerini, hatalı anlatımlarını fırsat bilerek bunu İslâm dini karşıtlığı olarak hatta birazda ‘tiye alarak’ kullanmışlardır.

Burada, ‘Osmanlı son dönemi Batılılaşma hareketinde bütün aydın ve münevverlerimiz din karşıtlığı anlayışına mı sahipti?’ doğal sorusu doğal olarak sorulur ve buna cevabımız elbette ki hayırdır. O halde onlar nerdeydi de din devleti Osmanlıda devlet imkânlarıyla diğerleri din karşıtı bir nesil yetiştirdi?

Bu sorunun cevabı olan dindar aydın ve münevverlerimizi başka bir yazımda ele alacağım.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İslâmcıların kültürelsizl... - Sayı 89
Batılılaşmada mündemiç di... - Sayı 88
Babel'de doğuya bakış... - Sayı 87
Âmâk-ı hayal ve Osmanlı s... - Sayı 86
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591357
 Bugün : 1898
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630711
 Bugün : 358
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim