Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2501 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Adâb-ı muaşeret kaideleri
Fatma Pekşen

  Sayı: 85 - Temmuz / Eylül 2015

Son sefer, Sibirya soğukları ile çöl sıcaklarının tam da ortasına düşen bir zaman diliminde gittik İstanbul’a. “Şunu mu alsam, bunu mu?” tedirginliğini bol bol yaşayarak valizimize bir şeyler tıkıştırdık. Aman biletler unutulmasın, kimliklerimiz evde kalmasın, telefon şarj cihazlarımız çantamızda olsun… Birçoğumuzun yaşadığı telâşlı hallerden birisi daha!

İtiraf edeyim; önemli hiçbir şeyimizi evde unutmadık. Gemiden alışveriş merkezine, otelden çay bahçesine kadar her yere gönül rahatlığıyla, sıkıntısız girip çıktık. Çünkü lüzum eden her türlü edevatı yanımıza almıştık.

Elbette ki en mühimini evde unutarak!

En mühimi mi? Söylesem mi şimdi? Utanarak, fısıldayarak söyleyeyim o zaman: Görgümüzü evde unutmuşuz.

Üstelik, kim tarafından satın alındı ise, 60’lı yıllardan kalma bir de Adâb-ı Muaşeret Kaideleri kitabına sahipken… Hasan Deniz isimli bir muhteremin kaleminden çıkma, hangi ülkede, erkeğe nasıl hitap edilir, kadına nasıl hitap edilir, hangi sofrada nereye oturulur, hangi hususi davette hangi çatal kullanılır, yemek müzikli ise nasıl dans edilir ve sair… Çokça da yararlandığımızı sanıyordum!!!! Özellikle de kadeh nasıl tutulur, kavalyeyle nasıl selâmlaşılır, kadınların eli nasıl öpülür filan.

(Yazının burasında küçük bir özür beyanında bulunmak zorundayım. Çokbilmiş arama motorunun buyurduğu üzere, mevzuunu ettiğim kitabın tam adı “En Yeni Muaşeret Kaideleri” imiş. Her neyse, evde bir yerlerde duruyor olmalı, epeydir kendilerini görmüyorum. Bazen kütüphanedeki kitapları bir yerlere gönderiyor, başkalarının da faydalanmasını istiyorum; lâkin bunu hiçbir kategoriye koyamamışım demek ki. Yahut da halen öğrenilecek şeylerim olduğunu hesap etmişimdir!!!!)

Tahmin ediyorum ki daha pek çok yayınevince, pek çok kere, batılısıyla doğulusuyla, en yeni muaşeret kaideleri kaleme alınmıştır. Yani, yeni tâbirle görgü kuralları. Pek çok da faydalananı olmuştur. İnsanoğlu yaşadığı müddetçe yenileri de yazılacaktır. Anadan atadan öğrenilen görgü kurallarını saymıyorum bile.

Şu bizim payitaht büyük şehir vesselâm. Ucu bucağı yok. Elbette yeniliklerinin de. Anadolu’nun tam da ortasından gelmiş zavallı bizler, köyden indim şehre misâli aval aval seyrederek tanıyoruz bu yeni cicileri. Meselâ, “Okunmuş gazete sepeti!”

Heyecanlanmamak mümkün mü? Hemen çantama davranarak not alıyorum bu mühim harekâtın ismini. Kürkçü dükkânına dönünce yazıvereceğim bunu. Adamlar neler icad etmişler de bizim haberimiz yok diyeceğim. Zaten adına Marmaray denilen icada binerek karşıya geçmek için inmişiz onca merdiveni. Daha doğrusu merdiven almış kendisi indirmiş bizi yerin kırk kat altına. Neredeyse mağma fokurtularını işiteceğiz kulağımızı zemine dayasak. Sağımızda solumuzda okunmuş gazete sepetleri. Büyük insanlar bunları düşünenler, büyük. Hem de büsbüyük. Her şehirde, her ilçede, her toplu yerde bulunmalı bunlardan. Bulunmalı ki ilmimiz irfanımız artsın.

İyi güzel de, birini kapıp okumak için bakınıyorum, hiçbirinde gazete yok! Ya, günü geçmiş gazeteleri orada bırakmayı ar sayan vazifeliler yenilerini koymak için eskilerini kaldırmışlar, ya da okuma gönüllüleri cici sepetler eskimesin diye içine bir tane bile koymamışlar. Gazete değil, broşür, tek satırlık ilan bile yok. İlerde dolar, okuma meraklısı halkımız da faydalanır temennisiyle bekliyoruz cin arabasının gelmesini. Geliyor da.

Âlimler ordusundan oluşan yolcuların arasına karışıp biz de âlimlik alâmetimizi, cep belâlarımızı elimize alıp bir yere sıkışıyoruz işte. (Benimki sadece saate bakmak, bir de arayan soran olmuş mu kabilinden garibim âletimin gönlünü almak. Henüz akıllısıyla tanışmadığım için âlimlikle uzaktan yakından alâkam yok.)

Aman Allah’ım! Bu ne tevazu, bu ne olgunluk! Bütün bilge kişilerin boynu önünde... Kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Bastonlar, poşetler, botlar, sandaletler en fazla gözlerine ilişenler. Dizlerden üst tarafını gören yok. Edep işte bu azizim, işte bu!

Cin arabamız, -eskiler bisiklete demiş olsalar da, yer altı treni de bir cin arabası işte- bizi ineceğimiz yerde bırakıyor. Diğer acelesi olanlara ayak uydurarak biz de atıyoruz kendimizi dışarıya. Gene o çokbilmiş merdivenler, yüzlerce kişiyi kulağına fısıldanmış gibi alıp çıkarıyor yerin yedi kat üstüne.

Dedim ya, köyden indik şehire misâli, attığımız her adımın tadına vararak hareket ediyoruz. Envai tür rengin hakkını vererek, telefonların müziğine kulak kabartarak, martı çığlıklarına tempo tutarak, köşe minderinin hakkını veren ağa edasıyla, yol ortasına kurulmuş bir amatör müzisyenin söylediğine eşlik ederek...

İşte ne oluyorsa o anda oluyor! Valiziyle, poşetiyle, çantasıyla, bastonuyla o kara merdivenleri birkaç dakikalığına işgal etmiş olanlar, tiz bir sesle irkiliyor: “Sol taraf! Cahil misiniz görgüsüz müsünüz? Neden orayı meşgul ediyorsunuz? Bilmiyor musunuz ki orası yürüyenler içindir.”

Herkes suspus. Biz zaten bir şey anlamıyoruz. Bir iki kımıldanan oluyor. Sert adımlı genç bir kız uzun siyah saçlarını savurarak yürüyen merdivenin sol tarafından hızlı hızlı çıkıyor. Üç beş adım sonra hepimiz de aynı yerdeyiz zaten. Görüş mesafemizdeki görgülü kızı, az sonra kalabalığa karışıp kaybediyoruz.

Görgü, cehalet kelimeleri kolkola girip fırıl fırıl dönmeye başlıyor beynimde. Okunmuş gazete sepetleri de, uzayıp giden raylar da, cin arabaları da hiçe dönüşüyor birden. O kara merdivenler bizi uzaya çıkarsa da insanlığımıza bir şey katmayacak demek ki diye geçiriyorum içimden.

Sibirya soğuklarıyla, çöl sıcaklarının ortasına düşen bu zaman diliminde öğrendiklerimle, öğrenemediklerimle kalakalıyorum. Bilmem ki diğer gelişlerimde bu yedi tepeli kent, dünyayı işgal eden bizlere daha neler öğretecek!


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Armudun Son Çiçeği... - Sayı 115
Cılga... - Sayı 112
Gönül hanım... - Sayı 110
Hastalığın adı ne?... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13171728
 Bugün : 892
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605433
 Bugün : 56
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 418
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim