Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1859 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

"Sırf saçı için severdim bu kızı" dedi şair
Pınar Vardar

  Sayı: 85 - Temmuz / Eylül 2015

Kadın bir resim gösterdi şaire; “Sırf saçı için severdim bu kızı” dedi şair.

Ne zaman kıraç topraklara yüzünü sürse, buhranlı seraplar görmeye başlardı kadın. Kapkara bir bulutun başucunda peydahladığını, kör kuyularda can teslim ettiğini görürdü.

Ölüm, dağların başında uğuldarken, gelincikler açıyordu uçurum diplerinde. Donuk mavi oyuklar vardı sarp yamaçlarında. Bir dokunsa nalân gözeneklerine, un ufak dökülecekti eteğine şahikasından.

Güneşe yüzünü döndü kadın. Aydınlandı renk renk. Ferahladı yüreği. Türküler çığırdı bileklerini oynatarak. Durdu sonra, diz çöktü. İki eliyle münkesir toprağı avuçlayıp, “Taşlarla bölünmüş gölgem için sever misin beni?” dedi şaire.

Sabah selâlarını dinler gibi dinlemişti şair türküleri. Bahçede yeşil çınarın inlemelerini dinlemişti. Seher vakti kollarında asılan kızların kara sevda çığlıklarını. Başucunda mecnuna dönen oğlanları görmüştü mecalsiz. Mecalsiz kaldı şair. “Boz toprakta parıldayan, al gölgen için severdim seni” dedi.

Güneş, alev sıcaklığını bıraktı dalgalı sarı tepelere. Develerin çıngırak sesleri yayıldı bin mızrak öteye. Şairin harap vahalarını geçiyordu kadın. Gözyaşları, kum tanelerinin arasında kayboldu. Aradı el yordamı, bulmalıydı. Her tanenin bir adı vardı. Çığırdı. Gezgin, sahra, kum, soğuk, fırtına...

Kurak ve gevşek sarı kum tepelerinde dizine kadar gömülüyordu kervanlar, dizine kadar gömülüyordu kadın. Siyah feracesi toz beyaz olmuştu, yüreği toz beyaz. Şairin, beklemeden gittiğini gördü. Lâ’l oldu yüreği. Lâ’l oldu bedeni kuru sıcakta. İşitmeyeceğini bile bile seslendi ardı sıra. “İçimin vahaları için sev beni. Sev beni…”

Yüreğinin üzerine düşen yürekten kaçıyordu şair. Gözünü kapattığında müphem boşluğa salınmak istemiyordu. Efsunlu sarı düşler görmek istemiyordu. Cüzzamlıdan kaçar gibi kaçıyordu bâdiye sevdadan. Canında bu görkemli hisle yarışacak gücü bulsa… Bulamıyordu.

Avuçlarını istila eden titremeyi durdurmaya çalışırken, merhum yüreği dile geldi. “Sırf yüreğimin üzerine düşen dil-i zarın için severdim seni” dedi.

Kocamış incirin kökleri, çatlatmıştı şehrin taş duvarlarını. Bir mezar odası gibi girdi şairin şehrine kadın, cürümlerini koynunda saklayarak. Gökte asılı ne yıldız kaldı, ne ay, ne güneş. Katman katman dürüldüler sessizliğe. Gökyüzü bulanık, gökyüzü karanlık. Bir tek hulkî bedenle ortada şair. Cansız bir kandilin ışığında, cansız yüzüne baktı kadın. “Can özümden damıtılan kara safran sularım için sever misin beni?” dedi.

Sonbahar, kuru soğuk, ikindi vakti, içine kapanık siyah bir hava. Dişleri birbirine kenetlenmiş, gözleri toprağa. Ağzındaki billur köpüğü yutmakta zorlanırken, boğazı düğüm düğüm bir avuç kara balçık safranla sıvanmıştı şairin. “Zengûre makamı titreyen kalbin için severdim seni” diyebildi, belli belirsiz.

Bak, kırkikindi yağmurları başladı toprağını ıslatmaya. Mayıs papatyası toplayayım eteklerinden. Sürme beni yokuşlarına. Gel, göçmen kuşlarını sal saçlarıma. Irmağına düşen şelalen olayım, gel. Gurup vakti bir damla çiğ tanen olayım, gel. Koyma beni zifiri karanlıkta.

Kum rengi kadife bir elbise giymişti kadın. Yakası siyah dantelalı, kol yeni siyah tülden fırfırlı. Dizi dizine değecek kadar yakındı şaire. Konuşsa duyacaktı. Konuşmadı. Tüm cesaretini topladı ve açtı saçının kırmızı kurdeleden bağını. Salındı omuzlarından oluğuna iri su dalgaları. Elleri çırpındı, ayakları çırpındı, teni çırpındı. En çok saçı çırpındı şairden yana. “Sırf saçım için sever miydin beni de” der gibi baktı.

Dizini dizinin hizasından usulca geri çekti şair. Sanki yer yarıldı da kemiksiz vücut gibi yığıldı çukura. Yüzüne bakamadı kadının. Irak maviliklere gönderdi bakışlarını.

Her ırmak sesti, ışıktı, yankıydı. Her ırmak doğduğu dağların kokusunu taşırdı denizlere. Her ırmak dağıyla müsemma akışırdı.

 

Kadından yana ıslak toprak kokusu sardı etrafı. Şairden yana hanımeli. Düşlerinden biliyordu şair, su kenarına kurulan güzel ülkeleri. “Gel, yüreğimin pınarlarına kur düşler ülkeni” demek istedi, diyemedi. Ardına bakmadan çekti gitti…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
"Sırf saçı için severdim ... - Sayı 85
Kadın ve şair... - Sayı 83
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593877
 Bugün : 4418
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631141
 Bugün : 787
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim